Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Tübitak'ta bunu yaptık, öğretim üyesi kürsülerinin yanına da artık denetçi din adamı koyalım

Tübitak'ta bunu yaptık, öğretim üyesi kürsülerinin yanına da artık denetçi din adamı koyalım
 

16. yüzyılın, hatta bütün tarihin en önemli filozoflarından biri olan Spinoza Hollanda'nın Lahey kentinde mercek yapımıyla uğraşıp kitap yazarak mütevazı bir hayat sürerken ünlü Heidelberg Üniversitesi'nden felsefe kürsüsü teklifi alır. Ancak üniversitenin dönemin normlarıyla uyuşan bir şartı vardır. Spinoza derslerini verirken kürsüsünün yanında birkaç din adamı bulunacak, bu din adamları derste anlattıklarının dini bilgilerle uyuşup uyuşmadığını istenmeyen durumlarda gereğini yapabilmek üzere an an kontrol edecektir.

Kısaca: "Hiç işim olmaz" der Spinoza. "Din adamlarını rahatsız etmeyecek, her dedikleriyle uyuşacak bir felsefe düşünemiyorum.

Böyle bir felsefe, böyle bir bilim düşünülemez.

Din olgusunun yeri ayrıdır, ama din adamlarınca yorumlanıp insan içine çıkmaya mahkum bir bilime bilim denemez.

12. yüzyıldan, yani daha Ortaçağ'dan itibaren Hıristiyan dünyasında, din ve bilimin ayrı ayrı ele alınılması gereği, her bilimsel gelişmenin dini çürütecek bir argüman olarak kullanılmaması, her bilimsel düşünceye de dinden uyuşmazlık itirazları gelmemesi şeklindeki karşılıklı mutabakat ekseninde kabullenilmiştir.

18. yüzyıldan itibaren bilimin akıl almaz sıçramasıyla zaten ortada Hıristiyan dünyası diye bir şey kalmamış, ancak bilimsel gelişmelerin yerli yerine oturmasından ve "dünya hala düzdür" diyemeyecek dinin yeni bağdaşma koşullarına direnmemesinden kaynaklı bir barışla modern zamanlarda tekrar 12. yüzyılın ilk parlaması benzeri demokratik bir din-bilim ilişkisine dönülebilmiştir.

Ancak soğuk savaşın kızıştığı 20. yüzyılın ortalarından bugüne kadar, dini siyasetin bir parçası olarak kabul eden anlayışın bütün dünyada tekrar hortlaması hem aydınlanma değerlerinin içini boşaltmış, hem de din-bilim mutabakatının temelinde çıkar uğruna çarpıtılan, insanlık dışı hale getirilen din anlayışlarının lehinde bir sarsılmaya neden olmuştur.

İslam dünyası Hıristiyan dünyanın geçtiği yollardan hiç geçmemiş, muazzam rönesansını yaşadığı küçük bir zaman diliminin ardından İbn-i Rüşd gibilerin de savunduğu akılla mutabakat kurma yolu yerine zaten aklı zorla iman ettiren diğer yolu seçmiştir, ama yerinde sayan durumu bugün neticede aklı koruma konusunda geldiği yerde pek yerinde sayamayan ve tekrar "Hıristiyan dünyası" haline gelmeye başlayan (burjuva) Batı'yla bir ölçüde benzer bir hale gelmiştir.

Evrim teorisinin reddini bütün dünyada en fazla savunan, bunun için en fazla harcama yapanlar devlet destekli Katolik kiliseleri ve Evanjelik gruplardır, bu gruplar konunun İslam dünyasındaki yine devlet destekli gönüllüleriyle nicedir işbirliği halindedirler.

Evanjelistlerdir ki, politik açıdan, hiçbir evrensel insanlık değerini takmayan Neo-conlarca sonuna kadar desteklenmişler, içlerinden George W. Bush'u çıkarabilmişler, Irak işgaline "Tanrı'nın emri" diyebilmişler, yakın zamanlı Hollanda'daki uçak kazasından fuhuş batağındaki Hollandalılarla küfür dinine saplandığını öne sürdükleri Müslümanların günahlarının bizzat sorumlu olduğunu öne sürerek 17 Ağustos depremini "Allah salladı mı iyi sallıyor" diye yorumlayan, en ufak bir doğal afette "7.4 yetmedi mi?" ortalığa fırlayan bazı Müslüman gruplarla fena halde benzeşebilmişlerdir.

Bugün gazeteler Tübitak'ın Bilim ve Teknik dergisinde Darwin haberinin değiştirilmesi vakasıyla çalkalanıyor.

Evrim teorisine inanırsınız inanmazsınız ama şuna inanın; Iraklı çocuklar biraz da, aynı kafalar insanlığın yüzlerce yıllık düşünce mirasını reddedip Bush Amerika'sında da evrimle uğraştığından, bu baskıcı, yıldırıcı, sorgulama düşmanı, dogmatik zihniyetle halklarını bir güzel uyutabileceklerini vakitlice keşfetmiş olduklarından ölüyor.

ABD bir seçim yapmıştı, Bush'u ve Neo-conları iş başına getirmişti, beğenmedi, yerine dün itibariyle Bush'un dinsel gerekçelerle ret ettiği, birçok devasız hastalığa deva verebilecek kök hücre çalışmalarının önünü açacağını açıklayan Obama'yı getirdi.

Obama her şey değil; Amerika'yı yöneten asıl güç belki Obama da değil, ama nihayet Amerikan halkı sandıkta en azından bilime ve insanlık değerlerine uyum çabasındaki bir adamı tercih ederek devletinden de bu yaklaşımı beklediğini gösterdi.

Biz de sandıkta, Tübitak'ın dergisinde Darwin'in isminden dahi korkmayı, okullarda evrimden bahseden öğretmeni azarlayıp kovmayı, Atatürk'e fütursuzca hakaret edilen binlerce site aslanlar gibi açıkken, dünyanın en ünlü bilim adamlarının sitesini çocukların aklına kötü kötü fikirler sokabilirler diye kapatmayı seçmiş bulunuyoruz.

Ne yapalım?

Eğer ortada bir hata varsa, istenmeyen biri istenmeyen bir duruma yol açıyorsa onunla mücadele edersin, ama olduğun yer buysa, sen buysan, en fazla bireysel anlamda elinden geleni yapıp çağın zaten çok zorlaştırdığı namuslu ve bağımsız bir insan olma uğraşında ısrar etmeye çabalayabilir, ötesinde duruma fazla da üzülemezsin.


 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..