Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '07

 
Kategori
Anılar
 

Söyleme Memet..!

Söyleme Memet..!
 

Çocuklar, dünyanın en saf ve en sevimli psikolojisine sahip oluyor...
Nedeni ise gayet açıktır. Çocukların; içinde yaşamış oldukları dünya, o kadar çok geniş oluyor ki? nereye giderseniz gidin, o saf güzellikleri asla değişmiyor. Oyunlarında farklılıklar olsa bile, yine de paylaşmış oldukları dil değişmiyor, değişemiyor. Oyun her yerde aynı oyun...!
Ankara'da; okul dönemlerinde, mahallemizde çok fazla duramıyorduk. Sabah okula gider, akşam eve gelir ve ders çalışarak zamanımızı doldururduk. Çünkü kural bellidir, ders çalışacaksın ve geleceğini kurmaya başlayacaksın. Ailenizin sizden beklentileri açık ve nettir... Bizlere de, sadece haftasonları kalırdı. Cumartesi günleri dershaneye gidilir, ek dersler alınır. Pazar günleri ise sizin öğrenci olarak ulusal tatil gününüzdür... Hiçbir güç veya kuvvet sizi mahallede arkadaşlarınızla beraber olmaktan alıkoyamaz.!
İşte böyle bir pazar günü; mahalle bakkalımızın önünde oturmuş, haftamızın nasıl geçtiğini birbirimize anlatıyorduk. Mahalle bakkalımız olan Süleyman ağabey; bu gün bendensiniz deyip, bizlere meşrubat ısmarlamıştı. Havadan, sudan, kız arkadaşlarımızdan falan konuşup vakit dolduruyoruz. Tam biz konuya derinlemesine daldırmış bir durumdayken; mahallemizin minikleri olan, komşularımızın çocukları, hararetli hararetli konuşarak ve koşuşturarak ellerindeki bir takım oyun kartlarını, yanımızda oturan Süleyman ağabeye gösterip;
- Süleyman amcaa, bu kaytlaydan vaymııı ? diye bir soru sordu.
Süleyman ağabey baktı ve,
- Aaa o kaytlaydan kalmadı be amcam... dedi.
Ufaklığın '' r '' harflerini söyleyemiyor olması, bizim biraz hoşumuza gitti. Hep beraber yanımıza gelen bu ufaklıklara biraz takılalım istedik ve ben içlerinden '' r '' özürlü olana, ismini sormakla başladım.
- Senin adın ne bakim ufaklık ? diye sordum.
- Sana neee ? diye bir cevap geldi...
Baktımki bizim ufaklık, kendisine takılacağımızı hissetmişcesine olaya hakim olduğunu göstermişti. Durum 1-0 ufaklığın lehine devam etmeye başladı.
- Canım neden kızdın ki ? sana sadece adını sordum. dedim...Ufaklık tekrardan diklenerek; bana doğru döndü ve yine aynı eda ile;

- Sana neee demedim mi yaaav ? diye karşılık verince... Anlaşılan o ki, bu ufaklık bize kök söktüreceğe benziyor dedik. Arkadaşımın birisi bu diyalog karşısında; - Tamam o zaman sen söylemezsen bende senin arkadaşından ismini öğrenirim...dedi. Bizimki tekrardan efelenmeye başlayarak, - Yaaaa, napıcaksınız benim adımıııı? diye sızlanmaya başladı. Bunun üzerine Süleyman ağabey devreye girerek; - Tamam tamam söyleme o zaman. dedi... biz bunları konuşurken, bu sefer de kendi arkadaşı olaya girerek, - Ben biliyom amca söleyimmiii? diye sordu. Bu sözün üzerine bizim nazlı minik kardeşimiz arkadaşına dönerek, - O zaman bende senin adını söyleyiiim.! diyiverdi. Arkadaşı, - Söylersen söyleee bana neee... diye karşılık verincede ufaklık bize dönerek, - Onun adınıda söylemiyceeem, kendi adımıda söylemiycem işteeee... dedi. Bu sözün üzerine arkadaşı, - söyleme lan Memet söyleme...! diyince bizde film koptu... O kadar direncin karşısında, ağızlarında kaçıveren isimleri için biz öğreneceğimiz öğrenmiştik ama, ikisinin birbirlerinin omuzlarına kollarını atarak, - Gel lan yamazan biz gidelim buydan..! - Hadi gidelim lan Memet...d iyerek yanımızdan uzaklaşıp gitmeleri ise daha güzel bir görüntüydü...
Çocuk her yerde çocuk diyoruz ya ? Asıl olan; çocuklukta başlayan dostlukların, böylesi saf ve temiz duygular ile, dostça ve kardeşçe uzun yıllar devam etmesi, ama olaya insan psikoloji açısından bakıldığında, çıkarların ön plana çıkması sonucu uzun yıllar devam edememesi daha acı bir durum... Keşke herşey çocuk psikolojisi gibi saf olabilse...

 
Toplam blog
: 122
: 2970
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Ankara Doğumluyum... Yazı yazmayı, çizmeyi, okumayı, izlemeyi, dinlemeyi, vb...vb... seviyorum. Bodr..