Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

11 Haziran '09

 
Kategori
Güncel
 

Trabzon kolbastı havası

Trabzon kolbastı havası
 

Son günlerde bir “kol bastı” havasıdır gidiyor. Trabzon’dan dalga dalga yayılan “kolbastı oyunu” eğlence dünyamızı hayli “sarsacağa” benziyor.

Trabzon’un kolbastısı, düğünlerin, festivallerin, hatta 19 Mayıs gösterilerinin yeni gözdesi.

Ülkemizde kolbastıyı sevdiren ve kitlesel hale getiren ise öncelikle 2007 yılında düzenlenen “Karadeniz oyunları” oldu. Bu oyunlarda ilk kez “kitlesel olarak” halkın önüne çıkan “kol bastı” çok sevilmiş, tüm Türkiye’de tanınmış, her kesim tarafından oynanmaya başlamış, adeta “salgın” halini almıştır.

Kol bastı oyununu bu derece sevdiren ve kitlelere benimseten ikinci bir olay ise Trabzonspor olmuştur.

Trabzonspor rakip filelere gol attıkça, oyuncular golün sevincini kolbastı oynayarak kutlamış, oyuncuların bu sevincine tribünlerde kolbastı oynayarak cevap vermiştir.

Türkiye’de özelliklede gençler arasında “çılgınlığa” dönüşen ve giderek tüm dünyaya, özelliklede Avrupa’da yayılma eğilimleri gösteren “Trabzon kol bastı” oyunun tarihi kaynağına bir göz atacak olursak;

Kolbastı 1930 yıllarda Karadeniz’in hırcın dalgaları arasında Trabzon ve yöresinde ortaya çıktığı görülmektedir.

Trabzon’un Faroz Mahallesinde çıkan bu oyuna Trabzonlular “Faroz hoptek” olarak da isimlendirmektedirler.

Kolbastı, diğer adıyla “faroz hop tek” oyunu aslında “kendini ifade etme, haksızlıklara ve yoksulluklara isyan ve özgürlüğün” ifadesidir.

Karadeniz’in azgın dalgaları gibi, Karadenizli gençlerin isyanını, deli fişekliklerini bir şekilde ifade etme çabasıdır bu oyun.

Kolbastı ya da diğer adıyla “hop tek” aslında son derece bireysel bir oyun. Oyunda ki figürlere gelince;

Ağ çekme, Ağ tutma, martı taklidi yapma, bazen ellerin burunlara götürülerek “temel” taklidi yapma, bazen de “topal” taklidi yapma bu oyunun en önemli figürleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Trabzon’un Faroz Mahallesi ise; 1930 yıllarda balıkçı barınaklarının bulunduğu, rivayete göre de, Faroz’lu balıkçılar avdan döndükten sonra bir araya gelip eğlenceye dalar, ancak; Kolluk kuvvetleri (Jandarma) ise sık sık bu eğlencelere baskın düzenler, baskını geçiştirmek isteyen gençlerde “Faroz hop tek” oynamaya başlarmış. İşte “kolbastı “adı da bu baskınlardan dolayı verilmiş.

Kolbastı oyunu gençler arasında “yeni bir açılım” olarak algılanmaktadır, özellikle de “gurbetçilerimizin” ikinci kuşağı olan gençlerimiz tarafından Karadeniz horonunu “köylülük” olarak görmeleri önemli bir etken olmuştur.

Gurbetçi kuşak Kolbastı oyununa “rap” figürlerini de ekleyerek yeni ve çağdaş bir tarzı ortaya koyma eğilimindedir.

Diğer taraftan Kolbastı oyununu sahiplenme çabaları da büyük bir mücadeleye sahne olmaktadır.

Giresunlular bu oyunun esas çıkış kaynağının kendilerine ait olduğunu, türküdeki bazı sözlerinde “kendi yörelerine” ait olduğunu iddia etmektedirler.

Kolbastının Trabzon ya da Giresun yöresine ait olduğu kanımca “o kadar da önemli” değildir. Önemli olan bu oyunun Karadeniz yöresinde çıkması, Karadeniz halkıyla ve Karadeniz’in azgın dalgalarıyla bütünleşmesidir.

Kolbastı oyunun kültürümüzün “binlerce” zenginliğinden bir tanesi olması ve halkımız tarafından çok sevilmesidir.

Karadeniz “horonunun” geleneksel yapısına karşılık, kolbastının giderek “evrensel bir hal alması, figürlerine evrenselliği katması” önemli bir gelişmedir.

Tıpkı horon gibi Kolbastı oyunu da Karadeniz insanının doğasını, iç dünyasını yansıtmaya devam edecektir.

Öyle görünüyor ki Kolbastı salgını bu yılda, önümüzde ki yıllarda da Türkiye’yi ve dünyayı sallayacak gibi görünmektedir.

Kolbastı oyununda ifade ettiği anlamlarla ve “otantik” yapısıyla artık tüm Türk halkını ve dünya halklarını kucaklamaya devam edecektir.

Buradan tüm dostlara tavsiyem bol bol kolbastı oynamaları, özgürlüğü ve kendini ifade etme duygusunu yaşamalarıdır.

Sonsuzluk Osman Özeker.

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara