- Kategori
- İlişkiler
Sorular...

Yoktum...
Kafam davul gibi, gönlüm öyle hüzünlü...Niye bilmem yoktum işte.
Bir eski dost yazmış bana, mektup değil yazdığı, artık modern zamanlardayız elektronik postaydı gelen. Okudum. Kendimi benden başka böylesi hatırlayan kalmış mıydı dünyada...Şaşırdım.
Daha bir yok olmak geldi içimden.
Fena halde gidesim geldi. Gittim. Dünya bir yana olsun, ben bir yana. Öyle uzak, öyle sessiz olasım vardı...Işığı kapatıp karanlıkta öylece oturasım. Oturdum öööyle, bir zaman...
O 'bir zaman' durmadı hiç, bu arada. Geceler günlere kavuştu, güneş karanlığa teslim etti beni. Gün be gün an be an... Zaman geçip giderken saniyeler boyunca, yok olmanın öyle kolay bir şey olmadığı bir kez daha kazındı kafama, onca yaşanmış onca yaşanmamış, yaşanacak...
Eski bir dost, bir dolu soru sormuş, herbirinin yanıtı sayfalar tutar ya. Elim gitmedi tuşlara, yazmadım. Onca yaşanmış, onca yaşanmamış.
Bu saatte yanıtlanmaz böyle sorular, yanıtsız kalınmalıdır, bu saatte sorulmaz da böyle sorular, çünkü yanıtsız kalır. Eski bir dostun parmakları coşkusunu gizleyemeden yazmış ama, bu saatte...Eski dostlar neredeeee, ben nerede?...
Artık kafam karıştığında, yok oluyorum ortadan. Kaçmak insanlığın onda dokuzuymuş da, onda bire oynamak çok yorucuymuş. Buralarda yokken, durmadım, bunu ekledim öğrendiklerime.
Sevgili blog dostları...
'Yok' ken, sohbetinizi bir özlemişim, bir özlemişim. Ne yalan söyleyim!
Kafam davul gibi, gönlüm öyle hüzünlü...Niye bilmem yoktum işte.
Bir eski dost yazmış bana, mektup değil yazdığı, artık modern zamanlardayız elektronik postaydı gelen. Okudum. Kendimi benden başka böylesi hatırlayan kalmış mıydı dünyada...Şaşırdım.
Daha bir yok olmak geldi içimden.
Fena halde gidesim geldi. Gittim. Dünya bir yana olsun, ben bir yana. Öyle uzak, öyle sessiz olasım vardı...Işığı kapatıp karanlıkta öylece oturasım. Oturdum öööyle, bir zaman...
O 'bir zaman' durmadı hiç, bu arada. Geceler günlere kavuştu, güneş karanlığa teslim etti beni. Gün be gün an be an... Zaman geçip giderken saniyeler boyunca, yok olmanın öyle kolay bir şey olmadığı bir kez daha kazındı kafama, onca yaşanmış onca yaşanmamış, yaşanacak...
Eski bir dost, bir dolu soru sormuş, herbirinin yanıtı sayfalar tutar ya. Elim gitmedi tuşlara, yazmadım. Onca yaşanmış, onca yaşanmamış.
Bu saatte yanıtlanmaz böyle sorular, yanıtsız kalınmalıdır, bu saatte sorulmaz da böyle sorular, çünkü yanıtsız kalır. Eski bir dostun parmakları coşkusunu gizleyemeden yazmış ama, bu saatte...Eski dostlar neredeeee, ben nerede?...
Artık kafam karıştığında, yok oluyorum ortadan. Kaçmak insanlığın onda dokuzuymuş da, onda bire oynamak çok yorucuymuş. Buralarda yokken, durmadım, bunu ekledim öğrendiklerime.
Sevgili blog dostları...
'Yok' ken, sohbetinizi bir özlemişim, bir özlemişim. Ne yalan söyleyim!