Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '22

 
Kategori
Öykü
 

TUHAF KAN KARDEŞLİK HİKÂYESİ

TUHAF BİR KAN KARDEŞLİK HİKÂYESİ

Liseyi yeni bitirip 1980 ihtilali sonrasında üniversiteye başlamış üç kız arkadaştılar, biri Çerkez, biri Boşnak biri de Arnavut’tu. Farklı yerlerden gelip okulda tanışmışlar, dünya görüşlerinin aynı olduğunu anladıklarında, bulundukları ilde yurt olmadığı için birlikte ev tutmaya karar vermişlerdi. Epeyce bir aramadan sonra buldukları ev, vakitlerinin çoğunu geçirdikleri, ortasında, göğüsleri açık bir denizkızı heykeliyle süslenmiş havuzu ve çok yüksek ağaçları olan parka çok yakın, eski, tek katlı ve derme çatma bir evdi ama kirası buldukları diğer evlere göre çok ucuzdu. Bu yüzden bu evi tutmaya karar verdiler. Çerkez kızı biraz topluca, balıketli, Arnavut kızı zayıf, ince ve uzun, Boşnak kızı ise kısa, şişman ve tıknazdı…

Çerkez kızı bir üst sınıftan Sivaslı bir gencin ilk aşkıydı. Sivaslı gencin o güne kadar flört ettiği hiç kız arkadaşı olmamıştı. O işlerden pek anlamadığı için, Çerkez kızı ne yapıp edip Sivaslı genci tavlamıştı. Okulda, okul yolunda, şehrin bulvarında, parkta hemen her yerde sürekli birlikte vakit geçiriyorlardı. Bir müddet sonra arkadaşlıklarını kızın babası duyunca, biraz olaylı da olsa sonunda okulda okurken evlendiler ve kendilerine ayrı bir ev tuttular. Sivaslı genç ayrı ev tutmadan önce biri Malatyalı, biri Rizeli sınıf arkadaşlarıyla beraber kalıyordu. Aynı dünya görüşüne sahip oldukları için bu kızlarla tanışıp samimi olmuşlar ve sık sık değişik vesilelerle birbirlerinin evlerine arkadaşça girip çıkar olmuşlardı…

Bir gün kızlar kan kardeş olalım dediler. Arnavut kızıyla Rizeli, Boşnak kızıyla da Malatyalı kan kardeş oldu. Parmaklarına iğne batırıp kanlarını akıttılar, parmaklarını birbirine değdirerek kanlarını karıştırdılar ve kanı emip kan kardeş oldular… Hazır parmaklardan kan akıyorken Rizeli Boşnak kızıyla da kan kardeş olmak istedi ama Boşnak kızı istemedi. Rizeli Boşnak kızının istemeyişine bir anlam veremedi. “Neden kan kardeş olmak istemiyorsun?” diye sorunca, Boşnak kızı “herkes ancak bir kişiyle kan kardeş olabilir.” Dedi. Bu ilginç cevap Rizelinin pek aklına yatmadı ama “ Allah Allah, çok ilginç!” diye düşünmeden de edemedi.

Okul açılalı birkaç ay olmuş, mevsim sonbahardan kışa dönmeye, soğuk, kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Gençler kâh kızların evinde, kâh oğlanların evinde toplanıyor, çay içip güncel konulardan sohbetler ediyorlardı.

Okulda İkinci yılı olmasına rağmen Rizeli, hiçbir kızla flört etmemişti. Bazı meraklı kız arkadaşları ikide bir “Oğlum sen neden hiçbir kızla çıkmıyorsun?” gibi sorularla canını sıksa da, “Beğendiğim bir kız şimdilik yok. Beğenmediğim, beni heyecanlandırmayan bir kızla flört edip, bir müddet sonra ayrılarak ne kendimin ne de kızın adını çıkarmak istemem. Malum, okul çevresi dar bir çevre, her şey hemen duyuluyor.” Diye cevap verip geçiştiriyordu. Kimi meraklı kızlar ise acaba beğendiği, ilgi duyduğu bir kız var mı? Diye ona göre sorular yöneltiyordu…

Rizelinin okuldan beğendiği bir kız yoktu ama okul dışından beğendiği, ilgisini çeken bir kız vardı. Ancak bu kız, bir gün ansızın habersizce şehri terk edince, ilişki başlamadan bitmişti…

Malatyalı genç ise teyzesinin kızını seviyordu.

Ertesi yıl, okul açıldığında yeni gelenler içinden beğendiği İzmirli bir kıza içten içe çok ilgi duymaya başladı Rizeli. Diğer yandan bir akşam kızların evinde çay içmek için toplandıkları sırada Boşnak kızı Rizeliye iskambil falı bakıp, bir kızın kedisine âşık olduğunu, o kızın da kendisi olduğunu söyledi. Rizeli hiç beklemediği böyle bir durum karşısında birden bire şok olmuştu. Sadece o değil, Malatyalı da diğer kız ve erkek arkadaşları da şok olmuştu. İlk şoku atlattıktan sonra, böyle bir şeyi hiç düşünmediğini, arkadaş olarak kalmaları gerektiğini uygun bir dille söyledi Boşnak kızına. Ancak Boşnak kızı fena kafayı takmış, Rizelinin adını evin duvarlarına yazmaya başlamıştı. Tabi Rizeli de yalnız kaldıklarında Malatyalı arkadaşıyla da bu konuyu devamlı konuşuyor, dertleşiyorlardı. Kız âşık olmuş ama Rizeli ona karşı hiçbir şey hissetmiyordu, sadece arkadaş olarak görüyordu.

