Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '12

 
Kategori
Kitap
 

Soner Yalçın bağırıyor

Soner Yalçın bağırıyor
 

Kuşkusuz gerçek,hiç kuşkusuz gerçek değildi....


Soner Yalçın 1966 Çorum doğumluymuş.

Çorumdan adam çıkmaz derler!.Ahmet Kaya esprili sanatçı kişiliğiyle bu sözü edince hatırlıyorum baya kamuoyunda tartışılmıştı.

Soner Yalçın Çorum’dan adam çıkacağını bizlere kanıtladı.

Soner Yalçın’ ı ilk 1994 yılında Gümüşhane de Cem Ersever’ i anlattığı kitabını, eski AKP milletvekili Sabri Varan’ların, kırtasiye dükkânından alarak okuduğumda tanıdım.

Tanıdım mı?  

Hiç sanmıyorum! Çünkü kitabın yazarına pek bakmamıştım.

Ayrıca o dönemler bir Özal hayranı ve eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu’nun, Aydın Doğan’lara akraba eşi tarafının ve politika yapmadan önce Bakanın Avukatlık yazıhanesi olarak kullandığı dükkânda kaset satan bir kiracıydım.

Bu durum gerçi, dükkanda  Ahmet Kaya çalıyorum diye meydan dayağı yememe pek bir engel olmadı.:)

Geçmişte Ülkücü ve İslamcılara sempati duyan biri olarak, kitabın içeriğinden pek hoşlanmadım mı? Gazeteci takımının kitaplarına biraz mesafeli durmamdan mı?

 Pek önemsememiştim o zamanlar Soner Yalçın’ı.

Sonraları beğenerek haber programlarını takip ettiğin Cüneyt Özdemir’in jeneriklerinde sakallı, gözlüklü, Ahmet Kaya kılıklı bir herif görmeye başladım. Tanımadım.

O adamın programdaki gücünü hissettim.

Cüneyt Özdemir de kitap çıkardı. Almadım.

Hep o önyargı.

Ablamın Dev-Sol sempatizanı olarak, çocukken Aydınlıkçılar için söyledikleri kulağımda.

Aydınlıkçılar ben çocukken kapıya gelir makbuz karşılığında para toplardı Trabzon da. Sıkıysa verme.

Düpedüz bildiğin dilenci bunlar kuzum!:)  

Bu nedenle de mesafeliyim yani. Ama takipteyim.

Soner Yalçın’ın kitaplarını da okumadım. Kurtlar Vadisi de izlemedim uzun yılar.

 Prof. Yalçın Küçük  sabatayisleri hayatımıza soktu, bende Soner Yalçın’ın ‘’Efendi’’ kitabını okudum.  

Kitabı okurken baktım ki karşımdaki adam bir akademisyen dikkatinde çalışan ve entelektüel birikimi yüksek bir yazar.

Kitabi bitirdiğimde kendime ‘’sabatayist’ in önünde gidenisin’’ dedim Erol.

Neyse.

28 Şubat sürecini üzülerek izlediğim gibi Ergenekon sürecini de üzülerek izliyorum.

Bir okur olarak Ergenekon iddianamesini, yazarlar bile okumazken, okumam benden beklenemez.

Ergenekon’a inanmadım. Süreci Hanefi Avcı ve Odatv gibi önemsediğim bürokrat ve medyadan takip ettim.

Onlardan da şüphe ediyorum. Temkinliyim.

Soner Yalçın’ın kitabı Samizdat’ la gerçeği bir tokat gibi suratıma yedim. Biraz acıdı ama gerçeklere dayanabiliyormuşum.

Bu anlatılanları tahmin ediyordum.

Kitapta üç yer, beni benden aldı.

  1. Hanefi Avcı’nın Ankara da Genel Müdürlükteki itirafı.
  2. Tahmin ettiğim ve Soner Yalçın’ın somutça kitapta ortaya koyduğu ABD’li güvenlik ve hukuk danışmanlarını anlattığı bölüm.
  3. Birden gözlerimin dolmasına neden olan, ismini kendine sakladığı görüşmecisi için kurduğu o anı anlatan küçük cümle oldu.           

Kitapta çokça trajikomik güldüğüm, hayıflandığım, güya benimde tespitlerime yakın saptamalarda kendimce  pay çıkardığım bölümler vardı.

11 Nisan 2012 tarihli Milliyet Blog sayfamda ‘’Suriye’nin gerçeği’’ başlıklı yazımda ‘Konunun bizimle ilgili yönü açısından; çok bilgili entelektüel uzmanların, yaşadığı bilgi zehirlenmesi sonucunda, bir türlü sokaktaki köpeğin bile anlayacağı basitlik ve somutlukta söylenemeyen gerçeklerin ortaya konmasıdır’ demiştim.

Soner Yalçın İşiyle, kitabıyla bunu başarıyor.

Silivri cezaevinde devleşen, önyargıları parçalamak konusunda muazzam bir makineye dönüşen, karanlıkları ve yalanları demir ökçeleriyle ayaklar altına alan,  gök kubbeyi yerle bir eden, türlü yollar bulup, bizleri hizaya getiren büyüsüyle, anıtlaşıyor Soner Yalçın.

Geleceğin dünyasında kaybedenler 28 Şubat’ları ve Ergenekonları bizlere yaşatanlar olacak kuşkusuz.

Soner Yalçın ve Hanefi Avcı’lar saygıyla anılacaktır.

 
Toplam blog
: 35
: 862
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

İktidara mesafeli, Derrida ve yapısalcılara meyilli. İflas etmekten bunalıp, iktisat ve finans pı..