- Kategori
- Ekonomi - Finans
Sorun, vergi dairesi müdür ve müdür yardımcılarının ücretleri değildir

Türkiye Vergi Dairesi Müdürleri, Anıtkabir'de 2011
Vergi dairesi müdür ve müdür yardımcıları "eşit işe eşit ücret" uygulamasından yararlanamadılar. Evet ama bu nedenle "alana çıkıp tahsilat yapmadıkları ve tahsilat tahakkuk oranlarının hedeflerin altında kaldığı" yönünde eleştiriler gerçeği yansıtmıyor. Bunun, eşit işe eşit ücret düzenlemesiyle ilgisinin bulunmadığını Maliye Bakanı da söylüyor.
Kimse, başarısızlıklarını verginin mazlum müdürleriyle mağdur yardımcılarının üzerine yıkmaya kalkmamalıdır!
Öte yandan Maliye Bakanlığı olarak sadece Maliye çalışanlarına ilişkin özel bir özlük düzenlemesine bugüne kadar gidilmediğini bilmeyen kalmadı. Çünkü bu "bütün kamuya empoze edilmeye çalışılan mali disiplin, harcamaları kontrol altında tutma" anlayışıyla çok tutarlı olmuyor. Bu nedenle kabul de görmüyor. Maliyenin söyledikleriyle yaptıkları, birbiriyle çelişmemesi, meslek etiğinin bir gereğidir.
*
Ancak; son düzenlemelerle durum öyle bir hal aldı ki Maliyede çalışanlar arasında uçurumlar oluştu, amir memurdan az maaş alır hale geldi, aynı masalarda iş yapanlar arasında bile "öyle az-buz değil" çatışmalara sebep olan sonuçlar yarattı...
Bakanlık, ileride bu yönde adımların atılması halinde, vergi dairesi müdür ve müdür yardımcılarının da bundan faydalanması için gereğini yapacaklarını söylemeye başladılar nihayet ama bu, yıllar içinde biriken ve bugün çığ haline gelen "meslek etiğinin" sebep olduğu çatışmaları sona erdirmiyor. Onlar ayrıcalık ya da lütuf istemiyorlar, emeğinin hakkını, mesleklerine saygı ve insanca çalışma koşulları istiyorlar. Bilerek ya da bilmeyerek maruz bırakıldıkları "yıldırma, ikrah ve itibarsızlaştırma" uygulamalarının sona ermesini istiyorlar.
Sizce çok şey mi istiyorlar?!
*
Maliye çalışanları tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen, görevlerini savsaklamış değiller. Yılların oluşturduğu geleneksel yapılarıyla tam bir mesleki disiplin içinde sorumluluklarının bilincindedirler. Bu durum, bütçe gelir tahsilatına, vergi tahsilatına bakıldığında "performansta iddia edildiği gibi çok ciddi bir geriye gidişin söz konusu olmadığını" vurgulayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklamalarından da anlaşılıyor.
* * *
Konuttaki KDV uygulaması, haksız vergi iadesi oyunlarından biridir.
Konuttaki KDV uygulamasıyla ilgi "bu defter kapanmış" falan değildir. Bu konuda atılan adım doğrudur ama yeterli değildir.
Çünkü KDV artışıyla atılan bu adım, vergi adaletini tesis etmeye yönelik önemli bir adımdır ve aynı zamanda burada bir adaletsizliğin bulunduğunun açık göstergesidir.
İnşaat sektörü çok reklam veriyor, çok güçlü bir şekilde medyada sesi çıkıyor ama sektörü dinlediğinizde de duyacaksınız, inşaat sektörünün mağdur olmaması için gereken her şey yapılıyor.
Örneğin Yasa geçen yılın ortasında geçmiştir ve herkes tarafından bilinmektedir.
Bakanlar Kurulu kararının yayımlandığı gün itibariyle geçerli olacağı bilinen bu konuda Büyük Milletin mazlum vatandaşları şunu bilmelidir.
1- Bunun ikinci el konut stokuna bir yansıması yoktur.
2- Bu tamamen yeni satılacak evlerle ilgilidir.
3- Yılbaşı itibariyle ruhsatını almış, belki inşaatı 5 yıl sonra olabilecek binayı bile etkilemeyecektir.
4- Bu sadece 2013 başından itibaren yeni inşaat ruhsatı alacaklara geçerlidir.
5- Yine bu sadece "büyükşehirlerde" ve sadece belli bir değerin çok üzerindeki konutları etkileyecektir.
Konuyla ilgili haber ve yorumlara "özetle" bakalım:
"Lüks inşaat tanımı yoktur", şeklinde değerlendirmelerde bulunulmaktadır.
Maliye Bakanlığının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte hazırladığı bir tüzük vardır. O tüzükte açık olarak inşaat sınıflaması yapılmaktadır.
"Lüks inşaat, birinci sınıf inşaat ..."
Buradaki KDV artışı lüks ve birinci sınıf inşaat için uygulanacaktır. Yalnızca lüks ve birinci sınıf inşaat olması değil, aynı zamanda emlak vergi değeri belirli bir düzeyde olacak, "büyükşehirlerde" olacak. KDV artışı ayrıca kentsel dönüşüm, afet riski alanlarını da dışarıda bırakmaktadır.
Sonuç olarak ülkemizin öncelikli konut sorununa destek devam ettirilmektedir, bu doğru bir adımdır.
Dolayısıyla bu düzenlemeyi olduğundan çok farklı bir şekilde göstermek, kimlerin işine gelmektedir?
Sorulması gereken soru budur.
*
Hepimizin bildiği gibi bugün Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de metrekaresi 4 bin lira ve üzerinde olan birçok konut var. Yani 100 metrekarelik bir daire aldığınızda örneğin 400 bin lira ediyor.
Ancak diğer taraftan da mazlum vatandaştan toplanan vergiler, o inşaatı yapanlara vergi iadesi olarak veriliyor.
Bu, vergi adaletine sığar mı? ...
İstanbul'da metrekaresi 10 bin dolara satılan yerler yok mu?
Bu 10 bin dolarlık yerler belki 1 milyon 700 bin lira ediyor.
Yani 100 metrekare konut için, sırf 150 metrekarenin altında olduğundan KDV iadesinde bulunuluyor ve bu vergi iadesi oyunu sürüyor.
Bu oyunda vergi adaleti NEREDE?!
Bundan geri falan da dönülmüş değildir.
*
Ülkemizde inşaat sektörü her zaman destek görmüştür, bu çalışmalar yapılırken de sektörle birlikte hareket edilmektedir.
Ancak tüm bunlar Büyük Milletin mazlum evlatlarından olan, mağdur Maliye çalışanlarının birikmiş sorunlarını çözmüyor.