Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '10

 
Kategori
Deneme
 

Sürülen yüzler

Sürülen yüzler
 

O Yüzlere hangi hayat sürülmüştü? Gördü...


Tarih: 17.04.2010

Yer: Bir Meslek Okulu

Olay: Ehliyet Sınavı

Tanık: Salon Başkanı

İfade:

Hayat bir sınav; ve ben, bir sınava daha giriyorum. Sınav olmaya değil, sınav yapmaya… Hayat bir sınav ve ben bir sınava daha giriyorum: Hayatın sınavına… Ehliyet sınavına… Hayatın ehliyetini almak için: Sınav… Hayatlara ehliyet verebilmek için yapılan bir sınav daha…

Ve tanık, kaçıncı kez tanık oluyor bu sınava? O da unutmuş… İçinden diyor ki: “Ben yine, buradayım… Sınavdayım; gözlüyorum, düşünüyorum…”

Devam ediyor; salonun başkan tanığı cümlesine: ” Düşündüm de ehliyetimi 92’de almışım!...”

Ehliyet almak yeter mi bir insana? Ehliyet almak; ehliyetli olmaya kâfi midir? Ya da hayatın sefasını sürmeye?... Hayatın yüzünü güldürmeye?... Her ehliyet sınavında aynı şeyi düşünürüm:

On sekiz yaşından elli- elli beş yaşına kadar insanlar bir sınava girerler yıllarca… Ehliyet sahibi olmak ve ellerindeki “ehliyetleri” ile “sürücü olmak” için… Sürücü olmak! Hayat sınavında, “hayatının ehliyetine” sahip olup da “hayatının sürücüsü” olmak… Yüzünün tüm dikkatiyle…

Neden insan, sürücü olmak ister? Onlarca cevabı bulunabilir, bu sorunun. Yaşınıza göre, ehliyete sahip olma arzunuzun nedeni değişir: (“Benim arzum ne idi acaba? Bulamıyorum. İlginç!...”) Tıpkı, yaşınıza göre, hayatta yapmak istediklerinizin ve yapabileceklerinizin değişebileceği gibi… ( Benim isteğim ne? Biliyorum. İlginç!...”) Sınav salonunun başında oturmuş, yüzleri tarıyorum; sebepleri arıyorum:

On sekiz yaşındaki bir genç… Eğer, bir liseyi bitirip de girmişse sınavına; kim bilir, babasının “üniversiteyi kazanırsan, sana araba alacağım” yüreklendirmesiyle bu sınavdadır.(Ve büyük ihtimal, iki sınava da hazırlanmıştır, harıl harıl…) Aynı yaşlarda olan ve arka sırada oturan başka bir genç – okullu ya da okulsuz olsun-; alacağı ehliyetle, gireceği bir işin hayaliyle yaşıyordur, büyük bir olasılıkla… Ya da babasının arabasını, daha şimdiden -ehliyeti eline almadan- sürmektedir, büyük bir hızla…

Şu genç hanım; kullanacağı arabasıyla “kısıtlı hayatına” bir damla nefes getirecek, sürücü koltuğuna geçebildiği anlarda “özgürüm” diyecektir, hayatına kafa tutarak… Ne muhteşem hayal, ne yalın gerçek!...

İşte şurada! Şurada oturan, enerji dolu gence ne demeli? Kesinlikle, orta ölçekli bir şirkette “pazarlamacılık” işindedir. Ve muhakkak, bir meslek lisesi çıkışlıdır. Açıkgöz bir şeye de benziyor! Yüzüne bakınca anlıyorsunuz: Patronu ona demiştir ki;

“Ah, bir ehliyetin olsaydı, seni “muhasebeci-pazarlamacı-sürücü” yapardım. Ücretin ve pirimin artardı. Hem de birçok şehir görürdün… Fena mı olurdu?” Diğerlerini bilmem ama; kesinlikle, bu açıkgöz alacak ehliyetini. Işık var!...

Orta yaşlı bir adam! Muhtemel ki, genç yaşında okuldan terk… Ya da esnaflıkla, çiftçilikle terleyerek ömrünü geçirirken, bir anda iflas eden hayatına, yeni bir ufuk arıyor?... Arıyordur; çünkü, “hayatını sürmesi” gerektiğini biliyordur. Kendisi için olmasa da, okuyan çocukları için devam etmeli şu hayat… Ne bilgi? Şöyle bir sürücü olsa… Şöyle bir kamyon, şehirler arası ya da şehir içi otobüs sürücüsü… Değmeyin onun keyfine!... Ömrün kalan yarısı için ne hülyalı, ne iddialı bir hayat!...

Ya siz, yaşı kemale ermişler! Ya size ne demeli? Siz mi hayatı sürdünüz? Hayat mı siz de iz sürdü? Tek gerçek var ortada: “Hayat” sefasını sürmüş, gerine gerine… Nereden mi anladım? “Yüzünüzden…” Yüzüm tutsa ya da “ehliyetim olsa”, size tüm soruların cevaplarını vereceğim…

Sınav salonunun başkanı bir an başını sola çevirip camdan dışarı bakıyor:

“Ya bana ne demeli? Benim gibi olanlara… Ehliyeti eskirken, sürücülüğü daim olamayanlara… Ya hayat bizim gibilerden korkuyor; ya biz hayattan… Bizleri, ya aşırı tedbir sarmış ya mükemmeliyet engelliyor…” Ne duygu?

Kısa süreli sınav bitiyor bir zaman sonra; ardından, bitimsiz bir sınava giriyor “bütün yüzler”… Tanık diyor ki derinden:

“Gözünüze çekin bir sürme! Hayatın izini, bu kadar derinden sürmeyin. Boş verin!…Yürüyün hayat yolunda; siz, hayatınızı sürün keyifle…”

Sınav evrakı toplandı ve kondu hayat rafına. Hayat sürüyor!... Hayat gülüyor!...Yüzlerce…

Yegah Elif Mİrzade

 
Toplam blog
: 191
: 769
Kayıt tarihi
: 21.07.09
 
 

“Yazı yazmak” bir Yürek Yolculuğudur. Okumak ve yazmak bana Edebiyat alanının kapılarını açtı… Ed..