Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '11

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Şu talihsiz Erdek kenti

Şu talihsiz Erdek kenti
 

Esasında yazıma belki, şu “Güzel Erdek” kenti diye başlamak isterdim. Doğrusu da o olurdu. Çünkü Erdek Türkiye’nin ender güzel kentlerinden biri… Ama öylesine yanlış işler yapılıyor ki halk da şaşırıyor, gelen turistler de…

Eskiler bilirler, Türkiye’de turizm olayını başlatan kent ERDEK’tir… Bunun lamı cimi yok… Bodrum’un, Marmaris’in, Çeşme’nin, Fethiye’nin adı bilinmezken, Ankara’lılar 1950’li yıllarda Erdek’ i keşfetmişlerdi ve orayı dört dörtlük bir turizm kenti haline getirmişlerdi… Tabii bunda , o zamanki Belediye Başkanları’nın ve Erdek’li aydınların büyük rolü oldu…

Ve “Erdek Turizm Festivali” bu alanda da ilktir…Festival Erdek Belediyesi’nin öncülüğüyle yıllar yılı devam etti… Ama yozlaşmış bir festival olarak değil, Şiir yarışmalarının yapıldığı; tanınmış edebiyatçıların büyük gazinolarında konferanslar verdiği; bilim, sanatçı ve edebiyatçıların sürekli etkinlikler yarattığı bir kentti… Sürekli çeşitli tiyatro oyunları oynanır; en tanınmış sanatçılar gelip şarkılar söyler… Hemen her gece eski bir sit alanı olan, tarihi tiyatro alanı çeşitli etkinlilerle dolar taşardı… Hemen her yerde çeşitli resim sergileri açılırdı…İnsanlar doyasıya bilimi ve sanatı yaşardı… Erdek de her yıl dolup dolup taşardı ve insanlar, ertesi yıl yine koşa koşa gelmek üzere sanata , bilime, eğlenceye doyup öyle giderlerdi: …

O zamanlar bir çok ünlü insan da Erdek’i hem bir yaşam kenti olarak, hem de yaz tatili için seçerdi. Örneğin benim bildiğim değerli romancı Mebrure Alevok ve onun oğlu yine romancı Yaman Koray’ın Çura’da deniz kıyısında malikaneleri vardı. Vehbi Koç da her yaz onlara bitişik bir otele tatil için gelirdi… Onu balkonda veya deniz kıyısında görebilirdiniz. Adamcağız ne zaman Antalya’da bir otel satın aldı, oraya gitti, ; ölümü de orada oldu… Değerli Naif Ressam Fahir Aksoy 90 yaşına kadar Erdek‘de resimlerini yaptı ve dostlarına Orhan Veli ve diğer şairlerle, sanatçılarla dostluklarını anlattı…O da orada öldü….Ama şimdi onu hatırlatan hiçbir şey yok.. Genç kuşaklar, resimden, ressamdan, sanattan ne anlar…

Sonra Belediye Partiler arasında el değiştirdi… bilime , sanata değil de ; meyhaneye, restorana önem veren takımlar başa geldi… Ve Kurbağalı’daki tarihi Dilek Tepesi’nde bulunan tarihi sit alanı olan açık hava tiyatrosu hiç acımadan, paldır küldür yıkıldı yerine bir lokanta ile iki tane de disco-meyhane açıldı…

Yine Erdek’in müşterisi çok … Ama artık, “Resim sergileri” yok, antik tiyatro da oyunlar oynanmıyor… Bilim adamları artık uğramıyorlar… Konferanslar yok…

Geceleri deniz kıyısındaki meyhanelerden cıyak cıyak terbiye edilmemiş seslerden, son volumüne kadar açılmış hoparlörleriyle sahil yerlerinde oturanlara ceza olarak bu çekilmez şarkılar dinletilmektedir…

Gençler için doğru dürüst “Gençlik Merkezi “yok…Doğru dürüst spor salonları yok.. Doğru dürüst bir kütüphanesi yok… Ama meyhanesi, lokantası çok… Yaşlılar için bir sığınacak yer yok… Ama gazino çok… Ne yaparsın….

Erdek’i görmüş olanlar bilirler… Erdek gazinolarının karşısında bir küçük ada vardır. Adına “Zeytinli Ada” derler… Oraya eskiden Gençlik Spor Bakanlığı tarafından her yaz Anadolu’dan bir çok deniz görmemiş fakir fukara genç getirilir, onların tatil yapması, denize girmesi sağlanırdı. Belediye oraya da el koydu. Ondan sonra , kazı yapıyoruz , diye … bir kazı davası başladı… Bir küçücük adada ne bulunacak. Güya bir eski manastır bulmuşlar… Adanın her tarafı darmaduman oldu… Bütün tesisler yıkıldı… Ağaçlar kesildi… Zeytinli Ada şimdi karşıdan kel kel sırıtıyor…

Şehirden öylesine baskı var ki, şimdi Belediye, Zeytinli Adayı onaracağım, yeniden restore edeceğim , diyormuş… Hadi bakalım, görelim…

Tabii.. diğer yandan , Kurbağalı’nın tam karşısında bir Tavşan adası var ki, evlere şenlik…asırlardır öyle durur. Hiç kimsenin bu adayı imara açmayı aklına getirmez. Öyle kalsın bakalım bir gün lazım olur…

Kel başa şimşir tarak misali, , kentin tam gezi mahallinde yapılan 8 katlı hastane , iki katlı evlerin yanında öylesine sırıtıyor ki, hangi Erdek’liye sorsan “Akıl işi değil…” diyorlar… Ama katlar yükseldikçe yükseliyor, belki de oniki kat olacakmış… Sağlık Bakanı’na tavsiye ediyorum… Gelsin bu binanın manzarasına bir baksın… Buraya yakışıyor mu…? Hadi yaptınız… Hiç olmazsa birinci katlarını araba , ambulans park yeri olarak ayarlayınız.. Araba giremiyecek yahu bu hastaneye..!

Herkes Ankara’da oturmuş işleri idare etmeye çalışıyor. Biraz da yerinden yönetim gerekir. Taşrada neler oluyor biliyor musunuz?

Erdek parayla takas edilmiş bir kent.. Lokantalar, masalarını meydanın ortasına kadar sarkıtmışlar; geçmek mümkün değil… Şunları içeri çekin, diyen yok…

İşte işler burada da ala ala hey, gidiyor… Bakalım ne zamana kadar bu sürecek… Benim sanattan, bilimden filan umudum yok ama, belli ki gelecek yıl daha çok meyhane, daha çok disco açılacak;bu belli…Devir bu devir. İç Anadolu’da kapanacaksın… Deniz kıyısında açılıp saçılacaksın… İşler şimdilik öyle gidiyor…Biz de seyrediyoruz.

Ne demişler: “Su akar, Türk bakar…” 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..