- Kategori
- Sosyoloji
TOKİ neden daha çok açılamıyor?
TOKİ Evleri - Besni İlçesi ADIYAMAN
TOKİ NEDEN DAHA ÇOK AÇILAMIYOR?
Bir yıl ara ile iki çarpıcı haber:
1. Haber 30 Ekim 2008 günlü:
''IMF, Başbakan Tayyip ERDOĞAN’ın ekonomik krize karşı Türkiye’nin sigortası olarak nitelendirdiği ve “Olmasaydı vurgun yerdik” dediği Toplu Konut İdaresi’ni (TOKİ) mercek altına aldı.
Hazine’den para almadan bu kadar büyük boyutlu konut projelerinin nasıl yapıldığını soran IMF heyetine, gelir paylaşımı modeli hakkında bilgi verilirken, bu kapsamda kamu arazilerinin de değerlendirildiği ve zararına satış yapılmadığı anlatıldı.''
2. Haber ise 28 Ekim 2009 günlü:
''Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'den konut ve iş yeri alıp, borcunu erken ödeyip, tapusunu hemen edinmek isteyenlere yönelik düzenlenen indirim kampanyası sona erdi.
İdare, 2008 yılı sonuna kadar satışı gerçekleştirilmiş konut ve iş yerlerinin borç bakiyelerinin kapatılmasının sağlanması amacıyla bir ay süreli indirim kampanyası düzenlemiş, bu kapsamda, 3 ay vadeli ödemelerde yüzde 17, peşin ödemelerde ise yüzde 20 indirim yapmıştı. Uygulamadan, borcunun vadesi 12 aydan fazla olan konut ve iş yeri alıcıları yararlandı.
Kampanyadan 131 bin 620 konut ve iş yeri alıcısı yararlanabilecekti.''
Çok yazık!
Günümüzde ancak iki emekli maaşı ile zar zor alınabilen bir ev için TOKİ güzel imkanlar sundu. Bu gerçek. Ne ki yıllardan beri ülkemizi de kasıp kavuran KÜRESEL ŞİRİNLİKLER'in esintisine kapılarak içine düşürüldüğümüz KRİZ nedeni ile TOKİ' nin bu kampanyası durdurulmuş bulunuyor. Bu yıl da bu kadar, denilmiş oluyor. Oysa konut piyasasında ülke çapında yeni yeni seçenekler sunmakta olan TOKİ emekli olmadan ev sahibi olmaları mümkün olmayan ''çalışan kesim için'' bir umut olmuştu!
Ülkemizde gizli gizli çekişmeler yaşanılan ''bıçak sırtı'' pek çok çalışma içerisinde ''konut alanı'' da vardır. 1980'lerde yaklaşık 120 (yüzyirmi) kadar çalışma ve üretim dalını canlandıran ''konut yapımı'' seçeneklerin bollaşmasından dolayı günümüzde yaklaşık 300 (üçyüz) kadar iş ve alış veriş alanını etkiliyor. Yine o yıllarda ülkemizde bir yıl için en çok 400 (dörtyüz) bin olan konut ihtiyacı, belirgin denelerden dolayı bugün en az 600 (altıyüz) bin gibi dev bir orana ulaşmış bulunuyor! Bu tüketim alanının yaklaşık onbeş yıldan buyana ''kalitesiz ve ucuz'' olduğu için MÜTEAHHİTLER'ce tercih edilen ''ÇİN malları'' ile istilâ edildiğini sanırım bilmeyenimiz yoktur. Yerli sanayi ne yapacak, bu da mechul!
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Derneği (GYODER)'in son raporuna göre:
''İki yıldır konuşulan ama bir türlü hayata geçirilemeyen mortgage sistemi, inşaat sektörüne en az 750 milyar dolarlık iş hacmi yaratacak.''
Yıllardan beri üç beş üretim alanında çekilmek zorunda bırakılan Devlet'in her ne hikmet ise ''şeker'', ''et balık'', ''karayolları ile demiryolları'' yanında ''televizyon yayıncılığı (TRT)'' ile ''konut yapım ve satışı''ndan yasal zorunluluklardan olsa gerek çekilmediğini görüyoruz.
