Takiyeciler için içki rehberi

Geçtiğimiz günlerde bir dost meclisinde yemekteydik. Havanın çok sıcak ve gündüz saatlerinde yenen bir öğle yemeği olması hasebiyle, sofrada alkol alınmadı. Yemeğin yanında ne içeceğimi soran ev sahibinden meyve suyu vermesini rica ettim. Doğal olarak ne meyve suyu istediğimi sordu.

Aslında vişne düşünüyordum ama belki o anda evde bulunmayabilir ve kendisini zor durumda bırakmış olurum diye “<ı>fark etmez, ver işte bir şey” dedim. “<ı>İyi, o zaman AKP şarabı vereyim sana, iyi gider” dedi ve kısa süre sonra önüme, beyaz şarap kadehinde buz gibi elma suyu geldi.

Gerçekten de uzaktan bakan birisi için, kadehdeki sıvı kesinlikle beyaz şarap olarak algılanırdı. Güldüm kendi kendime, daha neler görüp duyacağız derken, bu yazının ana iskeleti ve ruhu kafamda oluşmaya başlamıştı bile.

Dün ise Hürriyet’teki köşesinde, Ertuğrul Özkök’ün Başbakan’a yaptığı çağrıyı okuduğumda artık benim de yazıyı yazmamın zamanı geldi diye düşündüm. Özkök, Başbakana; eşini de alıp boğazda bir restorana yemeğe gitmesini öneriyordu. Tamam ayran içmesindi rakı sanılabilirdi, vişne suyu da içmemeliydi şarapla karıştırabilirlerdi ama portakal suyunun neyi vardı?

Galiba Sayın Özkök’ün, AKP şarabı elma suyundan haberi yoktu. Ya da vardı da ayıp olur diye yazamadı.

Bir küçük gurme notu araya sıkıştırıp, takiyeciler için içki tavsiyelerime geçeceğim. Meyve suyunu, sadece meyve suyu olarak içecekseniz şeftali, kayısı, tropikal meyve konsantreli olanlarını tercih edebilirsiniz. Ama bir yemeğin yanında eşlikçi olarak tüketiyorsanız kesinlikle daha az yoğun ve seyreltik olan vişne ve elma konsantrasyonlarını seçmelisiniz. Ki yemeğin aromatik lezzetlerini bastırmayasınız.

Takiye kelimesi, malumunuz Arapça’dan dilimize girmiş olan bir isim. Ve mezhep belirtmeme, mezhep gizleme anlamlarında kullanılıyor. Daha sık kullanılan mecaz yüklü manası ise olduğundan farklı görünmek, sakınmak, çekinmek şeklinde. Birilerini kandırmak yani daha öz ifadesiyle.

İçki içmediği halde içermiş gibi görünmek ya da en azından alkol kullanmanın bir kimlik ögesi olarak addedildiği çevreleri, şimdilik kaydıyla ürkütmemek isteyen takiyeciler için elma suyu müthiş bir tercih. Uzaktan bakan ve çok dikkatli olmayan gözler için birebir beyaz şarap görüntüsü verebilirsiniz.

Vişne suyu ile kırmızı şarapçıları, ayran ile de rakıcıları kandırabilirsiniz ama elma suyundaki kadar başarılı olabileceğiniz konusunda derin şüphelerim var. Mesela ben, iki kilometreden böylesine bir tezgahı anlayabilirim. Hiçbir ayran kompozisyonu rakının nadide beyazlığını veremez. Vişne içinse eh işte, ehven-i şer.

Bir de ters açıdan, diğer kameradan pozisyonu tahlil edelim. Normalde alkol kullandığı halde, malum çevrelerde işi biteceğinden, birilerine yalakalık yapması ve onlardanmış görüntüsü vermesi gerektiğinden, hayatta ağzına içki sürmezmiş gibi davranmak durumunda olan takiyecilerimiz de var maalesef.

Sizin için de önerim votka-limon, votka-kola, votka-vişne olacaktır. Masumane limonata bardağında servis ettireceğiniz kola, vişne suyu, limon gibi içeceklerinizin içine votka karıştırırsanız; fincancı katırlarını ürkütmeden işinizi halletmiş olursunuz.

Votka, en az koku veren alkollü içkidir. Bu anlamda da takiyeciler için ideal tercihler sunar. Ama kokteyl yaptığınız içkideki oranını biraz fazla yükseltecek olursanız, alkolsüz içeceğin rengini değiştirir ve foyanızı ortaya çıkarabilirsiniz. Mesela votkası bol kola, iğrenç bir donuk kahverengi görüntü verir ki kimseye, içtiğinizin kola olduğunu düşündürtemezsiniz.

Kolaya viski de karıştırıp maçı idare edebilirsiniz ama yine de güzelim viskiyi böyle heba etmeyin derim ben.

@İki sene önce bugün “Göl Evi (The Lake House)”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=4124

@İki sene önce bugün “Girne’de Bir Gastronomik Keşif: Zgr”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=4125