Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '08

 
Kategori
Spor
 

Çin işi

Çin işi
 

www.balmed.org. tr Baba Ali ve kızı Laila


Hakem oğul, hakem arkadaşıyla birlikte, (Avusturya/ Wels) babaannesini görmeye gitti. Sülalesine düşkün bir genç! (Ziyaret sebebinin yüzde onunun akrabalara duyulan hasretten kaynaklandığını var sayarsak, yüzde doksanı arkadaş sevgisi) Kısa bir süre önce, biricik kardeşini motosiklet kazasında kaybeden arkadaşın acısını bir nebze hafifletmek, yaşamının tekrar normal akışına dönmesine yardımcı olabilmek için planlanmış kısa bir mola.

Tatil programı; ikisinin de damak zevkine uygun. Gündüzleri

Çek Cumhuriyeti ve Avusturya’ da çeşitli futbol maçlarını seyretmek, geceleri ninenin evinde konaklamak! 28.7. 2008 Pazar günü Real Madrid Linz’e geliyormuş, hiç kaçırılır mı?

Gidiş dönüş, xxxx Km! “Anne sen merak etme, benzin parasını bölüşeceğiz ayrıca Dresden’den Prag’ a kadar üç genç kız bizimle birlikte gelecek onlarda benzin giderine katkıda bulunacaklar, senin anlayacağın Avrupa’da beleşe otostop yapma devri sona ermek üzere; öğrenciyiz, gelirimiz sınırlı, yakıt fiyatları uçuk kaçık seviyelere ulaştı. Arabayı; bir kişi için, park ettiği yerden kımıldatmak bile şey yani, cesaret ister! Biliyorsun aynı sıkıntıyı çekenler, birbirlerini daha iyi anlarlar. Beş gün sonra görüşürüz, sen ne yapmayı düşünüyorsun?”

“ İzmir’e dönüş hazırlığı ve çoktandır yazmak istediğim bir konuyu işlemek, belki sinemaya da giderim!”

“ Ha şu meşhur Olimpiyat oyunları, bir kez olsun neden Türkiye’de yapılmadı davası, bize vermezler anacığım, bu tür imkânları bize tanımazlar bahaneleri çoktur bilmiyor musun? Kafana takma! Belki senin torunların, belki bir gün, olimpiyat meşalesini Kadifekaleye getirirler.”

Yıllardır karşıdan takip ettiğim, OLİMPİYAT OYUNLARI ve hatırımda kalan anıları, sizlerle paylaşmak istiyorum.

1972: Terör gölgesinde, Münih Olimpiyatları, Mark Spitz’in havadan değil; olimpik sularda yüzerek kazandığı yedi altın madalya ve atletik beden yapısı; o yıllarda, terörden daha fazla zihni meşgul etmişti. Ben kendi zihnimden bahsediyorum. Sene 2008 on iki gün sonra, Olimpiyat Çin’e taşınacak.

Avrupa ülkeleri tedirgin, medya ucundan kenarından, Çin ülkesinde yaşamaya çalışan, Müslüman Uygur Türklerinin bağımsız “Türkistan” kurma çabalarını terör eylemleriyle dünyaya duyurmaya niyetli olduklarından söz edip duruyorlar.

Müslüman, terör ve Türk! Kâfiye uymadı. Batılı; Çince şiiri yeniden kaleme almalı. Şiir yazmayı ne kadar hafife alıyorlar; insanın inanası gelmiyor!

Çin’in, elit tabakası: “Dramatik bir durum söz konusu değil, bu dedikoduları kimler çıkarıyor? Bir otobüs havaya uçtu, can kaybı var lâkin böyle olaylar her yerde oluyor. Her şey kontrol altında, endişeye gerek yoktur.” Diye demeç veriyorlar. Benim endişelerim farklı boyutlarda, kendi halkını sömürerek, doğasını talan ederek, beğeni toplama çabaları, getirisi olmayan aşık atma gayretleri ne işe yaracak anlamış değilim. Umalım, Çin’in dünyamıza verdiği; bilmediğimiz zarar ziyan, bildiklerimizi üçe katlamaz!

