Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '19

 
Kategori
Siyaset
 

Taşıma Su ile Değirmen Dönmez

Ülkemizin mevcut  tarım politikası : “Taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalışmak”…

Ekonomi eğitimi almadım. Ekonomiden de pek çakmam…

Yıllardır çeşitli kategorilerde köşe yazıları ve bloglar yazıyorum ama şu anda ilk defa ekonomi yazıyor oluyorum…

Hayat pahalılığı canımızı yakmaya başlayınca ve normal boyuttaki bir tane (kilo değil) kuru soğanı bir liraya satın alınca haliyle ne oluyor bize demeye başladım ve arkasından da sorgulamalar geldi arka arkaya… Giysi gibi ihtiyaçları bir süre satın almadan idare edebilirsiniz ama yaşamak için yemek ve içmek zorundasınız… Hani kişileri sınamak için kalıp bir soru sorulur ya “ yemek için mi yaşıyorsunuz yoksa yaşamak için mi yiyorsunuz” diye… Bu soruya “yaşamak için yiyorum” yanıtını verdiğiniz zaman soruyu sorandan bir aferin alırsınız ama bana göre bu sorunun yanıtı her ikisi de…

Bir zamanlar gıda bakımından kendine yeten yedi ülkeden biriyiz diye övünür dururduk… İlkokul öğrencisiyken ve daha sonraları ilkokul öğretmeni olarak görev yaptığım yıllarda da “Yerli Malı ve Tutum Haftasını en iyi şekilde kutlardık, çocukların yerli malı kullanmasını ve tutumlu olmasını davranışa dönüştürmeye çalışırdık…

İnsanlar tarih boyunca çeşitli kıtlıklar yaşamışlar, yüzbinlerce insanın açlıktan öldüğü yıllar olmuş… Bugün Dünyamızın birçok yerinde de kısmen de olsa açlık ve susuzluktan insanlar hayatlarını kaybediyorlar… Tüm bu süreçler ve zorluklar göstermiştir ki; planlı, programlı bir gıda üretimi yapmanız gerekiyor, bu da yetmiyor çok zor şartlar için( kuraklık, salgın hastalıklar, savaş durumu) gıda stoklamanız da gerekecek…

Zorluklar insanların öğretmenidir diye çok sevdiğim bir söz var… Tüm buluşların, çözümlerin temelinde de zorlukları yenmeye çalışma gayreti vardır… Ülkemiz ve tüm Dünya ülkeleri açlık sorununu öncelikle çözmek zorundadır…

Bilineceği bilmek o kadar zor değil aslında… Arz talep, planlı üretim, üretimi destekleme olgularını yerine getirmek… Tarım üretim alanlarını ve üretimi planlamak, verimliliği artırmak için gerekli bilimsel ve teknik çalışmaları yapmak. Tarım üretimi yapanları özellikle de köylüleri planlı programlı bir üretime teşvik etmek ve gerekli ekonomik ve teknik desteği vermek…

Doksanlı yıllarda yurt dışında (Almanya’da) öğretmen olarak bulunduğum yıllarda öğretmen arkadaşlarla daha önce planlanmış- Almanya’yı tanıma programı çerçevesinde- küçük bir aile çiftliğine gezmeye gitmiştik… Aile anne, baba, oğul, gelin ve bir de küçük torundan oluşuyordu. Yaklaşık on dönümlük bir arazide kurulmuş çiftlikte arazinin bir kısmı hayvanlar için yem üretmek için ekliyordu. Çiftliği sırasıyla gezmeye başladığımızda 20 inekli bir ahırda inekler gayet temiz sağlıklı bir ortamda besleniyorlar. Aile ayrıca tavuk, hindi ve domuz da besliyor. Domuz ağılına girmemizle çıkmamız bir oldu, koku gerçekten dayanılmazdı.  Tavuklar ve hindiler çok sağlıklı bir ortamda organik bir şekilde besleniyorlardı. Çiftlik gezimiz bittikten sonra çiftlik sahibiyle sohbet faslımız başladı… Çiftlik bize büyük gelmişti 20 inek, bir ağıl dolusu domuz, bir kümes dolusu tavuk ve bir kümes dolusu hindi… Ayrıca hayvanlara yem sağlamak için ekilip biçilen bir arazi… Arkadaşlarımızdan biri sizden başka bu çiftlikte kaç kişi çalışıyor diye sordu. Çiftçi ailemizin dışında kimse çalışmıyor dedi. Bir başka arkadaş da, çiftliği gözünde fazla büyütmüş olmalı ki;  yılda devlete ne kadar vergi ödüyorsunuz dedi. Alman çiftçi bu soruya güldü ve vergi mi dedi… Vergi vermiyorum üstelik her yıl 25bin Mark( o yıllarda Euro’ya geçilmemişti) destek alıyorum dedi.

Anladık ki; Türkiye’nin yarı yüzölçümüne sahip Almanya, tarım üretiminde de çok ileri durumdaydı ve tarımını da hep destekliyordu. Oysa sanayisi güçlü bir Almanya tarımı boş verir her şeyin en iyisini yurt dışından daha ucuza alabilirdi…

Ülkemiz ise AKP iktidarı ile birlikte çoğu gıda maddelerini dışarıdan alır duruma geldik. Bunun temel nedeni; tohum, gübre, mazot gibi girdilerin fiyatının artmasıyla üretici pahalıya üretmeye başladı, ürettiğini de istediği fiyata satamadı, zarar ettiği zamanlar da oldu. Devletten yeterli teşvik ve destek alamadığı için üretimi bıraktı. Bu durumda Hükümet ne yaptı tarım ürünlerini dışarıdan almaya başladı ve süreç içinde de bazılarını zengin etmek adına dış alımı alışkanlık haline getirdi. Çiftçide üretmeyi unuttu… E.. ne oldu sununda dış ticaret açığımız yükseldi, dışarıdan ürün almak için dövizimiz kalmadı bir de döviz yükselince dışarıdan ürün almak çok pahalıya gelmeye başladı… İçerde de yeterli üretim olmayınca her şeyi pahalı yeme(me)ye başladık…

Özet olarak, tarım üretimimizi planlı ve programlı şekilde artırmak zorundayız. Bunu yaparken üreticiyi teşvik edici girişimler, ekonomik destekler yapılmalıdır. Çiftçimiz,  dış ürünlerle rekabet eder hale getirilmelidir. Dış ülkelerden gıda dış alımı da kademeli olarak plan dâhilinde durdurulmalıdır. Hızla kendi kaynaklarımıza dönmek zorundayız…

Sıkıntılar benim gibi ekonomiden anlamayan birine bile ekonomi yazdırıyorsa vay halimize…

Sahi, siz yemek için mi yoksa yaşamak için mi yiyorsunuz…

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..