Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Şüpheci olduğundan şüpheleniyorum!

Şüpheci olduğundan şüpheleniyorum!
 

Güven kavramı galiba ilişkilerin bel kemiğini oluşturuyor. Şüpheleri yüzünden ilişkisini yıpratan veya mevcut şüpheleri kanıtlamak uğruna çabalarken sevdiğini kaybeden o kadar çok insan tanıyorum ki inanılır gibi değil. Her iki taraf için de genelde sonradan pişmanlık yaratan bu duygunun insana kaybettirdikleri ne yazık ki kazandırdıklarından kat ve kat fazla oluyor.

Çok istisnai durumlarda, yani insanın bizzat aptal yerine konulmaya çalışıldığı ve konulduğu durumlarda tehlikeyi erken sezebilmek ve ona göre önlemini alıp, bir şekilde zarardan erken dönmek mümkün olabiliyor elbette ama sıkça telaffuz ettiğimiz gibi; istisnalar hiçbir zaman kaideleri bozmuyor! Genelde fayda yerine hep zarar getiriyor içimizi bir mikrop gibi kemirip bizi zayıf düşüren bu duygu.

"Ne erkekler Mars'tan ne de kadınlar Venüs'ten" adlı yazımda erkekler ve kadınlar arasında duygusal anlamda hemen hemen hiç fark olmadığından bahisle, sadece empati yapabilmek yani sana yapılmasını istemediğin bir şeyi karşındakine yapmama hassasiyetinin ilişkilerin sağlıklı seyri açısından yeterli olabileceğinin altını çizmiştim kendimce.

Ama konu güven duyma ve güvensizlik durumlarında gösterilen tepkiler olunca kadınlar ve erkekler arasında dağlar kadar fark olduğunu kabullenmemek de olmazdı açıkçası. İşte bu konuda –çok istisnai durumlar hariç- sözde oldukça farklıyız bizler. Neden sözde dediğimin yanıtını yazımın en sonuna saklıyorum elbette.

Erkekler genelde her konuda merak etme hakkını kendilerinde görürlerken, kadınlara bu hakkı çok fazla tanımaktan hoşlanmazlar mesela. Şüphe duydukları bir konuda ikna edilmeyi o kadar çok isterler ki, kadın karşısındaki erkeğini ikna edene kadar dünyanın en büyük suçlarından birinin faili muamelesi görür uzunca bir süre ama kadının kendisinden şüphe duyuyor olması bile çok yanlıştır. Saçmalamasına hiç gerek yoktur ve saçmalamasındır!

Hele de geçmişte yaşadığı bir ilişkisi var ise ve bunu da erkeği ile paylaşma hatasını! göstermiş ise tamamen acınacak durumlara düşer kadın. En ufak bir emin olmama ve şüphelenme durumunda "Gene onunla konuşuyordun değil mi?!" veya "Gene onun yanından geliyorsun değil mi?!" gibi sorulara kendini önceden hazırlamasında fayda vardır. Ama kadın bu konuları merak etmemelidir ve etmesindir. Çünkü adam bu konuları konuşmaktan çok sıkılıyordur ve kadının bunu artık anlaması lazımdır! Geçmiş geçmişte kalmıştır onun için ama kadının geçmişini şimdiki zaman dilimi içinde değerlendiriyor olmak nedense rahatsız etmez!

Bir yabancının en ufak bir göz değmesinde –hele de kıskanç bir adamsa- "Nerden tanıyor seni?" sorusu da çok tanıdık gelecektir eminim kadınlara. Telefon çaldığında kimin aradığını, mesaj geldiğinde kimin yazdığını, gezmeye gidildiğinde nerede ve kimlerle olunacağını bilmek isterler hep. Telefonların şifrelerini (pin code) ve e-mail adreslerinin şifrelerini öğrenmekten ve hatta zaman zaman çaktırmadan girip kontrol etmekten genelde çok hoşlanırlar. Kendilerinde yoksa bu şifreler, birlikte oldukları zamanlarda en azından "Aç şunu bi bakalım, kimler varmış" muhabbeti yapmayı çook severler. Hele de bir msn veya başka bir chat adresi var ise hatun kişinin -ki olmaması tercih sebebidir- listede kimlerin ekli olduğunu mutlaka görmek isterler. Ama kadın aynı durumlarda asla meraklı olmamalıdır çünkü bu merak adamı daraltır! Hem merak edecek ne vardır ki canım, o sadece iş için kullanıyordur hepsini!