İşte bu çerçevede gerçekleştirilmeye çalışılan ''konut yapımı, pazarlaması ve satışı'' ucuzluğu ve güvenirliği nedenleri ile hasreti çekilen ve Anayasa'nın ''konut hakkı'' başlığı altında düzenlemiş olduğı bir Devlet girişimi olması bakımında TOKİ EVLERİ adı yurdumuzun illerinden ilçelerine kadar yagınlık göstermeye başlamıştı.
Daha önceki yıllarda da olduğu gibi yine ne yazık ki (!) ''bir ay süreli olarak'' lûtfedilen İNDİRİM KAMPANYASI bitiriliyor? Söz konusu İNDİRİMLER ''piyasaya inat'' ve ''evleri olmayanlara fırsat'' anlamında devam ettirilse ne olurdu? Kimin kulağına su kaçtı? Kim kiminle ''rekabet etmek'' istemiyor? ''Abi ne olur dayanamıyoruz. Aradan çıkın artık!'' diyen kim?
Bu nasıl bir iştir anlamak mümkün değil! Dilerseniz yemek içmek, sağlık, eğitim, güvenlik yanında en önemli sorunlarımızdan bir olan bu aşamadaki konut sorunumuzu birlikte inceleyelim:
Toplu Konut İdaresi Başkanı Erdoğan BAYRAKTAR :
'' 58, 59 ve 60. hükümetlerin Acil Eylem Planı ve Hükümet Programlarında, ``gecekondu sorununun çözümü`` ile ``alt gelir grubu ve yoksulların kira öder gibi ev sahibi olabilmesi`` konularına yer verildiğini anlatarak, bu doğrultuda TOKİ ile belediyelerin görevlendirildiğini'' sık sık anlatmış olsa da gelinen bu aşamada artık yavaşlamak gerektiğini anlamış bulunuyor.
Bu arada Sayın BAYRAKTAR ilk yıllardaki gevşekliğin artık ortadan kalktığını işlerin daha bir sıkıya alındığını da vurgulamıştı bir yıl önce:
``Daha önce bütün müteahhitler TOKİ ihalesine girerken bugün işin ciddi ve sağlam yapmayan müteahhitler, ihalelerimize girmeye cesaret edememektedir. TOKİ müteahhit firmaları sürekli denetim altında tutarak faaliyet raporları oluşturmaktadır. Böylece işi kaliteli yapanlarla yapmayanlar objektif bir performans değerlendirmesine tabi tutulmaktadır. TOKİ, müteahhitler, müşavirler, teknik elemanlar ve inşaat malzemesi üreticileri için bir okul haline gelmiştir.''
Oysa konut açığının büyük bir bölümünü karşılayan ve yaptığım araştırmalara göre konut başına %300 ile %400 arasında kâr sağlayan yap satçılar bildiğimiz kadarı ekonomideki arslan payını kiseye bıramıyor olsalar bile Sayın BAYRAKTAR hulusi kalp ile :
''...konut piyasasını disipline etmeyi, kalite, sağlamlık, ucuzluk gibi hususlara dikkat ederek spekülatif oluşumlara mani olmayı, ülke nüfusunun ülke coğrafyasına dengeli bir biçimde dağılmasına yardımcı olmayı, düzenli kentleşmeye ciddi katkı sağlamayı'' düşündüklerini söylemekten de çekinmiyorlardı.
Her ne hikmet ise TOKİ ile içi pek doldurulamayan inceleme değerlendirme sohbetlerine başlamış olan IMF Heyeti, geçen yıl TOKİ`yi mercek altına almaya başlar (Gazeteler 2008).