Zalimi kral yapmışlar; önce babasını asmış!

1996 Atlanta: Muhammet Ali ve meşalesi! 1960 Olimpiyat şampiyonu. Ondan söz ederken, en büyük sıfatını eklemeyi hiç unutmuyorlar! Ateşi yakarken titreyen eli yürekleri titretti!

Berlin’de “Babam gelmeden ringe çıkmam” diyor Ali’nin boksör kızı, seyirciden çıt çıkmıyor. Alman seyirci normalde sabırlı değildir, ıslığı basar şımarır, gecikmeyi affetmez ama Muhammet’i huşu içinde, gelesiye kadar bekliyorlar.

Adı Birgit Fischer kano sporcusu; 1980 yılında Olimpiyatla tanışmış 2004 kadar bir daha yakasını bırakmamış, her defasında bir altın madalya takmışlar boynuna. Spora sadık kalmayı, yaş almak engelleyemiyormuş meğerse.

Birgit’in bu azmi beni hep etkilemiştir. Ebeveynden miras aldığı kanonun küreğini sarışın yeğenine devretti. Şimdi onu Pekin’e uğurlamaya hazırlanıyor.

1936 Berlin Olimpiyatları, politik propaganda amaçlı organize edilmişti. Bir milletin diğerlerinden daha üstün olduğu ispatlanacaktı ama olmadı.

Amerikalı koyu tenli atlet Ovens altınları topladı. Tribünlerde oturan Adolf Hitlerin yüz ifadesini kameralar yakalayıp kaydetmişler! Bu tokat; ilk yenilgisi olmalı.

Olimpiyat ruhu: Din, dil, ırk ayırımı yapmadan sporculara kucak açıyormuş! Birbirleriyle didişmeden edemeyen insanoğluna soluk alması, yakınlaşması için yaratılan bir fırsat; değerlendirilmeli. Dışardan baktığımızda bizlere; atletlerin gözleri madalyadan başka bir şey görmüyor gibi geliyor!

İşin aslı pek öyle değil! Rakipler arasında dahi, çok güzel kalıcı dostluklar kuruluyor. Esmer İngiliz Dayle Thomson ve iri yarı Alman Jürgen Hengsten’in dostlukları yıllardır sürüyor. Rekabeti sahalarda bile centilmence sürdürmüş, örnek ikili!

Anılmaya değer altın madalya sahibi, vatandaşım yurttaşım yok mu benim?

Varsa neden satırlarımda onlardan söz etmedim?

Merak konusu olsun diye mi? Kendi değerlerimizi bir kez olsun tekrar hatırlatmak için mi?

Ne bileyim ben!

Haberlerde, gördüğüm bir sahne ve işittiğim diyaloglar benim gri hücrelerimi zorladı. İQ yetersizliğinden kaynaklanmış da olabilir!

Çin duvarında: Amerikalı genç bilim adamı ve bir gazeteci: Dünya harikası hakkında mülâkat yapıyorlar! Ansızın yerden mantar biter gibi; üniformalı kişiler peyda oluyorlar.

-Burada ne yapıyorsunuz?

…Bu arkadaş Amerikalı bilim adamı; sizin meşhur duvarınız hakkında açıklamalar yapıyor! Gördüğünüz gibi bizler de gazeteciyiz!

-Olmaz! Yasak! Çünkü Amerika’ da Çin setti yok! Bu yüzden Amerikalı bunun ne olduğunu bilemez, ayrıca yetkili ve görevli değildir: açıklama yapamaz! Sağa sola bakmadan derhal otelinize geri dönün!

Çince düşünürsem, adamlar haklı! “Olimpiyatı bize verin, ülkemize gelin, olumsuzluklara göz yumun, cebinizde ne varsa bırakın gidin dediysek; setimize de burnunuzu sokun demedik!”

Dünyada kaç ülkenin Çin setti vardı? Unuttum gitti! Dünya telâşı işte!

Berlin, 27.Temmuz 2008 Pazar

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..