Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '07

 
Kategori
Mizah
 

Tarafsız Turan

Tarafsız Turan
 

Her zaman ki telâşlı haliyle kapıyı tıklayıp, içeri girmesi bir oldu Filiz Hanım’ın yanakları al, al bluzunun üst iki düğmesi aceleden olsa gerek, açık. Başladı işe gecikmesinin nedenlerini sıralamaya:

…Günaydın! Umarım unutmadınız, bu hafta sonu Turan Beyin babasının 75ci yaş günü nedeniyle Urla’daki evlerine davetliyiz. Merak etmeyin ben firmamız adına uygun bir hediye ayarladım. Çiçek meselesinde çelişkiye düştüm, 75 tane gül alsam nasıl götürürüz arabaya sığmazdı. Kamyonetle göndersek ya yolda bozulurlarsa diye düşündüm vazgeçtim. İyisi mi her on yıla bir gül olsun dedim, bizim çiçekçi Çiğdem “olmaz” demesin mi! Neden diye sorduğumda: “7 buçuk gülden demet nasıl yapılır” cevabını aldım. Ben hemen çözüm buldum tabii, kimse aklını kullanmak istemiyor inanın bana! “7 gülün saplarının boyu aynı uzunlukta olsun, geri kalan 5yıl için bir gülün sapını diğerlerinden kısa kesin, işte sorun halloldu!” Mırın kırın etti ama kabullendi.

Filiz Hanım dışarıya çıktığında beynimin bulandığını sandım, sonradan fark ettim ki yeni parfümünün kokusuna hâlâ bağışıklık sağlayamamıştım!

Biz geldiğimizde doğum günü partisi yavaş, yavaş hızlanıyordu. Hava günlük güneşlik olmasına karşın rüzgârlıydı ve rüzgâr hep başımı ağrıtırdı.

Bahçe kapılarında karşılandık! Gözlerim Turan Bey’in, yaşlı yorgun babasını arıyordu ki, karşımda dimdik tığ gibi, saç rengine birebir uyum sağlayan gri mavi takım elbiseli doğum günü çocuğu duruyordu.

…Hoş geldiniz! Ben Turan’ın babası Turanali Taran! Artık yazıp, çizmeyen emektar gazeteci!

Ben sizin kim olduğunuzu biliyorum diyerekten, kendimi tanıtmaya fırsat vermeden elimden tuttu, bahçedeki masalardan birine oturmamızı önerdi.

…Burası kalabalıklaşmadan sizinle görüşme fırsatım olduğu için sevindim. Oğlum sizinle çalışmaktan çok mutlu!

-Bende kendilerinden hoşnudum Turanali Bey! Çalışkan dürüst oğlunuzu çok iyi yetiştirmişsiniz…

Cümlemin sonunu getiremeden kesmişti sözümü, gözlerindeki ifade birden değişmişti.

…Hayır! Yetiştiremedim! Benim Turan’ım hasta, hastalığı amansız!

İşte olan olmuştu, rüzgâr yarım baş ağrısı tutmuş, kafam zonkluyordu. Nasıl oldu da hastalığını fark edememiştim!

-Geçmiş olsun efendim, rahatsızlığı nedir? Doktorlar ne diyorlar?

…Ne desinler hiçbir şey! İlacı, tedavisi yok bu kör olası hastalığın!

Acaba Filiz Hanım nerdeydi, bana bir ağrı kesici ayarlaması lazımdı.

-Lütfen devam edin Turanali Bey! Günümüzde aşağı yukarı her şeye bir çare…

…Çare ne çaresi? Bu insanı yeniden programlamak lâzım. Beyni ile kalbi yer değiştirmiş!

-Nasıl olur efendim?

…Bu hastalık bildiğiniz tanıdığınız türden bir hastalık değil! “TARAFSIZLIK” sendromu var oğlumun! Bakın: İzmir’in tüm futbol takımlarının hayranıdır, hatta İstanbul’un! Hiçbir partiye lâf kondurtmaz! Sırayla her gün başka bir gazete okur! Tüm dinlerin Allaha giden yollarda rehberlik ettiği sürece kutsal addedilmesi saygı gösterilmesi tezini savunur! Her olumsuzlukta, olumlu bir taraf arar, görür bulur! Böyle bir şey duyulmuş mu? Tarafsız demek: Her taraftan tokat yemek demektir alimallah! Bakın şu hakemlerin haline, seyirciden, sözde hakemliğin kitabını yazmışlardan, bağlı oldukları kendi kurumlarından, mağlup takımdan, galip takımdan, kendilerine not veren gözlemcilerinden, ne toplarlar, kendi hanelerine! Oyuncuların kazandıklarının, binde birini kazanamazlar, bu düdüklü, bayraklı sahaların gerçek yıldızları!

Her canlı taraflı bir şekilde dünyaya gelir. Taraf tutmak korur. Oğlumun taraf tutmamak gibi lüksü olamaz. Her şeyin, herkesin hakkını arayamaz, aratmazlar! Engel koyarlar, yıpratırlar!

Siz bir mahkemede, iki tarafı birden savunan süper bir avukat gördünüz mü? Duydunuz mu? Bilmem bana hak verebilecek misiniz? Baba kalbi işte! Oh affedersiniz! Kendi derdimle başınızı ağrıtmadım umarım! Size ne ikram edebilirim?

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..