Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Ocak '08

 
Kategori
Eğitim
 

Sözcükler, çocuklar ve dilimiz

Sözcükler, çocuklar ve dilimiz
 

Zamana yenik düşüyor çoğu sözcükler ve kavramlar.

Sözlüklerde, bir madde olarak yerlerini alıyorlar.

Günlük yaşamda kullandığımız, çoğu sözcüklerin, kavramların anlamını okul çağı çocuklarımız bilmiyor.

Leblebinin ağaçta yetiştiğini düşünüyor. Ekmeği biliyor ama buğdayı bilmiyor.

Çocuklara, buğdayı, arpayı, çavdarı gösterdiğiniz zaman, ne olduğunu bilmiyorlar. (Elbette, kırsal kesim çocukları hariç)

Öğretmen arkadaşlarımız, tahıllardan bahsederken, tahıl örneklerini sınıfa getirme gereği duyuyor artık !

Almanya'da yapılan bir ankette çocuklara ineklerin rengi soruluyor. Çocukların yanıtları çoğunlukla "Mor " oluyor. Bunun nedeni, çikolata reklâmlarındaki mor inekten kaynaklanıyor...

Kağnı ile ilgili sözcükleri, yeni kuşak doğal olarak bilemiyor. Yaşamımızdan çıkan çoğu şeyler, zamanla sözcükleri de alıp götürüyorlar beraberinde.

Kağnı tekerleri şimdi müzelerde, nostalji olarak bazı lokantalarda, eğlence yerlerinde yerini alırken; kağnı ile ilgili terimler de, sözlüklerin en kuytu yerlerinde yerini alıyorlar. Belki de yıllar sonra bu yerlerinden de olacaklar. Onlar için ölüm gerçekleşecek.

Dil, canlıdır. doğar, yaşar ve ölür.

Değişen şartlar, ekonomik durumlar, bilimsel ve teknik gelişmeler yeni sözcükleri de beraberinde getirirler. Kırk yıl önce bilgisayar dendiği zaman, o neymiş denen kavram, şimdi çocukların arkadaşı durumunda.

Yaşamımızdan bir takım sözcükler silinip giderken, bir takım yeni sözcükler, terimler giriyor yaşamımıza.

Bu durumlarda yapılması gereken önemli bir çalışma olmalı. Dilimizi koruma açısından bunu yapmak zorundayız. Yaşamımıza giren, yaşamsal teknik kavramları, dilimizdeki köklerine bağlı olarak türetmeler yapmak zorundayız.

Geçmiş yıllarda TDK'nun yaptığı; computerden- elektronik beyine, daha sonrada, "Bilgisayara" uzanan yol. Bilgisayardan, bilgisayar masası, bilgisayar öğretmeni.. türetmelerine açılan geniş bir yelpaze oluştu. Daha önceler, tayyareden, uçağa, uçaktan, uçaksavar ve benzerlerine türetmeler yapılarak Türkçemiz korunmuştu.

Teknik hızla gelişiyor, dilimize de bir çok yeni kavram giriyor. Bu kavramları, Türkçemiz’e uydurmak zorundayız. Nasıl "korner" yerine "köşe vuruşu" diyorsak, yabancı kökenli sözcüklerin dilimizdeki karşılığını bulmak zorundayız. Bu gelecek nesiller ve Türkçemiz’in korunması için önemlidir.

Teknik alanda güçlü ülkeler, kendi dillerini teknik alanda zayıf ülkelere benimsetmek gayretindedirler.

İngilizce "Dünya Dili" olma yolunda ilerliyor !

Küreselleşme, ulusal değerleri yoketmeye çalışıyor.

Uluslar, kendi dillerini korumak için bir gayret içindeler..

Her ulus dilini kaybetmekle karşı karşıya kalabilir. Bu, bugünden yarına olacak bir durum değil, yüzyıllar sürebilir.

Ne yazık ki, bazıları dilimizin zenginliğini ve güçlü yapısını bilmeden, dilimizin yetersiz olduğunu, sözcük sayısının çok az olduğunu düşünüyor . Bu kesinlikle doğru değildir.

Türkçemiz güçlü, eski ve zengin bir dildir.

Türkçemiz, güçlü anlatım olanaklarına sahiptir. Eklemeli bir dil oluşu, türetmeye yarayan eklerin çokluğu , onu her türlü kavram ve düşüncenin kolaylıkla anlatımına uygun hale getiriyor.

Türkçemiz’de sözcükler cümlenin gelişine göre anlam değişikliğine girebilir. Sözlükteki anlamlarının dışında çok değişik anlamlar yüklenebilir. Sözcüklerin anlamını cümle içinde aldığı anlama göre anlamlandırırız. Bir kaç örnek verecek olursak :

Ali okuldan geldi.

Ali’nin aklı başına geldi.

Ali, pazartesi sabahı Dünya'ya geldi.

Ali, bu işe karışmazdı ama gaza geldi.

Ali’nin yaşı kırka geldi.

Ali kaç kilo geldi acaba !

Ali’nin ilçesinde, hafif şiddette deprem meydana geldi.

Ali’nin partisi iktidara geldi.

Bu gömlek, Ali’ye dar geldi.

Ecel geldi.

Kış geldi.

Elimden gelirse yaparım.

Bu ilâç bana iyi geldi

Biz bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ayrıca “gel” sözcüğüne biz kendimiz cümle içinde, değişik bir anlam da verebiliriz.

Türkçe, sözcüklerin yüklendiği anlam zenginliği ve çeşitliliği, dilimizi sözcük bakımından zengin diller seviyesine getirmektedir. Bulaştığım dillerden , Almanca’dan örnek verecek olursak:

Su içmekle, sigara içmek değişik bir eylemle dile getiriliyor. (rauchen – trinken)

Biz ,”içmek” eylemini çok geniş bir alanda ve anlamda kullanıyoruz.

Dilimizin gücünün farkına varalım. Dilimizi korumanın ve geliştirmenin önemini kavrayalım.

Dilimize giren terimlerin, sözcüklerin karşılığının Türkçemiz’de olduğunu, bilelim. Türkçe'sini kullanmaya çalışalım. Dilimiz için çalışanlara, destek verelim.

Unutmayalım, dilimiz varlığımızdır. Ulus olmamızın göstergesidir. Dilini kaybedenler, ulusallıklarını da kaybederler.

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara