Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Aralık '13

 
Kategori
Gelenekler
 

Taziye geleneği

Taziye geleneği
 

Musibete uğramış, sevdiğini yitirmiş birinin acısını paylaşınız.


Bingöl’de taziye geleneği çok yaygın. Bu gelenek beğenilen, benimsenen bir kültüre dönüşmüş, kalıcı bir tutku haline gelmiştir. Ölen kişi tanınsın ya da tanınmasın her kes gerek ölü sahiplerine bizzat başsağlığında bulunmak, acıları paylaşmak, ölen için dualar okumak ve bu yolda ayrıca sevap kazanmak adına taziye mahallinde bulunmak için adeta birbirleriyle yarışırlar. Onar, yirmişer, otuzar kişilik gruplar halinde taziye evine gidilir.

Hz. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;  Kim ki cenaze namazı kılınıncaya kadar cenazede hazır olursa ona bir kırat, kim ki cenaze gömülünceye kadar orada bulunursa ona da iki kırat sevap vardır. ( iki kırat sorulduğunda, iki büyük dağ  kadar sevap vardır diye cevap verildi) 

Taziye geleneği;

Bingöl yöresinde taziye geleneğinin en ince ayrıntılarını Az aşiretinde görmek mümkün. Nüfusça kalabalık olup çevresiyle sıkı akraba bağları olan aşiretin taziyeleri önceleri fiziki olarak uygun meskenlerde yapılırdı. Ancak, nüfusun hızla artması, ulaşım ve iletişimin gelişmesi ziyaretçilerin hareketlerini hızlandırmış, taziyeye hizmet veren meskenler yetersiz kalmıştır.

Bingöl’de bir ilk, Türkiye’ye de örnek teşkil eden ilk taziye evi; Az aşireti tarafından Yukarı Akpınar ( Mezrafaki ) camisine ait arazi içerisinde inşa edilmiştir. İkinci taziye evi aşiret mensuplarının ağırlıklı olarak bulunduğu Mirzan Mahallesinde Şehitlik Camisi alanı içerisinde hizmete sunulmuş. Az aşireti ve mahalle halkının taziyeleri burada yapılmaktadır. Bu taziye evine 2010 yılında yeni ilave yapılarak 200-300 kişinin oturabileceği şekilde büyütülmüştür. Taziye evleri geleneği Bingöl’de yaygınlaşarak çevre İllere hatta Türkiye’ye yayılmıştır.

Taziye evlerinde belli bir düzende sandalye ve masalar yerleştirilir. Taziyeye gelenlere yer gösterilir. İmamın duasından sonra orada bulunan her kes Fatiha süresini okuyarak mukabele eder. Taziye sahipleri misafirlerin yanına giderek el sıkışırlar, gelenler başsağlığı dileyerek sabır telkin ederler. Gelen misafirlere  taziye evinde bulunan çay ocağından, çay servisi yapılır. Bu ve benzeri hizmetler, genellikle gençler tarafından ifa edilir. Çaylar içildikten sonra misafirler vedalaşır, kapıya kadar uğurlanırlar.

Taziye evlerinin yanı sıra ölen mevtanın evi de bayanlara açılır. Başsağlığına gelen bayanlar Fatiha okuyarak başsağlığı dileklerinde bulunurlar. Taziye genelde üç gün yoğun şekilde devam eder. Bazen yoğunluk dört gün sürer. Daha sonra eve geçerler. İl dışından çeşitli vesilelerle taziye evine gelemeyenler ölenin evine gelerek başsağlığı dileğinde bulunurlar. Burada da birkaç gün devam eden taziye sona ermiş olur.

Musibete uğrayan kimsenin yanında olan, kimsenin kalbi incedir.Sevdiğini yitirmiş birini teselli eden, kendi yakınını yitirmiş gibi üzüntülü olur. Dolayısıyla kendisine onun gibi sevap verilir( 406 )

Cenaze işlemleri:

İlk olarak ölüm haberi yakın akrabaya iletilir. Yakın akrabalar diğer akrabalara, dostlara haber iletir. Mevtanın birinci derece yakınları vefat edenin bulunduğu adreste toplanır. Öncelikle vefat edenin varsa vasiyeti birinci derece yakınlarından birileri organize etmeye başlar.

İlkin ölü evi müsait ise evinde, yoksa taziye evleri veya camiye ait gasilhane de yıkanır, kefenlenir. Kefenleme işi profesyonel kişiler ( hocalar ) tarafından yapılır. Mevta camiye kaldırılmadan önce camide sala okunur. Ölen kişinin kimliği açıklanır. Bulunduğu cami, defin edileceği kabristan bildirilir.

Camide, vasiyeti gereği hatim indirilir. Ayrıca Iskat olarak bilinen dünya hayatındaki hatalar ve yeminlere karşılık fakirlere belli bir yardım dağıtılır. Ayrıca kelime çekme olarak bilinen “ La ilahe İllallah “ şeklinde kelime-i tevhit cemaatçe topluca çekilir. Bunun miktarı 80 ile 100 bin arasındadır. Bu işlemler bittikten sonra cenaze namazı kılınır ve defin için mevta camiden alınıp mezarlığa taşınır.

