Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Ağustos '08

 
Kategori
Spor
 

Teşekkürler Feder

Teşekkürler Feder
 

“Vay deli gönül” türküsünü dinlerken; “Hele düşün devri alemden beri, kimler geldi geçti say deli gönül” kısmına patinaj çektim tam üç defa. Bu satırlar bana cilve yaparcasına göz kırpıyorlar sanki. Devri alemi 12 yıldan ibaret sayarsak, kaç maça gelip gittiğimi varın siz sayın.

Takvimler milenyum öncesini, 1997’yi gösterdiği. Kutsal Saracoğlu, loca yerine cumbalarıyla anıldığı. Stat isimleri üç kuruşa satılmayıp kemiklerin sızlatılmadığı. Babası Asiye’yi bir bağ pırasaya vermeye tav olmadığı. Pirelerin berber, develerin tellal olmadığı zamana eş değerdir yüce sevgiliyle ilk buluşmamız.

12 yıldan beri her hafta sonu buluşuruz. Futbol, basketbol, voleybol, Tanrı ne verdiyse. Öyle olur ki, bazı günler maç takviminin azizliğine uğrar, basket maçını izlerken, deplasmandaki futbol maçını kulaklarımıza mıhlarız dakikası dakikasına. Ya da voleybol maçı biter bitmez düşeriz mabedin yoluna. Yetişmek için menzile, döktüğümüz terin her damlası nakış nakış işlenir kutsal formalarımıza.

Binlerce kişiyle, imece usulü tararız sevgilinin saçlarını yaptığımız tezahüratlarla. Yanımızdakinin sevgiliye olan aşkını cetvelle ölçmeye kalkmayız. Bazen sevgiliye küsse bile o kişi, biliriz ki sevdiğindendir bu küsüş, üstelik küsmelerin geçici olduğunu anlamak zor olmaz gol attığında sevgili.

Yeri gelir rüzgar, yeri gelir Ferhat, yeri gelir Fırat oluruz sevgilinin peşinde. Bunun farkında olan sevgili, bir de bakmışız ki çoktan Dicle oluvermiş.

Bahsi geçen rüzgarım ben. 12 yıldır sevgili nerede, ben orada. Ferhat’im, sevgili için delerim yağmur tanelerini dağ misali. Hatta Fırat’ım, coşkuyla akarım sarı saçlı, lacivert köpüklü Dicle’nin koynuna.

Rüzgar olabilmem için sarf ettiğim azmimden dolayı ödüllendirilmişim meğer Feder tarafından. Arkadaşlarımın; “Ödül almışsın, tebrik ederiz” içerikli mesajlarına; “Yok canım ne ödülü, isim benzerliğidir kesin” kokulu yanıtlar verişimin umursamazlıkla ilgisi yok. Tamamen şaşkınlığıma verin.

Şubat’ın 14’üncü gününü kıskandırsın diye icat edilen 19.07 Dünya Fenerbahçeliler Günü anısına düzenlenen gecede kulaklarım çınlar ansızın. Yanlarında olamadığım için değerli bir arkadaş alır ödülü yerime.

Ödülü alan arkadaşım Facebook’un keskin virajlı sokaklarında rastlar bana gecenin bir yarısı. “Ödülünü ben aldım senin yerine. Ne zaman istersen gel derneğe al” der küçük harfli mesajında.

Lacivert yüreğimi heyecan ısırmaya başlar. Zor ederim sabahı o gece. Ertesi gün Kartal-Kadıköy arası telefon trafiği yaşanır. 5 golün atıldığı MTK maçını birlikte izlemek için davet çıkar telefondaki kanarya sesli kızdan. Davet nazikçe kabul edilir tarafımca ve düşülür FeDeR’in yollarına.

Kanarya sesli kız tarafından karşılanırız kapıda. Maçın saati de yaklaşmıştır iyiden iyiye. Başkanın masasında buluveririz kendimizi bir anda. Tanışma faslı yerini derin bir sarı-laci sohbete bırakır. Sevgili bizden uzakta attığı her golde noktalı virgül koyar sohbetimize. Attığı 5 golden sonra sıkılır maçtan sevgili. Kulakları çınlatmayı istemez. Zaten dar gelmiştir zaman ve biter maç.

Mikrofon ister İlyas Başkan. Bu isteği yerine getirilir hemen. 19.07’de ki ödül törenini oluşturan pazılın son parçası, ödülümü İlyas Başkanımızın elinden almamla birlikte yerine konmuştur.

Sergilemiş olduğum taraftarlık profilimden dolayı aldığım söylenen bu ödülü bana layık gören Feder yönetim kuruluna sonsuz teşekkürlerimi sunmamın ardından kapanır perde…

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara