- Kategori
- Güncel
Söz uçar yazı kalır…

Adamın biri züccaciye dükkânında oğlu ile birlikte çalışmaktadır. Ancak artık işi oğluna devretmek istemektedir. Kendi ayrılınca bir yardımcı gerekecektir. Cama ilan asılır.
İlanla birlik müracaatlar da başlar. Baba her gelene aynı soruyu sorar.
- İki kere iki kaç eder? Tabi gelenler hemen cevaplar. 4 tabii ki. Baba oğluna,
- Oğlum al arkadaşın telefon numarasını, biz gerekirse ararız.
Yine biri müracaat eder. Soru aynıdır. İki kere iki kaç eder? Delikanlı cebinden bir kağıt kalem çıkarıp alt alta yazar, .çarpar. Çarpımı kontrol eder. Sonuç 4 efendim.
Baba, yarın sabah başla oğlum der ve yollar. Şaşkın bakan oğluna da,
- Oğlum, söz uçar yazı kalır. Sakın hiçbir işini sözlü yapma, der.
************
Hatırlanacaktır, Sayın Baykal başbakanın görüşme isteğini ancak kayıt altına alınırsa kabul ederim demiş, başbakan kabul etmemişti. Sayın Baykal haklıydı. Devlet kimsenin babasının malı değildi. Yarın bir gün o mekânda konuşulanlar bir değer ifade etse, bir delil olması gerekse, ne denecek? Muhtemelen herkes kendi çıkarına uydurarak söyleyecek.
Olmaz öyle şey mi dediniz!..
Siz öyle sanın. Yakın örnek, Habur’dan terörist geçişi için yapılan ayar anlaşması. İç işleri bakanı o kişilerle konuştuğunu inkâr etmiyor. Ama böyle bir şey konuşmadık diyor. Hatip Dicle “konuştuk” diyor. Kim doğru söylüyor Allah bilir.
Burada konuşmayı kayda almak sorumluluk olarak en büyük olan bakana aittir. Eğer böyle yapsaydı şimdi bu problemler çıkmazdı.
SÖZ UÇAR YAZI KALIR….