Defin işleminde Şafii mezhebine göre kabir biraz daha derin kazılır. Ölüyü kabre indirme görevi ölünün en yakınlarından iki kişi yerine getirir.  Bu sırada " Bismillah" ve ala sünneti  Resülullahi (Allah'ın ismi ve Peygamberin sünnetiyle ) Ölünün sağ kolu üzerine yatırıp yüzü kıbleye çevrilir. Mezarın üstü kapatılır. Toprak serilir Baş taşlar konur. İmam telkin için mevcut cemaati birkaç adım atmaları için ikaz eder. Cemaat hareketlenir. İmam telkin okur cenaze sahipleri haklarının helal etmesini için mevcut cemaatte seslenir oradan topluca taziye evine gidilir.

Ölenin özel eşyaları hariç ayakkabı, elbise vs fakirlere dağıtılır. Mezarın başında kırk gün Kuran okunur. Bu okuma işi tayin edilen bir hoca veya yakınları tarafından kesintisiz olarak devam eder. Vasiyetinde hayır için veya kurban kesme gibi bir istek var ise yerine getirilir.

Taziye evine ilk iki, üç gün akraba ve komşular yemek getirirler. Bu yemeklerin çoğunluğu taziye evine erkeklerin bulunduğu yere gönderilir. İl dışından gelenler, ölü yakınları veya yakın komşular tarafından geceleyin misafir edilir.

Kabir ziyaretlerinin faydası çok büyük, ölümü hatırlattığı için, dünyanın geçici olduğunu düşündürdüğü için bir fırsattır. Kabir ziyaretinde bulunan kimse" es-Selâmun aleykum ya ehle'd d-iyâr "  Manası: Selam size ey kabir ehli! Allah, bizleri ve sizleri affetsin. Siz öncülersiniz; biz ise arkanızdan geleceğiz. ( 410 )   

İnanç ve ibadetler:

Tamamı Zaza olan ve Türkçenin yanında zazaca konuşan Az aşiretinde Allah ismi, HUMA, HUMAY şeklinde telaffuz edilmektedir. Örneklendirilirse Allah razı olsun cümlesinin karşıtı ( Huma razi bıw ) bir örnek daha verilirse; Allah’a and olsun karşılığı ( Humay verd ahdıb, vehdıb ) şeklindedir. Bu iki cümlede geçen HUMA, HUMAY sözcükleri zazaca da ALLAH anlamında günümüzde hala kullanılmaktadır.

Yine bazı gelenekler mevcut, İkram edilen yemeklerden ayrıca Şume Merdu  zazaca olarak ( Ölülerin hayrına verilen yemek ) anlamını taşır. Bu gelenek asırlardan bu yana devam ede gelmiştir. Ebediyete intikal etmiş, belki hiç hatırlanmayan, ismi unutulmuş veya çok yakınları kalmamış akrabalardan uzak ayırımı gözetmeksizin Şume Merdu ( Tüm ölüler hayrına verilen yemek) her Perşembe akşamı evde pişirilen yemekten konu, komşuya götürülerek ölmüşlerin bu sevaptan nasiplenmesi sağlanır. Bu gelenek günümüzde de devam ederken şeklen bazı değişikliklere uğramıştır. Yemek verme işi bazen mümkün olmayınca yoksullara yemek bedeli kadar para verilerek yerine getirilir.

Az aşireti sunni ve Müslüman’dır. Çoğunluğu Şafii mezhebine mensupturlar. İbadetlerden namaz, Cuma ve bayramlar dışında genelde bireysel kılınır. Ancak cami ve mescitlerde vakit namazları cemaatle kılanlar da bulunmaktadır. Cuma günleri camilerde topluca namız kılınır.

Ramazan ayında oruç tutulur. Teravih namazları camilerde kılınır. Ramazan ayında Kuran okunur. Hatim indirilir. Orucun bittiği günün sabahında Bayram namazı camilerde kılınır. Bayram namazından sonra camilerde bayramlaşma olur ve cemaat evlere dağılır. Bayanlar genelde ibadetlerine evde bireysel olarak yaparlar. Daha sonra komşu ve akraba ziyaretlerinin ardından kabristanlar ziyaret edilir. Kuran’lar okunur, okutulur. Ramazan bayramının ikinci günü şeşek ( altıncı gün ) olarak tabir edilen altı günlük bir oruç tutulur. Bu ibadet sünnet oruçlardan olup isteyenler tarafından yerine getirilir.

Kurban bayramı bayram namazı ile başlar bayramda kurbanlar kesilir, kesilen kurban etlerinden konu komşu ve fakirlere dağıtılır. Kurban bayramı kurban kesimi dışında, Ramazan bayramı ile aynı şekilde kutlanır. Yemekler ve tatlılar ikram edilir.

Muharrem ayı olarak tabir edilen ayda üç günlük bir oruç bulunmaktadır. Bu orucu  orta yaşlı ve ileri yaşlılar tutar. Evlerde aşure pişirilir ve dağıtılır. Bayramlar ve özel günlerde (kandiller) cami ve evlerde mevlit ile birlikte Kuran’dan süreler dualar okunur.

Taziye kültürü, taziye evleri, cenaze işlemleri, inanç ve ibadetler, Bingöl Az aşiretinin gelenekleri nazara alınarak kaleme alınmıştır.  

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN                                                                                

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara