Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '07

 
Kategori
İnançlar
 

Tesettürde diğer yön

Tesettürde diğer yön
 

Bir “dost” ile telefonda sohbet ediyoruz.

Oysa benim en çok tat almadığım şeylerin başındadır “telefon” ile muhabbet… Dost ile sohbet, yüz yüze olmazsa ne anladım ben ondan?

- İyi günler hocam!...

- Dur… Dur… Bir dakika. Sen beni “hocam” diyerek “Ti”ye mi alıyorsun, yoksa ağız alışkanlığın mı?

Anlaşılan o ki, dostumuz “Başınızı örtün de…” başlıklı yazımızı okumuş “Hocam” diyor… Ne çabuk okudun da ne çabuk “Ti” ye alıyorsun?

- Yok… Seni “Ti”ye almak ne haddime de, bir şeyi hatırlatmak ve bu konudaki düşünceni anlamak, almak istiyorum.

- İyi… Buyur o zaman. Şu “Hoca” konusunda da önce bir anlaşalım. Ben “hoca” filan değilim ama okuduğumu anlayacak ve yorumlayacak kadar akıl ve izan sahibiyim. Buyur… De bakalım ne diyeceksen şimdi…

- Hadi bir kızımız, kadınımız senin deyimin ile “Başını paketliyor" peki tüm açılan, saçılanlar için diyeceğin bir şey yok mu?

- Bu kadar mı?

- Evet… Bu kadar…

- O zaman soru sorma gereğini nereden aldıysan, cevabını da oradan al…

- Yani…

- Kardeşim, bloglarımızı oku da “Reytingimiz” artsın…

Adam bilemiyor ki. Biz burada emek verip yazıp çiziyoruz…

Neyse, şakası bir tarafa, dediğine gelelim…

Bir taraftan benim deyişim ile “Başlarını paketleyenler” varken öteki tarafta neredeyse anadan üryan gezenlere ne diyeceksin?

Soru bu idi.

Doğru mudur, yanlış mıdır bilemiyorum. Ama anlatılan budur.

Kayseri’de Merkezin Nuri Efendi Hoca adında bir hoca vardı. O yıllarda “Mini etek” yeni moda olmuştu ve kızlar yeni yeni mini etek giyiyorlardı. Hani “Mini” dedikse, diz kapağından üç parmak yukarı etek boyları. Yani şimdikilere bakınca neredeyse topukta sayılır. Hoca, camide kız evlatlarına kısa etek (mini etek demiyor) giydirilmemesi konusunda vaaz veriyor. O sırada cemaatin içinden hocayı ve yakınlarını tanıyanlardan biri, muziplik olsun, hoca sinirlensin diye “Hoca efendi, senin torunun da kısa etek giyiyor” deyince hoca adama bakar… Bakar… Ve “O gebermeyesiceye de yakışıyor hani” der.[1]

“İslamiyet” adına ne kadar başınızı paketlemeniz yanlış ise, yine “İslamiyet” adına açılıp saçılmak aynı ölçüde ve hatta fazlaca da yanlış.

Bir tarafta “Başını paketledi” diye insanları “Kılık kıyafet” uygusuzluğu ile yargılar ve sınırlarken, öteki tarafta karnını kasığını açanlar için aynı “Kılık kıyafet” uygunsuzluğunun uygulanmaması “Adalet” değil.

Elbette ki (Kendi düşünceme göre) inancı için başını paketleyene bir şey deme hakkına sahip değilsek, aynı şekilde döşünü, karnını, kasığını açanlar için de “Niye açıksın” deme hakkına da sahip değiliz.

Burada kısaca bir noktaya değinerek yazımı sonlandırmak istiyorum…

Evet, bana göre başı paketlemekle “İslami” örtünme olmuyor. Diğer taraftan da açılıp saçılma da “İslami” olmuyor. Ancak, her ikisine de müdahil olmak hakkımız ve haddimiz değildir.

Bazı hanımefendiler, böyle konular gündeme gelince “Kadınlar açık saçık olmasın” diyen erkek milletine karşı söyledikleri sözlere de dikkat çekmek istiyorum.

Derler ki (bazısı) bayanlar; açık saçık giyenlere siz de bakmayın. İradeniz mi zayıf?...

El cevap…

Hayır, iradem (Kendi adıma) hiç zayıf değil. Allahın izniyle kendimi zapt etmesini ve korumasını gayet iyi bilirim.

Ama böyle düşünen ve söyleyen bayanları da uyarmak istiyorum…

Siz de erkeklerin sabrını ve ahlakını “Sınamayın” lütfen…

Çünkü her iki cins için de zafiyet, mutlaka vardır.

29 TEMMUZ 2007

[1] Kayseri Lisesi eski müdürlerinden Kazım Yedekçioğlu’nun “Övünmek gibi olmasın ama Kayseriliyim” adlı kitabından. (Beğendik Kültür Yayınları Serisi No:6)

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..