Bu çerçevede: TOKİ'nin faaliyetleri, finans yapısı ve kredilendirme yöntemleri hakkında'' bilgilendirilmesi yanında sanırım:
''TOKİ'nin kaynak yaratma mekanizmasını ve hasılat paylaşım modelinin etkinliği, TOKİ`nin belediyeler ve özel sektörle yaptığı işbirliğinin boyutları, TOKİ`den konut alan özellikle alt gelir grubu vatandaşların taksitlerini geri ödememede sorun yaşayıp yaşamadığı, TOKİ modelinin başka ülkelerde örnek alınıp alınmadığı'' konularında da uzun uzun ileride birgün ansızın ÖZELLEŞTİRİLEBİLME İMKÂNLARI (!) açısından TOKİ artık Küresel Açılımlar'ın odağındaki yerini almaya başlamış olmalı.
Biliyoruz ki IMF haklı olarak ABD'de kurumsallaşan MORTGAGE uyulaması konut açılımındaki: ''Bırakınız kim ne yaparsa yapsıncılık'' gibi savrukluklar peşinden gelebilecek olan IMF kredilerinin nerelere harcanabileceğini de sorgulamak zorundadır. Ne demişler: Sütten ağzı yayan ayranı üfleyerek içer.
İşte bu nedenle geçtiğimiz yıllarda gördüğümüz aşağıdaki coşkulu TOKİ haberlerini ne yazık ki bu günlerde göremiyoruz:
- İşi de parası da olmayana devlet konut verecek (2008).
- TOKİ`den 100 (yüz)TL taksitle konut satışı başlıyor (2008).
- Türkiye`nin geçmiş yıllardaki açmazlardan dolayı acilen 3 (üç) milyon konuta ihtiyacı var (2008).
- TOKİ bir yıllık gecikmeyi göze alarak kalitenin arttrırılması için 6 (altı) ihaleyi iptal etti (2008).
Bir yönümüz ile de ''homo ecomomicus'' olduğumuz için ilgimizi çeken pek çok konuların başında elbette EKONOMİ adı verilen nice değerleri de içinde barındıran ''alış veriş işleri'' de var. Bu yüzden de sorup soruşturmak, her önümüze çıkana ''inanmamak'' zorundayız. Anlıyoruz ki bazı süreçler bizi ''yanıltmak, kandırmak, çıkar sağlamak'' için tezgahlanmış!
1995'deki ''dövize endeksi borçlandırma'' ile konut edindirme furyasında nasıl kat be kat borcun altına girdiğimizi; ev alamak arzusundaki yüzbinleri nasıl hüsranlara kapıldığını hangimiz unutabiliriz!
ABD'de yıllardır konut alanlarında da tıkır tıkır işleyen, değer yargılarını ''Liberal Ekonomi'' bu gibi konut edindirmelerin bürokratik manipilasyonu ile bütün dünyayı sarsmadı mı? Bugün bile etkilerini bütün çalışma ve alış veriş alanlarında gördüğümüz; vergi konusunda da bütün acımasızlığını korumakta olan bizdeki çarpık Liberal - Kapitalist uygulamalar ruhumuzu olduğu kadar gelirlerimizi de kemirmiyor mu? Buradaki ruhumuz maddi unsurlarımız ile birlikte GELECEĞİMİZ demek değil midir?
Rahmetli Cemil MERİÇ'in deyişi ile:
''Kapitalizmin gerekçesi yahut kibar bir tabirle nazari temeli olan liberalizm, insanı büütn kudsiyetinden sıyırmış, iştahlarından başka birşey düşünmeyen bir yaratık haline getirmiştir. Homo economicus, en az gayret ve emekle, en çok kazanç sağlamaktan başka bir amaç gütmeyen akıl sahibi varlık... Bu dizginsiz canavar evvela kendi ülkesindeki insanlara çullanmış, sonra da kâinata kan kusturmuştur... Liberalizmin hürrüyeti hür bir kümeste bir tilki hürriyeti. Bu kalpsiz ideolojinin insanlığa hazırladığı korkunç istikbâl, nazariyecilerin şairane palavralarına rağmen sahneye çıkar çıkmaz sezilmişti...''
