Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ben kadını soyut severim

Ben kadını soyut severim
 

Picasso


Makarnayı soslu, elmayı kahveli, kahveyi orta şekerli severim.

Bunlarla ilgili değil elbette kadını soyut seviyor olmam. Yani sarışın, kumral gibi değil çeşitlemem.

Teninin beyazlığı, bacağının uzunluğu, göğsünün iriliği de umurumda değil benim.

Belinin ince olması ile ilgilenmiyorum. Saçının hacimli olmasıyla da...

Ben kadını soyut severim.

Her şeydir ve hiçbir şeydir de aynı zamanda kadın.

Fahişedir, ev kadınıdır, hemşiredir, Türk’tür, Kürt’tür, Ermeni’dir, Arap’tır, Rus’tur, İngiliz’dir, köylüdür, kentlidir, gençtir, yaşlıdır, bakiredir, kumadır....

Aynı zamanda milliyeti yoktur kadınımın. Dini yoktur, rengi yoktur...Adsızdır, dilsizdir benim kadınım.

Her şeydir ve hiçbir şeydir aynı zamanda.

Ben kadını soyut severim.

Bir cins olarak. Dişi bir insan olarak severim kadını.

Kontür çizmem, sınırlamam hayalimi. Gözlerinin iriliği, göbeğinin deliği belirsizdir. Hatları siliktir vücudunun. Saçları örter yüzünün yarısını. Başı yana eğik, kolunun yarısı çizgisiz. Elleri belirli belirsizdir.

Ben kadını soyut severim.

Benim kadınım güzelliktir. Nezaket, incelik ve zarafettir.

Hakkı yenendir. Mahzun, ardıl ve eziktir.

Kadını sevmek insanı sevmektir. Küçük bir kediyi kucaklamak, bir fidana su vermek, bir meyveyi dalından yemektir kadını sevmek.

Bir tasa uzanan iki kaşık, bir yüke uzanan iki kol, bir acıya ağlayan iki çift göz, bir komiğe gülen iki yüz... Erkek ve kadın.

Kadın hayatı paylaşmaktır. Pay etmek değil ama onun adına. Paylaşmak...

Tanrıların bize sunduğu bir kadeh şarap değildir kadın. Hizmetimize adanmış köleler hiç değil.

Başlık parası verip aldığımız “kuma”lar, örtüp ardımıza kattığımız “karı”lar, hayatı bize kolay eyleyen “canlı”lar, zevk ve “şehvet oyuncakları”mız değildir kadınlar.

“Kocamdır severde döverde” demez.

Beş adım geriden gitmeye razı olmaz benim kadınım.

Onurludur, gururludur, hakkını bilendir,

etini pazarlamayan, fikrini satmayandır...

Kapris yapmaz benim kadınım.

Aldatmaz.

Benim kadınım soyuttur.

Olan değil, olduğunu gördüğümdür.

Kulaklıktan müzik dinlemek gibi.

Ben görüyorum o kadını. Ama başkası araba gürültülerini dinliyor kaldırımda yürürken... Bu yüzden dinlediğim müziği duymasını bekleyemem başkasının.

Oysa hiçbir şey çalmıyor kulağımda...

Duyduklarını duymamak, bağırtılara kulak kabartmamak yetiyor güzel bir melodi duymak için. Çünkü o kadar büyük bir gürültünün içindeyiz ki....

Bu yüzden insanlığımızdan uzak, içimizdeki melodiden mahrum, vicdanımızdan kopuk yaşıyoruz.

Müziği duymamız için susmamız, susturmamız gerekir binlerce yıllık gürültüyü.

Susun ve dinleyin şimdi içinizdeki melodiyi.

Bir tasa uzanan iki kaşık,

bir yüke uzanan iki kol,

Erkek ve kadın.

bir acıya ağlayan iki çift göz,

bir komiğe gülen iki yüz...

Hayatı paylaşmaktır kadın...

La la lay

la la lay la lay

Pay etmek değil ama onun adına.

Paylaşmak...

Alizarin’den sevgilerle...

 
Toplam blog
: 105
: 7006
Kayıt tarihi
: 27.04.07
 
 

Ereğli - Konya Gazi Lisesi (yatılı) - İstanbul Üniversitesi İşletme (İng) Fakültesi - Ressam ve A..