- Kategori
- İlişkiler
Tavus kuşları ötene kadar güzeldir!
http://tr.wikipedia.org
<ı> ı>
Levent Yüksel’in sesini ne zaman duysam, koca bir yazı heba ettiğim o yıl geliyor aklıma…
Üstelik o günlerden bu günlere taşıdığım bir dostluk hikâyesi de yok!
Okul bitmiş, işsizler ordusuna yeni katılmışım…
Hasan ağabey “ bizim yazlıktaki büfede çalışır mısın?” Deyince atladım hemen!
Arada denize girerim, güneşlenirim diye düşündüm herhalde…
Şöyle gözlerimi kapattım da hayal ettim büfe denen yer, yirmi metre kare falandı.
Arkasında küçük yatak odası, bir de mutfak vardı.
Acaba mutfak yok muydu, unutmuşum!
Sabah beş gibi yıkar gibi vururlardı kapıyı, gazete getirirlerdi… Ardından ekmekçi…
Yaşlı insanların sabahın köründe gazete almak için kalkmalarına uyuz olurdum…
Bitmez tükenmez sorular ve yorumlar da cabası!
“ Nerelisin sen?”
“ Okusaydın, yazlarını burada geçirmek zorunda kalmazdın!”
“ Odun ekmeği mi bunlar?”
“ Senden önceki çocuk gazete ve ekmekleri eve getirirdi !”
“ Peynir ekşimik gibi?”
“ Yumurtalar da küçücük!”
“ Tanıdığın varsa söyle de bize temizliğe gelsin”
Bir keresinde şımarık, zengin çocuklarından bir tanesinin ağzına çakmıştım tokadı.
Küfür etti velet! Ana avrat düz gitti!
Gece babası üç beş arkadaşıyla beni dövmeye geldi
Zil zurna sarhoş paralı bir sürü ayı!
Kim sorarsa insan!
Salam kestiğimiz bıçağı aldım elime, durdum kış uykusundan uyanmış ayıların önüne…
Yürekleri yetmedi dokunmaya, sonra özür dilettiler zorla…
Arkaları varmış!
Aslanı kediye boğdurdular.
Parasız adamların arkasının olmadığını, en büyük kabadayılığın efendilik olduğunu çok sonra öğrendim.
Hayat, yavaş yavaş öğretiyor!
Adam öğrenmek istesin yeter ki!
Şimdi gecenin kör yarısı, atletli, komik şortlu, bakkalın kapısına dikilen, kendilerine göre asil adamlar geldi gözümün önüne, zavallılar!
Ne kibirli şeylerdi yahu!
Nasıl yukarıdan bakarlardı insanlara, nasıl hor görürlerdi, her sohbette nasıl birilerini aşağılarlardı…
Yanında konuşulunca ister istemez, dinliyor insan…
Dinledikçe şaşırıyor!
Yaşıtım gençler her gece kavga eder, her yerlerine içerlerdi de ağızlarına içmeyi beceremezlerdi.
Yazlıktaki kızlar yüzünden kapışırlardı daha çok.
Kızlarda az anasının gözü değildi hani?
Külkedisi gibiydi hepsi!
Nerde gündüz denize giren, basenli, selüloitli, göbekli, paçozlar?
Nerde gece; resim defteri gibi, ağır makyajlı sözde Sindirellalar?
***
Olur ya; elinizde camdan bir ayakkabı ile gece yarısı yollara düşerseniz, aradığınızı bulduğunuzu zannetseniz de, sırtınızı bir akasyaya yaslayıp güneşin doğmasını bekleyin. Tavus kuşları ötene kadar güzeldir!