- Kategori
- Öykü
Soyadı:Koltuk...Adı :Satılmış...-1. Bölüm -

Son günlerde iyice yağlanan göbek bölgesiyle övünür olmuştu.Bu göbek ,ona patron görüntüsü veriyordu.
Adam, adının Satılmış olmasından gocunmaya başlamıştı. Kim ?.. Ne zaman ?.. Nerede ?.. Ne amaçla koymuştu bu ismi?
Başka isim mi yoktu ki bu adı ona layık görmüşlerdi ?..
Her ne kadar küçük bir memur olsa da yakında şef olabilirdi.
Çalıştığı yerde, Şef Tali Bey'le dalga geçiyorlardı.Gerçi onun karısı ''R'' harflerini söyleyemiyordu.
Geçenlerde müdürleri, geç kalan Şef Tali Bey'in evine telefon ederek nedenini sormuştu. Tali Bey'in karısı da O'nun evde olmadığını belirterek:''Şef Tali Bey evde yok kayısı (Karısı) var!..''demişti ya... Bütün dairede alay konusu olmuştu.
''Şeftali ve Kayısı... Şeftali ve Kayısı...''
Haydi yarın ''Şef ''oldu diyelim... Ne diye anılacaktı ?..
''Satılmış Şef...'' Yok... yok... Bu adı mahkeme kararıyla değiştirmeliydi. ''Şef, Satılmış Koltuk!..''
Hiç hoş olmuyordu canım!..
Hemen müdürüne uğrayıp ''Akıl ''danıştı. Müdür, okumuş, aydın adamdı... Adam, Açık Öğretimi bile 3 yılda bitirmişti...
Müdür , adının çok kutsal bir manadan geldiğini ifade edince bir hayli rahatladı.Hatta , adıyla gurur duymaya başladı.
Yalnız müdür , onun adını değil de soyadını değiştirmesini önermişti.
Bu güne kadar hiç aklına gelmemişti... Ne vardı soyadında canım ?..
Soyadı: Koltuk'tu... Satılmış Koltuk... Hiç de fena değildi... İnsanın koltukları kabarırdı hani !..
Belki müdür fesatlanıyordu... Kimbilir? Adama kırk kere ne dersen o, olur... ''Koltuk...Koltuk...'' diye diye... Bir gün önemli bir koltuk sahibi olmayacağı ne malumdu?...Hem seçim arifelerinde az koşturmamıştı...
''Hakkaniyet ü'l Hüsnüniyyet'' Partisi için... Az makarna dağıtmamıştı... Sokak... sokak! Hem, dairesinin en namuslu, dürüst elemanı olarak da tanınıyordu...
Geçen yıl, piyangodan çıkan ikramiyesini de almamıştı ''Haram ''diye!.. Halbuki kiralarda sürünüyordu!..
Aniden çalan telefonun sesiyle irkildi. Telefondaki ses, genel müdürün sesiydi ve bizzat kendi adını... Yani Satılmış'ı telaffuz ediyordu... Her zamanki gibi esas duruşa geçti... Ceketinin tüm düğmelerini ilikledi...
Arkadaşları sık sık telefon ''işletmesi'' yaparak kendisiyle az ''Dalga '' geçmemişlerdi.... ''Artık bu numaralar sökmez!..'' diyerek tam galiz bir küfürü yapıştıracaktı ki telefondaki ses, arslan gibi kükreyiverdi.Genel müdür, derhal makamına çağırıyordu.
Titrek bir sesle :''Emredersiniz efendim... Derhal geliyorum!...'' deyiverdi.
Satılmış Koltuk Bey, hazırlandı, üç tel saçını arkaya taradı.Horozlu aynasıyla yüzünü kontrol etti. Genel Müdürlük makamına geldiğinde her türlü ''İşletme '' durumuna karşı sekreter Fingirdek Nurten'e göz kırptı.
Kadın ince belinin üzerine düşen lepiska saçlarını hafif yana atarak, baygın bakışlarla Satılmış'ı şöyle bir süzdükten sonra genel müdür kapısını sonuna kadar açtı.
Karşısındaki genel müdür, iri bir kartal gibi ellerini yana açmıştı, Satılmış'a doğru sıcak bir gülümsemeyle yaklaştı ve O'nun ayakları yerden kesilecekmiş gibi kucakladı. Yanaklarından sulu sulu öperek misafir koltuğuna oturttu. Satılmış rüyada sandı birden kendini. Sağ işaret parmağıyla baş parmağını birleştirip dizini çimdikleyiverdi.
