Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '11

 
Kategori
Müzik
 

Türk Sanat Musikisi ve gerilim tedavisi

Türk Sanat Musikisi ve gerilim tedavisi
 

Geçen akşam saat 17.00 sularında eski bir çalışma arkadaşım, değerli dostum ve yeni komşum Mustafa Bülbül aradı. Üsküdar Belediyesi’nin Altunizade Kültür Merkezi’nde verilecek Türk Sanat Müziği Konserine davet etti beni. Kartal Musiki Derneği’nin ünlü bestekârları yaşarken onurlandırmak programı kapsamında düzenlediği bir konserdi bu. Dernek Başkanı’nın Mustafa Beyin arkadaşı Sayın Dr. Arif Şanlı Bey olması, katılma kararıma etkili olmuştu. Konser programı hakkında henüz hiç bir bilgim yoktu, fakat gizemli bir güç beni konsere katılmaya özendiriyordu sanki.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız terör olayları sonucu kaybedilen insanların toplum üzerine bıraktığı silinmez izler, Van Depremlerinde felaket sonrası yaşanan psikolojik travma, herkes gibi beni de derinden etkilemişti. Bütün bunlara büyük şehirde yaşamanın getirdiği sıkıntıları, medya gündeminden yansıyan gerilim yaratan haberleri, toplumda öfke yaratan fiziksel ve duygusal tacizleri, siyasetçilerin sert ve moral bozucu demeçlerini, dövülme ve gasp olaylarını da ekleyince, toplumun çıldırma noktasına gelindiğini söylemekte abartı yapmış olmayız. Bizler de bu toplumun bir parçası olduğumuza göre, yaşananlara kayıtsız kalmamız düşünülemez. Yaşananlar yetmiyormuş gibi, bir de yakın çevremizden gelen sataşmalar, kıskançlıklar var ya, bunlar da duygu dünyamızı yakıp-yıkıp paralıyor. Ortada hiçbir sorun yokken, birbirimizi boşu boşuna yiyip tüketiyoruz.

Güncel yaşamın rutin sorunlarının duyarlı kesimlere yarattığı stres ve gerilim, medyanın topa tutar gibi sunduğu reklâm bombardımanı ve diğer ailevi ve özel sorunlarımız bir yerlere kaçışa zorluyor hepimizi. Bu kaçış toplumsal gerçeklerden, hatta biraz da kendimizden kaçıştır aslında. Böyle durumlarda kendi toplumsal gerçeğimizi bilerek ve ruh sağlığımızı kontrol altına alacak şekilde tedavi yöntemlerine başvurmamız gerekir. Her birimizin basit fakat etkin yöntemlerle tedaviye ihtiyacımız var.

İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş. Doktor çoktan gelmiş de biz farkında değilmişiz. Demek ki beni konsere çeken belirsiz güç, bütün bu yaşanmışlıklardan etkilenen ve yorgun düşen ruhumu, müzikle tedavi ettirmem gerekiyormuş. Eski Osmanlı şifahanelerinde de hastalıkların tedavisinde uygulanan müzikli terapi, bizi gerilimli ruh halinden çıkaracak en uygun tedavi yöntemi.

Saat 19.00’dan önce konser salonunda yerimizi aldık. Altunizade Kültür Merkezi, sahne ile içi içe, küçük fakat samimi bir mekân. Salon kısa sürede dolunca, kulisten sahneye giren bir bayan mikrofon başına geçti. Her hal ve tavrından çok heyecanlı olduğu anlaşılıyordu. Sunucu bayanın Dernek Başkanı Dr. Arif Şanlının eşi Emine Şanlı olduğunu sonradan öğreniyoruz. Sözlerine heyecandan titreyen bir ses tonuyla, Kartal Musiki Derneği’nin ünlü bestekârları yaşarken ödüllendirme programını geleneksel bir ilkeye dönüştürdüğünü söyleyerek, başladı. Bu geceyi onurlandıracak bestekârın meslek yaşamı ve eserleri hakkında bilgi verdikten sonra, dinleyicilerle sahne arasında sıcak ve samimi bir iletişim yaratmaya çalıştı. Onur konuğuyla söyleşisine sahnede devam etmek üzere, udi bestekâr efsane sanatçı Erol Sayan Beyi sahneye davet etti. Besteleriyle ünü Türkiye sınırlarını çoktan aşmış bir sanatçıyla Emine Hanımın mülakat yapması, heyecandan titremesine yeterli bir nedendi. Bu gece Erol Sayanın dillerden hiç düşmeyen o muhteşem eserleri ve hiçbir yerde duyulmayan yeni besteleri okunacaktı.

Şarkıların, derneğin üyesi olan sanatçılar tarafından çalınması ve seslendirilmesi, Kartal Musiki Derneği’nin övünebileceği ilgi çekici bir başarı göstergesiydi. Şarkılar seslendirilmeye başlayınca, sanatçılar ve dinleyiciler de ortama yavaş yavaş ısınmaya başladı. Bir süre sonra kulaklara küpe olmuş, o aşına olduğumuz dillere destan besteler seslendirilmeye başlayınca, seyirci korosu kendiliğinden oluştu. Solist şarkıyı bir yerde kesiyor, dinleyici korosu bırakılan yerden devam ediyordu. Bitmesini hiç istemediğim müzik şöleni, Erol Sayanın kendi seslendirdiği şarkılarından öte, paylaştığı ilginç anılarıyla geceye bir başka renk kattı.

Final şarkısını hep birlikte seslendirdikten sonra, bir önceki programın onur sanatçısı Amir Ateş, Erol Sayanın onur plâketini takdim etti. Erol Beyi keşke davet etmeseydiniz diyerek, ününün gölgesinde kaldığı ve amirim ama emredemiyorum esprileriyle gülüşmelere neden oldu. Çekilen resimlerle bu muhteşem gece ölümsüzleştirildi.

Dinleyicilerin şarkılara eşlik ederek deşarj olduğu müzikli bir gece geçirdik. Salondan ayrıldığımızda, gerilimi attığımızı, daha dingin ve mutlu olduğumuzu gördüm. Geçici de olsa yaşadığımız yoğun ruhsal bunalımı üzerimizden atmıştık. Demek ki, Türk Sanat Musikisi dinlemek ve solistlere eşlik etmek, sorunları geçici bir süre ertelemenin ve stresi azaltmanın en ucuz ve basit tedavi yolu.

Sayın Bülbül beni bu konsere davet ettiniz için önce size, Kartal Musiki Derneği Başkanı Dr. Arif Şanlı yönetimindeki saz ve ses sanatçılarına başarılarının sürekliliği dileğiyle şükranlarımı sunuyorum. Erol Sayan gibi bir Türk Sanat Müziği bestecisiyle çağdaş olduğum ve kendisiyle aynı koroda şarkı söylediğim için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. İyi ki varsınız, ruhumuzu yıkayan ve bedenimizi kötülüklerden arındıran, sevgiye yönelten şarkıları ne iyi etmiş de bestelemişsiniz. Şarkılarınızdan aldığımız doping etkisiyle bir süre daha idare ederiz. Hayırlı ve sağlıklı ömürler diliyorum.

İstanbul, 16 Kasım 2011Çarşamba

 
Toplam blog
: 72
: 1140
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Rize merkez ilçeye bağlı Yiğitler Köyünde doğdum. Lise bitinceye kadar ilk gençlik yıllarımı geçird..