Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Taş atan çocuklar nasıl cezalandırılmalı?

Taş atan çocuklar nasıl cezalandırılmalı?
 

Televizyonda haber izlemeyi hiç sevmiyorum ve uzun zamandır da izlemiyorum. Çünkü haber değeri olmayan saçma sapan şeyler öylesine abartılarak, içine bir sürü yorumlar katılarak verilmeye çalışılıyor ki, tahammül edilir gibi değil. Yaklaşık bir saat ekran başında oturup içinizi kararttıktan sonra, kendi kendi kendinize bir sorun bakalım: Bugün ülkemde ne olmuş? Aklınızda kalan dehşet sahneleri dışında aklınızda kalan size fayda sağlayacak bir bilgi kırıntısı varsa, o bilgi bundan sonraki hayatınızda, size bir ufuk açıyorsa, seyretmeye devam edin. Tabii ki bu sizin bileceğiniz bir iş. ***** Geçen akşam markette alışveriş yaparken nasılsa televizyondan kulağıma bir haber çalındı: Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ve Bakanlar Kurulu'nun Meclis'e sevk ettiği yeni bir yasa tasarısı ile polise taş atan çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanması sağlanacakmış... Çocuklar, yaratılıştan masum olmanın en doğal ve en güzel örnekleridir. Belki genetik olarak bilinçsiz bir kötülüğün temsilcisi gibi karşımıza çıkan çok nadir örnekler olsa da, genel olarak hiçbir din, dil, ırk, cinsiyet ve benzeri ayırım yapmadan çocukların o masum tavırlarını çok severim. Nasıl olup da o güzellikleri sonradan kendi ellerimizle karartabildiğimize de hep yanarım. Her ne kadar bu sevgimi göstermeyi beceremesem de, onlarla çok çabuk ve sıcak bir iletişim kuramasam da, her çocuğun tertemiz bir dimağla, sevgi yumağına dönüştürülebilecek potansiyele sahip olduklarının farkındayım. Dini literatürde her çocuğun İslâm fıtratı üzerine doğduğu, sonradan anne ve babasının onu başka dinlere, inançlara veya inançsızlığa sevkettiğini belirten hadisler vardır. Buradan hareketle, büyümüş, yetişmiş, gelişmiş bir birey olarak sahip olduğumuz düşüncelerin mutlak doğrular olmaktan çok, ailemizin ve çevremizin bize empoze ettiği fikirlerin etkisiyle oluşmuş en azından yanlış olması da muhtemel görüşler olabileceğini kabullenmemiz ve bunun için de birbirimizi kırmamamız, birbirimizi gereksiz yere suçlamamız gerektiğini her fırsatta dile getirmekten çekinmiyorum. ***** Çocukların yetiştirilmesinde aile ve çevre faktörünün önemini inkâr etmemiz mümkün değildir. Doğup büyüdüğü bir şehirde otomobillerle haşır neşir olan, onların her nimetinden yararlanan ve sahip olunan en değerli eşya olarak onların özenle korunması gerektiğinin farkına varan bir çocukla, ayda yılda bir kere, kendi kendine yürüyüp giden ve tozu dumana katarak önünden hızla geçen bir aracın peşinden şaşkınlıkla bakan çocuk arasında elbetteki çok fark vardır. Uçan kaçan şeyleri kovalamaya, hatta peşinden taş atmaya meraklı olmayan köy çocuğu yoktur. Tarlasından geçen trene ilk kez bu bilinçsizlikle taş atan çocuğun, bir tepki alamaması, ileriki zamanlarda, ona aynı şekilde cevap veremeyen, hatta bir söz bile söyleyemeyen insanların çaresizliği, gülüp eğlenmek ve alay etmek için bir ortam oluşturmuştur. Eğer bu çocuklar, kamu malını koruma, insana ve insanlığa nerde olursa olsun saygı gösterme gibi bir terbiyeden de yoksun büyümüşlerse, ana baba da bu konularda yetersiz, bilinçsiz, hatta kendisi de aynı duyguları taşıyan bir ilkelliğe sahipse, yapılacak fazla da bir şey yoktur. Devlet Demiryollarının trenlerinde bu şekilde cumhuriyetten bu yana verilen zararların bir istatistiği var mı bilmiyorum. Fakat zannımca bu zarar, tahminlerin çok üstündedir. Hâlâ bile günümüzde buna benzer olayların meydana geldiğini söylemek mümkündür. Treni taşlayan çocuğa nasıl bir ceza verilmelidir? Gerçi bugüne kadar ülkemizde bu yüzden bir soruşturma açıldığını sanmıyorum. Ama farzedelim ki bundan sonra açıldı? Yapılan eylemi, devlet malına zarar verme, insanların canını tehlikeye atma falan gibi yasal bir takım hukuki terimlerle izah etmek mümkün. Ancak buradaki asıl konu, o çocuğun o eylemi, “sırf çocuk olduğu” için yapmış olmasıdır. Bu yüzden böyle bir davaya herhalde Çocuk mahkemesinde bakılacaktır. ***** Doğu ve Güneydoğu’da siyasi eylemlerde ön saflarda ileri sürülen ve polise taş atan çocuklara gelince… Burada ben “çocukca” bir hareket göremiyorum. Hatta çocukların bunu kendi o yetersiz iradeleri ile bile yapmayı düşündüklerini sanmıyorum. Burada tamamen bilinçli olarak hukuki yeterliliğe sahip mümeyyiz kimselerin, doğal bir masumiyeti kötü niyetle kullandıkları gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu durum, elbette bize o çocukları terör suçuyla damgalama ve onları ağır cezada yargılama hakkı vermez. Sonuçta çocuk çocuktur. Ancak bu iğrenç tezgahı kuranların tespit edilip cezalandırılmasını istememezlik de yapamayız. Haklara saygılı olmak, bir hukuk kuralıdır. Haksızlığı cezalandırmak da bir hukuk kuralıdır. İkisini birbirine karıştırmak doğru olmadığı gibi, birini diğeriyle istismar etmek de bir kaçış yolu değildir. Hem birey, hem toplum olarak, iyi, doğru ve güzel şeyler yapmak için gayret göstermeli, bu amaçla hareket edenlere de yardımcı olmalıyız. Davranışlarımızın tek ölçüsü bu olmalıdır.
 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..