Evet!.. İşte!.. Bu bir rüya değildi. Genel müdür, ince uzun bacaklı sekreterine, içeriye kimsenin alınmamasını tembih ederek koltuğuna yayılıverdi. Purosundan derin bir nefes çekip Satılmış'a seslendi...
''Satılmış Bey!..Sizinle çok özel bir konuyu paylaşmak istiyorum. Bu konuştuklarımız aramızda kalsın... Sakın kimseye bu sırı vermeyiniz. Az önce müsteşar beyimiz aradı. Sizin ''Hakkaniyetü'l Hüsniniyyet Partisine '' yaptığınız hizmeti yukarıdakilerden bilmeyen yokmuş!..
Artık, biz sizin gibi ''nev-i şahsına münhasır şahsiyyetleri'' layık oldukları mevkilerde değerlendirmek istiyoruz. Bu vatan, sizin gibi ''Gayur'' insanların omuzlarında ilelebet payidar olacaktır!.. Şimdi, sizi müdürlük makamlarında görmenin zamanı geldi!.. Önümüzdeki hafta çok mühim bir mevkinin sorumlulukları şahsınıza tevdi edilecektir.''
Satılmış'ın gözleri doldu, dudakları titredi... Kendisine doğru eğilerek kahve ikram eden sekreterin iki düğmesi yanlışlıkla açılmış olduğunu sandığı beyaz gömleğinin içinden dışarı fırlayacakmış gibi duran şeylerin bile farkına varamayacak kadar şaşkın bir haldeydi.
Hatta kahvenin köpükleri titreyen parmakları yüzünden tabağına dökülüvermişti. Olsun, kendisini toparlamalıydı...
Herşey aniden olmuştu... Emeğinin meyvesini yiyecekti artık... Hemen sordu:
''Efendim, zatı alileriniz nasıl uygun görürlerse... Münasip olan odur... Eeee... Nasıl bir vazife efendim ?''
''Satılmış Bey!..Sizin dürüst ve güvenilir olduğunuzu bildiğimizden, '' Yapı Kooperati ve Krediler Dairesi Müdürlüğüne. '' Getiriyoruz... Her yiğide nasip olmaz böyle bir vazife !..''
Satılmış, du dairenin adını ilk kez duymuştur ve çok şaşırarak sorar:
''Eeee... Efendim... Bu daire yeni mi kuruldu? Sonra ben, daha şef bile olmadan nasıl olur müdürlük? ''
''Sen orasına karışma kardeşim!.. Yapı ve kredilerden sorumlu olacaksın... Kentimizin en mutena semtinde aldığımız arsanın üzerine yeni kurulacak kooperatif evlerinde, sayende amirlerimiz, gariban bürokratlarımız birer fakirhane sahibi olacaklar!..''
''Emriniz olur!.. Peki ne zaman başlayacağım görevime efendim? ''
''Hemen yarın, sabah. Zatınıza tahsis edilecek makam arabası görev yerinize ulaştıracak. Haydi hayırlı, uğurlu olsun.''
Satılmış, yerinden kalkarken hararetle genel müdürün ellerine sarıldı. Genel müdür çevik bir hareketle Satılmış'ın ensesinden kavrayıp kendisine çekerek köfte dudaklarıyla O'nu yanaklarından sulu sulu öptü!..
Sekreter Nurten, Satılmış'ı güler yüzle kapıya kadar yolcu ederken o güne kadar hiç yaşamamış olduğu bir sıcaklıkla yanağına küçük bir öpücüğü de konduruvermişti.
Dairesine döndüğünde orta salonda daktilo memurlarıyla yan yana duran küçük ve bakımsız masasına küçümseyen bir bakış attı. Telaşla yanına koşup gelen müdürü, genel müdürle neler konuştuğunu merakla sorduğunda, O hiç istifini bozmadan cevap verdi:
''Heeeççç.. Canım... Havadan sudan... konuşuverdik !..''
Satılmış, artık ''Nev-i şahsına münhasır bir şahsiyet ''olmuştu!..Bakalım, yarın O'nu daha hangi sürprizler bekliyordu? Hademe Muhittin Efendi 'yi çağırdı... Kendine bir köpüklü kahve söyledi.
Bir taraftan da masasındaki özel eşyalarını; evden getirdiği ''Sefer Tasını'' toparlamaya başladı...
..........
(Devam edecek )