- Kategori
- Blog
Tam özür dileyecek iken "kim soktu bunu buraya?"

Aşağıda, artık tırnak içine almayı uygun bulduğum yazımı yazıp, tatile çıkmıştım. Ancak, benim tamamen genel duygu ve düşüncelerle kaleme aldığım, çok eskiden duyduğum bir hikayeyi, Sevgili Celal Çelik, üzerine alınmış ve rahatsız olmuş. Bu duygu ve düşüncelerini de yazmış olduğu yazısında, kendince haklı ve bence biraz acımasız nedenlere dayandırarak vurgulamış.
Ben de kendi kendime bir muhasebe yaptım ve her ne kadar ben o maksatla yazmasam da ben de Sayın Çelik'in yerinde olsam üzerime alınırdım diye düşündüm. Ve Celal Bey'e hak verdim. Tatil dönüşü ilk iş olarak Celal Çelik'e bir mesaj atıp, istemeden de olsa yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiğim için kendisinden özür dilemeyi ve malum fıkrayı yayından kaldırdığımı, isterse ve bu tavrımı "kibarlıktan kırılma" olarak nitelendirmezlerse yazının tamamınını da sayfamdan çekebileceğimi belirtmeyi planladım.
Ancak sayfama girdiğimde "gelen tepkiler ve gazetenin çerçevesi ile çok fazla uyuşmaması nedeniyle" editoryal ekip tarafından yazının yayından çekildiğini gördüm.
Keşke bu işi bana ve bize bıraksalardı. Bizleri beş yaşındaki kreş çocukları konumuna düşürmeselerdi. Belki bu yazdıklarım nedeniyle de tekrar bu yazım da yayından çekilebilir. On dört ayda yazmış olduğum dörtyüzü aşkın yazıdan geri çevrilen sadece bir iki yazım oldu ama hiçbiri beni bu kadar üzmedi.
Şimdi Celal Çelik'e ayrıca ve özel olarak bir mesaj atıp, gönlünü almaya çalışacağım. Ama bunu, yine yazım silinir ya da karnemde notum kırılır diye yapmayacağım. İki hafta önce düşünüp karar verdiğim için yapacağım.
Ve siz sevgili editörlerim, bir daha böyle yaramazlıklar yapmayacağım, söz. Yaparsam, bana bir daha şeker almaz, bisikletinize de bindirmezsiniz olur mu?
"Değerli Milliyet Blog Okurları, bugün, üç haftalık bir tatile çıkmaktayım. Tahminen, planlanmış iki bin kilometre civarında yol yapıp, Türkiye'nin farklı cennet köşelerinde bulunacağım.
Bu nedenle yazılarımı, malum zaman zarfında, muhtemelen aksatacağım. Fırsat buldukça, sizlere gittiğim yerlerden kart atamayacağıma göre, kısa merhabalar demekten zevk duyacağım pek tabi ki. Mümkün olursa, sizlerden gelen yorum-sorulara mukabele etmeye gayret edeceğim.
Tatiller, bizler için iki anlam taşıyor. Birincisi yoğun iş tempolarımızın arasındaki ufacık, kendi kendini tamir etme kaçamakları olması. İkincisi de sevdiklerimizle, sevenlerimizle ve her türlü değerlerimizle buluşma, tanışma, içi içe geçme, kadir-kıymet bilme imkanları yaratması.
Ben de bu anlamda önümüzdeki üç haftayı dolu dolu değerlendirmeye çalışacağım. Umarım öyle de olur...
Hata yapmaktan çok, hatada ısrarcı olmak kötüdür.
Çok ve boş eleştiri yapmaktan ziyade özeleştiri yapabilmek erdemdir.
Kırıp, dökmekten fazla yapıp, yapıştırmak marifettir.
Yukarıdan bakmak yerine yukarı bakmak hoş ve yücedir.
Kin duyup, nefret etmektense; aşk ve sevgi duyup, gönül vermek evladır.
Bu duygu ve düşüncelerle, en kısa zamanda tekrar burada olmayı diliyor, dünyaya ve hayata değer verelim diyorum."
Burada bitti...