Rizeli, Boşnak kızının neden onunla kan kardeş olmak istemediğini şimdi daha iyi anlıyordu...

Bir müddet sonra Rizeli gençle çek beğendiği İzmirli kız flört etmeye başladılar. Bu arada doğal olarak Rizeli hemen tüm vaktini bu kızla geçiriyor, çok az bir zamanını ev ve diğer okul arkadaşlarına ayırıyordu. Bu durum Boşnak kızını derinden yaralıyordu…

Bir gün Malatyalı genç aldığı kötü bir haberle sarsıldı. Sevdiği kız, teyzesinin kızı evleniyordu. Çok morali bozuldu, ağzını bıçak açmaz oldu… Rizeli “Gidelim kızı kaçıralım.” Dedi. Tirene atlayıp Malatyalının ailesinin oturduğu Ankara’ya gittiler. Bir gün Ankara’da kaldılar. Rizeli, “Bir karar ver, kaçıralım diyorsan Malatya’ya gidelim kaçıralım, değilse ben bu akşam okula döneceğim.” Dedi. Malatyalı bütün gün düşündü, “Demek ki bu kız beni sevmiyormuş, sevseydi benden başkasıyla evlenmeyi düşünmezdi.” Diyerek kaçırmaktan vaz geçti. Rizeli okula döndü, Malatyalı da bir hafta on gün sonra döndü.

Yılbaşına birkaç hafta vardı. Malatyalı ve kan kardeşi Boşnak kızı her yerde beraber gezip dolaşmaya, oturup kalkmaya, birlikte yiyip içmeye başlamışlardı…

Yılın son günü gelip çatınca, herkesi yeni yıl telaşı sarmıştı. Rizelinin kan kardeşi Arnavut kız, yeni yıla ailesinin yanında girmek için bir gün önceden İzmir’e gitti. 

Yılbaşı akşamı Rizelinin sevdiği kız da gelmişti eve, Malatyalı ile Boşnak kızı, birlikte yılbaşına özel rakı sofrası hazırlıyordu. Bitirdiklerinde Rizeliyi ve sevdiği kızı hep birlikte yiyip içmek için sofraya buyur ettiler. İkinci kadehten sonra Malatyalı ve kan kardeşi Boşnak kızı, kan kardeşlikten vaz geçtiklerini, çıkmaya, flört etmeye ve ileride de evlenmeye karar verdiklerini söyleyince, Rizeliyle sevdiği kız, “Madem evlenmeye karar verdiniz, bize de Allah mesut bahtiyar etsin demek düşer” dedi.

Rakı bitip, vakit de epey geç olunca, Rizeli, sevdiği kızı evine bırakıp tekrar eve dönerken, Kan kardeş oldukları günü düşünüp, “O gün Malatyalı, Arnavut kızına da kan kardeş olmayı teklif etseydi, Arnavut kızı bu teklifi kabul eder miydi? Yoksa Boşnak kızının Rizeliye dediği gibi ‘Herkes ancak bir kişiyle kan kardeş olabilir.’ Deyip reddeder miydi acaba?” diye aklından geçirdi… Herkes gibi çok içmişti Rizeli, başı dönüyordu, kapıdan girince doğruca odasına gidip kapının sağındaki yatağına attı kendini. Hiçbir şey düşünecek, kritik yapacak hali yoktu, başını yastığa koyar koymaz derin bir uykuya daldı.

Arnavut kızıyla kan kardeşliklerinin ardından çok uzun yıllar geçmesine ve ara ara görüşmelerine rağmen, O yılbaşı gecesi sevdiği kızı evine bırakıp, şehrin varoşunun o soğuk, sessiz ve karanlık dönüş yolunda, kendiyle baş başa kaldığında aklından geçirdiği o soruları, Arnavut kızına hiçbir zaman sormadı Rizeli…

Malatyalı, Boşnak kızıyla evlendi, bir kızları oldu, 2-3 yıl sonra ayrıldılar. Daha sonra Ankaralı bir başka kızla evlenip kısa bir süre sonra ondan da ayıldı. Üçüncü evliliğini bir Rus ile yaptı ve ondan da bir oğlan çocuğu oldu… 

Boşnak kızı, ikinci kez evlendi. Bu evliliğinde de mutluluğu yakalayamayınca ikinci eşinden de ayrıldı…

Çerkez kızının iki çocuğu oldu, Sivaslı kocasının ilk aşkı olmaya devam ediyor.

Rizeli ve sevdiği kız okul bittikten sonra evlendiler, bir oğlan, bir kız iki çocukları oldu. Yıllar sonra, boşanmadılar ama ayrı yaşamaya başladılar…

Arnavut kızı çok uzun yıllar hiç evlenmedi. Sonra bir üst sınıftan sahtekâr bir okul arkadaşıyla çok kısa süren bir evlilik yaptı. Meğer o sahtekâr herif, kredi kartı borçlarını ödettirmek için evlenmiş Arnavut kızıyla…

 

Adnan Şişman

26 Aralık 2015, Cumartesi, 04.34

 
Toplam blog
: 177
: 9
Kayıt tarihi
: 21.08.15
 
 

1961 yılının sıcacık Temmuz ayının 12. Günü sabah serinliğinde, Üsküdar Zeynep Kamil doğum hastan..