Oysa bizde 24 Ocak Kararları ile birlikte ''denize düşen yılana sarılır'' peşin hükmü doğrultusunda, millete maddi ve manevi zararlar verilmesinmden zerre kadar çekinilmemekte onun az ucuz da olsa başını sokacağı bir evi olması çok görülmektedir.
''Batı'ya entegre'' olduğumuz için ekonomimizi koruyucu hiçbir tedbiri artık alamayacağımız bu süreçte Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER)'in son bir raporuna göre:
''2015 yılına kadar Türkiye'de konut ihtiyacı 6.95-8 milyon arasında olacak. Yeni konut finansman sistemine (Mortgage) geçilmesi durumunda, bu yolla 2.18 milyon hane halkın ev sahibi olabilecek. Raporda ayrıca: '' 2015 yılına kadar 77.5 milyar dolarlık ilave kredi (ipotekli konut kredisi) kullanılacak. Kredinin 75.7 milyar dolarlık kısmını bankalar sağlayacak. 2015 yılına kadar toplam ipotekli konut stoku 88.4 milyar doları bulacağı'' belirtiliyor.
Dün öğrendiğimize göre yukarıda da belirttiğimiz gibi:
''Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'den konut ve iş yeri alıp, borcunu erken ödeyip, tapusunu hemen edinmek isteyenlere yönelik düzenlenen indirim kampanyası'' sona ermiş bulunuyor.
''TOKİ’den verilen bilgiye göre, 23 Eylül-23 Ekim günleri arasında yapılan indirim kampanyasından yararlanmak için 4 bin 264 konut ve iş yeri alıcısı başvururken TOKİ, 179 milyon 277 bin liralık erken tahsilat yaptı.''
Kuş tüyü maliyetindeki konut maliyetlerindeki ZARAR'dan mı yoksa arsa ve konut piyasasını her türlü araçları ile kontrol etmekte olan MÜTEAHHİTLER'in BASKISI'ndan mı korktu TOKİ!?
Oysa bana göre bugüne kadar ülkemizde ''81 il 657 ilçe, 1.443 şantiyede 389.170 Konut'' pazarlamış olan TOKİ varlığını daha ucuz maliyetli, daha ucuz konutlar satarak sürdürmelidir.
Bilindiği gibi Devlet :
“Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.'' (Anayasa 57.md.) Bu nedenle DEVLET; belediyeler ile bazı bakanlıkların yetkisinde bulunan diğer ruhsat ve denetim unsurları ile rekabet ortamını hızlandırmakta olan TOKİ ile birlikte, konut piyasasındaki oluşumları ''yüksek kâr amacı ile'' kendisine yontan ve gerekli denetim işleri ile kullanılan malzemelerin kalitesinin de ölçülemediği KONUT PİYASASI'nda ağırlığını daha bir hissettirerek satışlarını daha da ucuzlatarak yapmak durumundadır.
Bence bu durumu ile TOKİ 2003-2009 yılları arasındaki yaklaşık 390.ooo.(üçyüzdoksanbin) konut üretimi ile KONUT PİYSASASI'ndaki yerini halkın yararına olacak bir SÜRÜMDEN KAZANMAK anlayışı ile sağlamlaştıramayacaktır. Anlaşılan o ki TOKİ yıllardan beri Devlet açısından ihmal edilen bu alanda, iyi bir çıkış yapmış olduğu KONUT ÜRETİMİ'ni artık yavaş yavaş azaltacağa benzemektedir. Çünkü mer'i mevzuat ile 1983'ten bu yana esintisine kapıldığımız ''büyük trendler'' gereğince DEVLET bu üretim alandan da çekilmek zorundadır! Böylece ARSA ve KONUT FİYATLARI da serbest piyasanın kıskacında vatandaşın belini bükecek ve yakında en pahalı konutların pazarlanacağı bir TÜRKİYE olacağız!
Bakalım 2010'da ''liberal - kapitalist'' gelişmeler doğrultusunda konut alanında neler olacak, neler!