Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Tektaş pırlanta olmadan olmaz!!

Tektaş pırlanta olmadan olmaz!!
 

Hayattaki en özel anımız nedir? Hangi durumda kalbimiz yerinden çıkacak gibi atmaya başlar. En hoş, en heves dolu en gülümsemeyle karışık ağlamayı tattığımız ya da hayalini kurdumuz an nasıl bir şeydir? Pek tabi iki insanın evlenmeye karar verdikleri o özel andır bence. İki insanın sonsuza dek tek olmak istedikleri o an. Ve o anı simgeleyen aşkın armağanı tek taş pırlanta tabiî ki. Asırlar boyu romantizm ve sihirli güzelliğiyle aşkın tamamlayıcısı tek taş.

Peki, hiç düşündünüz mü tek taş ilk olarak ne zaman ne şekilde ortaya çıkmıştır? Sarışelale elbette sizler için -küçük bir itiraf en çok da kendisi için- araştırdı.

Tarihteki ilk pırlanta 1477’de Arşidük Avusturya Maximllian’ı ile Burugundy Mary’si arasında ortaya çıkmış meğer. O dönemde pırlanta, kocanın eşine olan aşkını arttırabilecek tılsıma sahip ve hatta aşk tanrısı Eros’un okunun başını simgeliyormuş. Ve bu kraliyet geleneği kısa bir süre içinde dünyanın birçok bölgesine yayılarak halkın benimsediği ve nişan törenlerinin en belirgin anını tayin eder olmuş. Ve özellikle sol elin yüzük parmağına takılarak alyans takma geleneğine dönüşen pırlanta Eski Mısırlılarda aşk damarının sol yüzük parmağından geçerek direk kalbe ulaştığı inanışıyla bu kavramı yaygınlaştırmışlar. Ve pek tabiî ki kuyumcu ve aksesuar meraklıları da günümüze dek bu pahalı armağanı o güzel anlarımızı sonsuza ulaştırmaya yardım etmek için göz kamaştırıcı reklâmlar ve kampanyalarla hizmetimize sunmaktadırlar. E tabi tek taraflı değildir bu yaygınlaştırma çabası. Ticaretin esası karşılıklı kazançtır. Öyle ki bir deterjan firmasının satış rakamlarını arttırmak için tek taş yüzük promosyon verdiğini anımsarsınız.

Tam da bu konular üzerine yoğunlaşırken elektronik posta yoluyla Çinlilerin alyans ve yüzük parmağı ile alakalı bir yazısı elime ulaştı. Metinde geçen ifadelere göre, öncelikle avuçlarınızı birbirine bakacak şekilde açmamız gerekiyormuş. Orta parmaklarımızı büküp ve sırt sırta birleştirecekmişiz. Daha sonra kalan dört parmağımızı da açıp, uç uca getirmeliymişiz. Parmaklarımıza bir bir anlam katan Çinlilerin inanışına göre başparmak anne-babamızı, işaret parmağı kardeşlerimizi, orta parmak bizi, dördüncü parmak (yani yüzük parmağı) hayat arkadaşımızı ve serçe parmak çocuklarımızı temsil edermiş. Bu bilgilere göre bahsedilen uygulamayı yaparsanız çok mantıklı ve doğru bir sonuçla karşılaşacaksınız benden söylemesi. Öyle ki anne ve babamızı temsil eden başparmaklarımızı birleştirdiğimiz noktadan ayırmaya çalıştığımızda parmaklarımızın açıldığını görürüz. Bu anne ve babamızın bir ömür boyu bizimle yaşayamayacağını göstermekteymiş. Er ya da geç ayrılmak zorunda değil miyiz ki? İkinci adımda tekrar başparmaklarımızı birleştirip bu sefer kardeşlerimizi temsil eden işaret parmaklarımızı ayırdığımızda onlar da ayrılacaklardır. Çünkü onlar da kendi ailelerini kurarak bizden ayrı bir hayat seçmeleri çok normal. Üçüncü adım olarak işaret parmaklarını tekrara birleştirip bu seferde çocuklarımızı temsil eden serçe parmaklarımızı ayırırız. Pek tabi onlarda büyüyecek ve kendi hayatlarını kuracaklardır ki kolaylıkla parmaklar ayrılır. Lakin son adım tüm parmaklar birbirine bitişikken ve orta parmakların konumunu bozmadan eşimizi temsil eden parmağımızı ayırmaya çalıştığımızda bu mümkün olmayacaktır. Çünkü eşler hayat boyu bir arada yaşarlar. Yaşamalarını umut ederiz en azından. İyi gün de ve kötü günde…

Tüm aşıklara, yeni evleneceklere, evet demeye hazır genç kızlara, özellikle pırlanta meraklılarına her şey gönlünüzce olsun diyorum. Pahalı gelir alamayız diyenler de üzülmeyin lütfen. Fiyatları da araştırdım. Yedi yüz sekiz yüz milyona gayet güzel pırlantalar var.

Sevgiler.

 
Toplam blog
: 93
: 1475
Kayıt tarihi
: 02.02.07
 
 

Elektrik mühendisiyim. Eğitimci bir ailenin kızıyım. Kelimeler ve rakamlarla geçen serüven dolu b..