- Kategori
- Gündelik Yaşam
Son sokak köpekleri yazım
Merhaba...Bir daha sokak köpekleri üzerine yazmamayı düşünmüştüm ama zaman ve olaylar yeni bir yazıyı gerektirdi.
Daha önce yazdığım yazıda, başıboş sokak köpekleriyle ilgili olarak "sokak köpeği severlik nereye kadar?" demiştim yazım çok okundu ve ilginçtir hiçbir olumsuz, karşı görüş gelmedi. Gelseydi de sorun değil. Her görüşe saygılıyım.
Yaşadığım semtin (Ankara'nın en gözde Belediyesidir aynı zamanda) halen de belediye başkanının mensup olduğu parti görevlileri, seçim öncesi evleri gezerken bir sorununuz var mı diye sordular ve daha biz ağzımızı açmamış "ne söylesek" diye düşünürken, "mesela sokak köpekleri?" diye bizi yönlendirmiş ve not almışlardı. Biz de onayladık çünkü yıllardır çevremizdeki başıboş kalabalık köpek sürülerinden muzdaribiz. Sonra seçim yaklaşırken pat diye köpek sayısında fırlama oldu. Bu çok garip durumu "galiba seçimleri kaybetme ihtimaline karşı yeni belediye başkanına tatsız bir sürpriz hazırlandı" diye yorumladım. Derken, seçimde yine aynı parti kazandı. Sonuçta değişen birşey olmadı. Köpekler sürü olarak çok mutlu ve özgüryaşamaya devam ettiler. Biz de onlar kadar değilse de idare ediyoruz. Sonuçta, ne olacak ki zaten bizim öyle cansiparane, hiçbir etnik ve ideolojik temele dayandırmadan, sadece suçlu bireylerin değil, herkesin hakkını savunmayı hedefleyen hiçbir insan hakları derneğimiz yok.
Her neyse, İşte bizler bu şekilde yaşayıp giderken, bahçedeki sokak köpeği çiftinin 5 yavrusu oluvermesin mi. Müstakbel başıboş sokak köpekleri. Sevimli oldukları muhakkak. Köpeklerden biraz korkan birisi olduğum halde onları çok sevimli buluyorum. Ancak sonuçta bunlar köpek işte başıboşlar ve daha şimdiden epey büyüdüler.
Uzatmayayım işin tatsız kısmı bundan sonra başladı. Aynı binada oturduğumuz arkadaşı gördüm geçen sabah.Topallıyordu."ayağını mı burktun?" dedim. köpeğin ısırdığını söyledi. Sabah kızına taze ekmek almak için erkenden bakkala gitmiş. Tam binaya girerken köpek yandan fırlamış ve ısırmış. Isıran da o yavruların annesi. Neden ısırdığını bilemiyoruz bilemeyiz de. Çünkü onun doğası bu. Bir köpeğin bir insanı ısırmasına yol açabilecek etkenleri saymıştı bir veteriner bir ropörtajda. " Bir köpek sadece siz ani hareket yaptığınız için, şapkanızın rengi, ya da elinizdeki bir eşyanın rengi nedeniyle, ya da sizin öylesine yaptığınız ancak onun tehdit olarak algıladığı küçük bir hareketten dolayı bile ısırabilir" diyordu. Yani bu yüzden hayvana kızamazsınız onun doğası öyle. Ama korunmanın çarelerini bulabilirsiniz insan olarak. Tabii köpekleri illa sokaklar ya da çoğu sağlıksız veya yetersiz barınaklarda tutmak dışında bir çözüme yanaşmayan hatta konuşulmasını bile hazmedemeyen çok radikal sokak köpeği sever gruplar olmasa.
Arkadaşı köpek ısırınca, birisi gelse ve ona "bak kardeşim bu köpek dün kuduz aşısı oldu" diyerek aşı kartını gösterse bile küçük bir ihtimal dahi gözardı edilemeyecek, çaresi olmayan kuduzdan korunmak için tabii ki, onca işinin gücünün ortasında hastaneye koştu. Hepimiz ona mutlaka yabancı aşı yaptırmasını tembih ettik. Çünkü aşı olduğu halde kuduzdan ölenlerin varlığını duymuştuk maalesef. O an arkadaşın sıkıntısını görmeliydiniz. Tabii acısı ve işlerinin aksaması da cabası.
Olayla ilgili konuşurken bazıları belediye veterinerliğini kaç kez aradıklarını söyledi. Ama ben artık bu beledeiyede böyle bir görevli var mı varsa ne işe yarıyor hiç çözebilmiş değilim. Çünkü yıllar önce ben de aramıştım ve hayvanseverlerden çekindikleri için hiç bir önlem alamadıklarını hatta normal uyuşturucu iğneyle hayvanı uyutup barınağa getirmelerinin bile mümkün olmadığını söylemişlerdi.Bu konuda bir duvar olmuş gibiler. Vatandaşa bu konuda hiçbir şekilde yardımcı olmuyorlar. Küpe tak sonra sokağa bırak. Sanki on tane küpesi de olsa bir köpek ısırdığında insanlar yine hemen aşı olmuyormuş gibi...
Geçen gün de PETA (İnsanların hayvanlara karşı davranışlarıyla ilgilenen uluslararası hayvanları koruma derneği)ile ilgili bir eleştiri yazısı okudum bir gazetede. Bir bayan hayvansever bayan PETA ya çok kızgınmış. Neymiş efendim, PETA üyesi bir yabancı, bir hayvan barınağını gezerken iyileşemeyecek derecede hasta, yaşlı köpekleri neden uyutmuyorsunuz "demiş. Kendileri hiç gizlemeden bu tür hayvanları uyuttuklarını açıklıyormuş. Bu "köpeksever " bayan da -yaşlı ya da ağır hasta vs olsa bile- " nefes alan hiçbir canlıyı öldüremeyiz" demiş. Bu "hayvansever " hanım yaralı atların neden vurulduğunu, ya da insanlar için bile bazılarının ötenazi hakkını savunduğunu bilmiyor galiba.
Yine de olsun varsın Bütün vatandaşlar olarak, ödediğimiz vergiler ithal edilen kuduz aşılarına, hayvanlara, feda olsun. Yeterki bu insanların kraldan çok kralcı kesilerek şiddetli biçimde savundukları sokak köpekleri, sayıları artarak, çöpleri eşeleyerek, çöplerdeki mikropları oradan oraya gezdirerek bazen bizlere saldırıp bazen ısırarak ya da sadece sürüler halinde yanımızdan geçerek mutlu ve özgür yaşayıp gitsinler.
Peki bizlere ne olacak? Bu hayvanseverlerin neredeyse dünyada eşine az rastlanır agresif , radikal ve yıldırıcı tavırlarına karşılık onları tasvip etmeyen milyonlar ses çıkarmadığına göre bu böyle sürüp gidecek.. Belediyeler için de iyi bir durum. Geçerli bir mazeret : "Biz bu konuyu çözeriz ama bakın hayvanseverler burayı basar." Çok iyi çok güzel. Aynen devam. Sağlık ve sevgiyle kalın...
Not: Sokaklarda kendi imkanlarıyla, elleriyle bu hayvanları besleyen insanlara sempati duyuyorum ama onların böyle yapmalarının yeterli olmadığı sorunu hiç çözmediği de ortada. Çünkü köpeklerin sayısı çok fazla ama imkanlar kısıtlı.