Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '09

 
Kategori
Öykü
 

Su ve kuşun hikayesi

Su ve kuşun hikayesi
 

Sen bir çeşmeden akan berrak bir su, ben o sudan içmeye gelmiş bir küçük kuş. Kanatlarını bazen inatla rüzgara karşı çırpan.Hayalleri var, yıldızları seyrederek gecen uykusuz geceleri var. Sen her daim susuzluğu gideren bir çeşmeden akan berrak bir su. Suya kanadığım bir anda kimsenin olmadığı zamanı tercih ediyorum seni icmek icin. Saf ve berraksın. Anlatmaya başlıyorum sana. Yuvamın üstünde durdugu o erik ağacıma anlattığım gibi. Elimi uzatıyorum. Berrak su parmaklarımın arasından dökülüp geçiyor. Diyorsun ki bana, beni boşuna akıtma, iç kana kana. Susuzluğun gitsin. Sana yapabileceğim yegane yardım budur benim. Seni içen başka canlıları kıskanmaya başlıyorum. Yanına gelip, seni içip sonra da "razı olsun sana" diyenlere bile. Her an ben olmalıyım yanında diyorum. Elimi uzatıp parmaklarımın arasından dökülmelisin. Susadığım zamanlarda içmeliyim seni sonra ak avuçlarımın içinden ama yeter ki benim avuçlarıma dökül diyorum. Sonra sana olan bu bağlılığımı anlamaya başlıyorsun. Biliyorsun ki yıldızları seyrederken geçirdiğim uykusuz gecelerde, hayatta birşeyim eksik. Belki bir dost, belki bir sırdaş, belki... su. Sonra sende beni bekler oluyorsun. Ben geldiğimde sanki daha bir güçlü akıyorsun çeşmeden. Bu beklentiyle bir damla zehir bulaşmış oluyor sana. Benim yüzümden.

Diyorsun ki:Ben artık o kadar saf bir su, berrak değilim.
Diyorum ki:Merak etme canım benim, sen o kadar yoğunsun ki, bu bir damla senin içindeki mikropları öldürebilir ancak. Bana, başkalarına birşey yapmaz. Bu damla iyidir diyorum kana kana içtigim sen sonrasında, avuçlarımdan, parmaklarımın arasından akıyorken...

Bu bir damla önce sanki sadece bir bardak suya atılmış bir damla mürekkep gibi sadece aktığı yerde duruyor. Kenarındaki su hala saf, hala berrak. Çalkalandıkça, zaman geçtikce o bir damla zehir tüm benliğine bulaşmaya başlıyor.

Diyorum ki:Ne oluyor sana?

Diyorsun ki:Sen değil miydin içimdeki mikropları öldürür diyen. Zehirlendim artık ben. Eskisi gibi değilim. Benim de yıldızları seyrettiğim uykusuz gecelerim var artık. Bu nedenle eskisi gibi güçlü akamıyorum bu çeşmeden. Dağlardan buralara gelinceye kadar çok yorulmaya başladım. Kirlendim.

Dikkat et kendine diyorum. Dikkat et. Bu şekilde kirlenirsen, artık seni içemem. Konuşuyoru seninle. Saatlerce. Artık sen, gün içinde içtiğim her damla su oluyorsun. Ama son zamanlarda içtikçe, midem ağrımaya başlıyor. Zehirin yavaş yavaş bana dokunuyor. Yavaş yavaş senden içen herkes bundan etkilenmeye başlıyor.

Hayır diyorsun. Sensin beni zehirleyen. Sensin bana bişey olmayacağını söyleyen.

Çaresiz kalıyorum. İçimdeki herşeyi anlattığım akan suya anlatmaz oluyorum içimdekileri. Çünkü su, artık çok cılız akmaya başlıyor. Çünkü o kendi uykusuzlukları ile savaşırken çok yorgun düşüyor. Çünkü o, benim derdimi alıp götürebilecek kadar yoğun değil artık.

Diyorum ki, ben yine bu çeşmenin başına geleyim. Her zaman. Ama sen eski gücüne kavuşuncaya kadar akma ne olur. Eskisi gibi yoğun bir şekilde akıp, etrafındaki herkesin susuzluğunu giderebileceğin güne kadar sakla kendini...

Olmaz diyorsun önce. Ben yıllardır buradan akıyorum. Yapamam.
Aylar sürüyor bu tartışmamız. Kabul etmiyorsun söylediklerimi. Eskiden sadece güzelliklerden konuşurken, son aylarda sadece senin zehirini nasıl yenebileceğini konuşuyor oluyoruz.Söylediğin tek şey ise, sen zehirledin beni. Çok ağır bir suçlamayla. Sen alıştırdın beni avuçlarınının içinden akmaya diyorsun. Herkes çeşmeyi açıyor suyunu içiyor gidiyor. Sen hunharca, israfsızca harcadın beni diyorsun bana. Söylediğin herşey kalbime bir hançer gibi saplanıyor ve bu yara artık dayanılmaz oluyor. Susuz kalmayı göze alarak bile olsa gelmiyorum yanına. Çok çok susadığım zamanlarda bulduğum herhangi alelade bir çeşmede, içinde zehir olup olmadığını düşünmeden sadece suyumu içip kapatıyorum çeşmeyi. Herkesin yaptığı gibi.

Şimdi o hızlıca aktığın zamanlardaki güzelliklerle, berrak ve saflığını düşünür hayıflanır oldum.

Sen yön değiştirip başka yollardan başka çeşmelere akıyorsun. Bir gün susuz kaldığımda aktığın o çeşmeye denk gelirsem, sadece susuzluğum kadar içerim seni.

Sadece susuzluğum kadar. Su, susuz kalır mı?

 
Toplam blog
: 91
: 1012
Kayıt tarihi
: 24.02.09
 
 

Yazmak bir tutku benim için. Yıllardır yazmayı seven biri olarak, bilgisayarın icadı ve gelişen t..