Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '12

 
Kategori
Magazin
 

Sultan, sultan ne sultan ne?

Sultan, sultan ne sultan ne?
 

Resim int. alıntı


Hemşerim, taşra dizilerinin bir numaralı Sultanı Nurgül Yeşilçay: Şansını yeniden denemek için ekranlarımıza konuk olacak.

Pazartesi akşamları Kanal D de…

Şehirli kadın rolleri her nedense eğreti elbise misali tam olarak kendisine yakışmıyor dersek; haksızlık etmiş olur muyuz?

Doğal halleri; vahşi güzelliğiyle Anadolu kadınını canlandırdığı dizilerde bir içim su oluveriyor.

Oyuncu: Başarılı yetenekli bir oyuncu her kalıba girebilmeli mi diyorsunuz.

Gülüşler, öfkeler, sevişmeler: Her dizide, her filmde farklı; konsepte uygun olmalı; olmalı ki biçilmiş kaftan olsun.

Hemşerim işini bilir ne de olsa deneyimli.

Belki de ben iyi bir izleyici değilim.

  SULTAN dizisinin; günler öncesinden başlatılan tanıtım reklamlarındaki ince bir ayrıntıya hayran oldum.

Dizinin reklam işlerini üstlenenleri tebrik ederim.

Sultan Nurgül’ün başrolü paylaştığı esas oğlanın kim olduğu hakkında bir ipucu vermeyen yapımcılar başarılı oldular; mesela bende merak uyandırdılar Pazartesiyi bekleyemedim.

İnternetten aldığım bilgiye göre Sultan’ı küplere bindiren; yaban ellerde Sultan’ın üstüne gül koklayanın adı Şeyhmus muş.

Namı diğer Şahin Irmak; hemşerim olmasına rağmen ben kendisini tanımıyorum.

***

Dizilerimiz: En az döner ve ayranımız kadar dünyaya ün saldı.

Farz edin; yurtdışı gezilerinizde size “ Yıldırım düşen evin Muazzez’ini” sordular. “Kızın dalgalı saçlarına ne oldu öyle püskül, püskül”

“Ben; dizi hatta TV izlemem, daha önemli işlerim var. Kitap okurum, yoga yaparım. Diziler işi gücü olmayanların çekirdek nohutları, çerezleridir.” Derseniz yakışık almaz.

 Sizin için tabii ki öyledir aman ne olur dışarıya dönük küçümser tavrımızı kendimize saklayalım çünkü bunlar bizim ihracat ürünlerimizdir. Tadını tatmadığımız ürünleri, dışarıya pazarlamaya kalkışırsak; hormonlu filan zannederler.  

Zaten bahane arayıp duruyorlar.

Bir keresinde bana (Avusturya’da) “dizilerinizde mekânlara ayakkabıyla giriliyor. Buradaki Türklerde böyle bir âdet yok; diziler gerçekten Türkiye’yi yansıtıyorlar mı?” Diye sormuşlardı.

“Ne demek tıpkısının aynısı; ev işlerini evin hanımı yapmıyorsa yardımcıları varsa ayakkabılar genelde çıkarılmıyor. Bunun dışında terlik kültürümüz vardır bizim hatta siz Avusturyalılar bile birebir bizlerden etkilenerek terlik kültürünü benimsemişsiniz”

 Uygun yanıtı verdiğimi düşünüyorum çünkü ihracat ürünlerine değer veriyorum.

 

Aferin bana; hadi bakalım hem ekrana takılalım hem de bakla ayıklayalım. Örgü de örebiliriz ev bisikletine de binebiliriz.

 Reklam aralarında çamaşır asabilir; bulaşık makinesini doldurup boşaltabiliriz; yani boşa harcadığınızı sandığınız zamanınızı minimuma indirgeyerek; bizim olana destek verebiliriz.

 Zaman konusunda oldukça titizseniz özetlerle de yetinebilirsiniz.

Benden söylemesi…

Sultan ile Şeyhmus’u yalnız başına koymayalım.

Başarılar dileyerek arada sırada özetlerine konuk olalım.

27 Mayıs 2012 Pazar/İzmir

Alev Meisel

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..