Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Tarih ders alınmadıkça tekerrür eder. O zaman geçmişe yolculuğa bir bilet . Yazı dizisi 3

Tarih ders alınmadıkça tekerrür eder. O zaman geçmişe yolculuğa bir bilet . Yazı dizisi 3
 

Gök delindi … Öyle böyle değil.. Evetttt… Güneşin bulutların arasından göz kırptığı bu gün artık yavaş yavaş günümüze doğru geliyoruz tarih yolculuğumuzda. 1950 den start vermiştik… En son özün sözünde Atatürk’ün senelerinde neler yapılmış şöyle bir bakacağız. Önce 1980 ‘den günümüze…

Devlet iç pazarın daraltarak sosyal harcamalarının kısıtlayarak, tarıma yapılan desteğin azaltarak, ücretlerin azaltarak dış pazarlara açılmak isteyen firmaların kâr oranlarının arttırma yolu ile; ülkenin sanayi mallarının ihracatının artması için dışa dönük sanayileşme politikalarının uygulamaya koymuş bu dönemde. Ve bu politika aslında günümüzde de uygulanmakta diyebilir miyiz? Yani… İthal ikameci sanayileşmenin yerine, İhraç ikameci sanayileşme… Türk parasının değeri düşürülmesi… KİT ürünlerine çok büyük oranlarda zam… Sendikal faaliyetler askıda… Grev yasağı… Memur maaşlarında reel düşüşler… Tarım destekleme politikaları terk… Dışa dönük sanayileşme… Diğer bir ifade ile ihracatın artırılmasında sanayi mallarının öncülük ettiği dışa açık sanayileşmeye ihraç ikameci sanayileşme modeli… Ve devrede Turgut Özal’lı yıllar…

Liberal politika izlemiş ve bu çerçevede devletin ekonomideki ağırlığının azaltılmaya, serbest piyasa ekonomisini kurmaya ve devleti küçültmeye çalışmış olan Turgut Özal’lı Anavatan partisinin kurduğu hükümet öncelikle sanayi, sektörünün büyümesini sağlarken işçi sınıfıyla karşı karşıya kalmış ve… Yani bir kesim zenginleşirken diğer kesim dibi vurmuş… Capitol, Galleria, Migros ve Tatilya, aşırı tüketim, bireycilik, gösterişçilik, özenti, iş bitiricilik ve köşeyi dönme liberal politikalar meyveleri olarak yerini almış … Özelleştirme… Günümüzde… Yani….

Şimdi Atatürk dönemine bir göz gezdirelim. 1923-1930 yıllar arasında esas olarak özel sektörün gelişimini amaçlayan liberal bir ekonomik politika izlenmiş izlenmesine ama, ayni zamanda da Müslüman Türk girişimcilerin ekonomik ve ticari faaliyetlerde Hıristiyan azınlıkların yerini almalarını sağlamakta hedefti.. ‘’1929 dünya ekonomik buhranı, özel sektörün yeteri kadar sermaye birikimine sahip olamaması, yatırımlarda istenilen hedeflere ulaşamaması, yetersiz sanayi alt yapısı, dış ticaret açığının giderek büyümesi, işsizliğin artması ve devletten kredi alan bir çok ticari ve sanayi kuruluşunun iflas etmeye başlaması 1930’lı yıllar ile birlikte yeni bir ekonomik politikası arayışını beraberinde getirdi.’’ Özel sektöre köstek olmayan devletçilik politikası 1933-1950 arasında … İkinci dünya savaşı ‘’ekonomik kalkınma planının uygulamaya konulamaması, devletin savaş nedeniyle savunmaya büyük bir kaynak aktarmak zorunda olması, kamu yatırımların da çok büyük ölçüde kısıntıya gidilmesi, dış ticaretin giderek durma noktasına gelmesi, kaynak yaratmak amacıyla yeni vergilerin uygulamaya konulması ve savaş tehlikesi nedeniyle çok sayıda yetişmiş iş gücünün askere alınmasından dolayı tarımsal üretimde meydana gelen düşüşler gibi bir çok etken1940’lı yıllarda ekonomiyi olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Ayrıca savaş yıllarında spekülasyon ve karaborsa gibi yollardan olağanüstü kârlar elde eden bir sermaye kesimi ortaya çıkmıştı.’’ 1923 ‘ten günümüze hep sekteye uğrayan bir ekonomik politikalar zinciri… Özel sektörün yanında devletin de ekonomik alanda daha aktif rol oynaması gerektiği düşüncesi… Ağır basmakta bendenizde… Yani birbirini dengeleyici… Dedim ya acizane düşüncem diye… Şükür ders bitti… Yolculukta bitti…. Ders bitti ama inşallah ders alınır…. Acilen….

(Kaynaklardan yararlanılmıştır...)

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..