Hiç kıskanç gibi görünmeyenleri veya aleni bir şekilde "Ben kıskanç değilim" diyenleri bile, yanlarındaki kadınla ilgilenen başka bir adam var ise bunun acısını yine kadından çıkarmaya bayılırlar. Çözüm mü? Çok basit! O tehlikeli adamla karşılaşma ihtimalinin olduğu ortama hatun kişinin bir daha gelmemesi (yani birlikte gidilmemesi) yeter de artar bir önlemdir. Rağmen gidiliyorsa da zavallı kızcağızın kemiklerinin birbirine gireceği harikulade bir akşam olacaktır ki, yiyip içtikleri sırtına mı gitti karnına mı, anlamaması anlamına gelir bu durum. Ama kendileri başka bir kadının dikkatini çekmişlerse ve bunu da farketmişlerse, bu durumun özellikle üstüne gitmeye ve hatta söz konusu kadına iltifatlar etmek suretiyle sohbeti koyulaştırmaya bayılırlar. Bu durumda yanındaki sevgilisinin erkeğe tepki göstermesi düşünülemez bile, kaldı ki bir daha sefere gitmesine engel olunmaya çalışılsın!

Sormak istedikleri her soruyu rahatça sorabilme yetkileri vardır ve tatmin edici cevaplar alamadıkları durumda ısrar etme yetkisi de doğuştan verilmiştir kendilerine. Eski ilişkileri didiklemeye ve özellikle "O Adam"dan daha iyi olduklarını, neden kendilerinin tercih edildiğinin açıklamasını duymaya bayılırlar. "Peki beni neden seviyorsun?" şeklinde, en beklenmedik durumlarda bile gelebilir böylesi sorular. Ama kız arkadaşları "Hayatım beni seviyorsun değil mi?" diye sorup, bunu tekrar tekrar duymak istediklerinde -ki hiçbir kadın bıkmaz bunu defalarca duymaktan- erkeğin gözünde sevdiğini bile anlayamayacak kadar duyarsız oluverirler.

Aslında bu liste bu şekilde uzar gider ve daha sayısız örnek vermek mümkün. Ama lafı çok uzatmadan gelelim aradaki fark durumuna. Böylesi şüphe durumlarında arada sadece ne fark var bilmek ister misiniz? Çok basit bir fark.

Yukarda yazdıklarımın nerdeyse tümü kadınlar için de geçerlidir aslında. Aynı merak durumları, aynı sorular, aynı tekrarlar, aynı bunaltmalar! Ama aynı olmayan tek bir durum var ki o da şu:

Kadın bu meraklarını inkar etmez ve genelde çok rahatlıkla telaffuz edip, kabullenir de merak ettiğini. Ama ya erkek? O genelde kabullenmez ve meraklı görünüyor olmaktan dahi rahatsızlık duyar! Zaten bazı şeyleri öğrenmek için özellikle meraklı olmasına gerek yoktur ki! Hakkıdır zaten sorabilmek! Ama kadın bunları sormaya ve aynılarını yapmaya kalktığında çok kadınca tepkiler gösteriyor ve erkeği daraltıyor olacaktır mutlaka! Sormaya kalktığında kadının duyacağı cevaplar da muhtemelen şu olacaktır:

"Amaan yaa!, Nerden çıktı bu soru(lar) şimdi?!, Ne alaka, kes lütfen!"

Şimdi tekrar sormakta fayda var?

Çok farklıyız ya biz? Pardon... Kim hangi gezegendendi?!!

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..