Süleyman Şah Türbesi ve vazgeçilen toprak !

Güne bomba gibi bir haberle uyandık desek yeridir. Hükümet büyük bir operasyonla(!), Suriyede ki Süleyman Şah türbesini ve oradaki 38 askeri güvenli bir bölgeye nakletmiş.

Bugün yine şeytanın avukatlığını yapacağım.. Sorular eşliğinde bir projeksiyon yapmak istiyorum ve tartışmaya açıyorum.

1) İvedi bir şekilde türbenin taşınması ve 38 askerin sağ-salim getirilmesi (hoş 1 askerin kaza neticesinde şehit olduğu açıklandı ama…) olası bir saldırı tehditi olmasından dolayı mı gerçekleştirilmiştir.

  - Eğer öyleyse, neden şimdi ? Neden Işid’in daha aktif ve yoğun çatışmaların olduğu zamanda değil de, Işid tehditinin ortadan kalktığı ve bölgeye Kürtlerin egemen olmaya başladığı bir zamanda ? Olası bir tehdit Kürtlerden mi, Suriye devletinden mi gelmiştir ?

2) Süleyman Şah'ın mezarı 'ecdat' ve 'ecdat emaneti' denilerek, 3. kez yerinden alınarak, Türkiye sınırının dibine getiriliyor.

  - Madem buraya kadar getirdiniz. Neden Türkiye toprakları içinde bir yere örneğin Osmanlı'nın doğduğu topraklara Söğüt'e bir türbe inşa etmiyorsunuz.

  - Suriye topraklarındaki ısrar niye.. 3. kez yerinin değişmesi veya değiştirilmesi, Türk unsurunun ve Türk bayrağının orada istenmediğinin kanıtı değil midir ?

  - Her ne kadar milletler arası hak, hukuk ve antlaşmalar örnek gösterilse de tekrar eski yerine gideceğinin garantisi var mıdır ?

  - Tekrar eski yerine götürülse bile bugün vuku bulan tehlikeler yine olmayacak mıdır ?

  - Süleyman Şah türbesinin bulunduğu arazi parçası terk edilerek, 'yurt dışındaki tek Türk toprağı' polemiği de son bulmamış mıdır ?

3) Türbenin ve türbe içindekilerinin emniyetli bir bölgeye nakli için Ankara'da, hükümet yetkilileri ve genel kurmay yetkilileri ile yürütülen bir operasyon merkezi kurulmuş ve canlı olarak 6 ekrandan operasyon izlenmiş... Bunu aynı zamanda Erdoğan da izlemiş.

    - Türkiye'yi ilgilendiren diğer iç ve dış olaylarda da bu operasyon merkezleri kuruldu mu ?

  - Örneğin Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirilirken,

  - Örneğin Işid'in elçilik görevlilerimizi rehin alırken,

  - Uludere operasyonunda mesela ?

  - Mesela Gaziantep'te ardı ardına bombalar patlarken ve 30 civarında insanımız şehit olurken,

  - Mesela, pkk’nın tertip ettiği 6-7 ekim olaylarında 50'ye yakın sivil vatandaşımız hayatını kaybettiğinde.

4) Mezar taşıma operasyonu 'savaş operasyonu' gibi lanse ediliyor. Bu operasyona  39 tank, 57 zırhlı araç ve 572 personel katılmış. Halbuki, bir mermi bile atmadan alt tarafı mezar taşınıp geri gelinmiş ve yurt dışındaki tek toprak parçamız (kağıt üstünde bile olsa) terk edilmiş.

  - Bu oprasyon, Surye'deki toprağımızdan vazgeçtiğimiz anlamına gelir mi?
  - Bu bir gövde gösterisi midir ?

  - Bu gövde gösterisini, yurt içindeki pkk olaylarında neden göstermediniz yada göstermiyorsunuz ?

  - Bu gövde gösterisinin daha büyüğünü Işid elçilik görevlilerimizi rehin aldığınızda neden göstermediniz ?

  - Bu gövde gösterisini pkk'nın bir " kalkışma (ayaklanma) eylemi provası " olan 6-7 ekim olaylarında neden  göstermediniz_ O olaylarda, tazyikli su ve gaz bombası ile yetindiniz. Buna rağmen 50'ye yakın insan öldürüldü.

  - Bu gövde gösterisini, sinyalleri verilen olası pkk eylem ve kalkışmalarında gösterecek misiniz ?

5) Bu gövde gösterisinin yapılmasında yaklaşmakta olan seçimlere etki ve algı yaratma düşüncesi var mıdır ?

6) Süleyman şah türbesini askeri operasyonla koruma altına alan hükümet,  Cumhuriyet dönemi miraslara neden gereken önemi vermez. Atatürk Orman çiftliği bunun en iyi örneğidir. Son 12 yıldır, satılan, yıkılan Cumhuriyet döneminin sanayi değerleri de bir örnektir. Örneğin, bu hafta içinde okuduğumuz Atatürk köşkünün yıkılması haberi de iyi bir örnektir. Çanakkale'deki şehitliğin ve savaşın en vahşiliğinin yaşandığı Ulusal parkın imara açılması/ açılmak istenmesi örneği...

    - Süleyman şah türbesine gösterdiğiniz saygıyı, bu ülkedeki Cumhuriyet ecdatlarını yadigarlarına neden göstermiyorsunuz ?

 - Çanakkale'ye neden 'ecdat mirası' gözüyle bakmıyorsunuz ?

Bunun ötesinde, hazır gövde gösterisi demişken;

7) Barış süreci, çözüm süreci hikayeleri devam ederken pkk'nın 250 ad. uçak savar, uzun menzilli füzeleri uzun menzilli silahlar, tahrip gücü yüksek patlayıcılar, kitle imha silahları vs. alması ve kişisel bir tahmin olarak, pkk'nın nevruz sonrasında ciddi bir ayaklanma yapma ihtimali karşısında, bir eylem planınız var mıdır ?

Son söz :

Bu sorular daha da arttırılabilir. Ancak, cevaplarının gelmeyeceğini bilerek, ortaya atıyorum. Amacım, ne bir yerlere çatmak, ne birilerine hakaret etmek. Ancak, görünen ve halktan gizlenen bazı gerçekler olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan çözüm süreci denilen projeyi hayata geçirirken, öbür tarafta pkk'nın tehditlerini ve şantajlarını, şehir eylemlerini görmezden gelmek, üstüne gitmemek, olayları bastırmamak ve aksine pkk yandaşlarına 'özgüven' ve 'güç vermek' ne kadar doğrudur. Eğer önlem alınamazsa, halklar arasında bugün olan 'fikir çatışması' çok yakında 'fiziksel çatışmaya ' dönecektir. Bunun sinyalleri gelmeye başlamıştır. Gerek 6-7 ekim olayları ve gerekse son olarak vuku bulan Eğe üniversitesindeki olaylar bunun kanıtıdır. Halk silahlanmaya başlarsa, ve çatışmalar olmaya başlarsa, bunu sizin o operasyon merkeziniz bile kurtaramaz.

Bir vatandaş olarak 'barış ve kardeşlik' adına, 'ülkenin refahı adına' uyarmak benim görevim..

../..