- Kategori
- Güncel
Türkiye'de Deizm ve Ateizmin Yükselişi

Türkiye Cumhuriyeti dili Türkçe olup, dini İslam ve şekli bir inanca sahiptir ve dini inanışlarda zamanla büyük değişimler yaşanmıştır.
Türkiye kabul edilsin veya edilmesin Osmanlı, Osmanlı öncesi ise Bizans’ın yani bir imparatorluğun temelleri üzerinde oturan gerçekte üç kıtayı birleştiren ve geçiş yeri itibariyle zayıf olan devletlerin ayakta durmasının zor hatta kesinlikle imkânsız olduğu bir coğrafi bölge olduğunu birçoklarının anladığı şüphelidir.
Bir din elbette emirleri itibariyle takipçilerine anlamadan, bilmeden iman etmelerini emretmez, emredemez. O zaman söz konusu dini anlamadan takip ettiğini düşünenler o dinin kurallarını anlamadıkları gibi o dini yüceltmeye değil, o dini ve dine inananları, takipçilerini içinden çıkılmaz durumlara götürür. Ortadoğu’nun hali tam da bu durumu açıkça gözler önüne sermiyorsa, ataistler ve putperest olarak aşağılanan topluluklardan dahi geri düşmüş, kan ve gözyaşları eksik olmayan bir coğrafyaya yüzyıllarca süren geri-çekilme ezilme ve yok olma tehlikesini derinden yaşıyorsa anlamadığını anladığını düşünen ve düşündürten bazı uyanık hatta kötü niyetli kişilerin tuzağında bir İslam Dünyası olduğu için olabilir.
Türkiye İslam coğrafyasındaki ülkelerden bu konuda en fazla tuzağa düşmeye meyilli durumdadır. Bunun bence iki nedeni vardır; birincisi anadili Türkçedir. Hâlbuki Kur’an Türkçe inmemiştir. Türklerin hepsinin Araplaşması, Arapça öğrenmesi mümkün olmadığına göre dinin emirlerinin Türkçeye çevrilmesi yerindedir. Aksini savunanlar ya gerçekte Türklerin neye inandıklarını anlamalarını istemiyordur ya da İnanç meselesini birileri vasıtasıyla ticari meta yapmak istiyorlardır. Bu da İslam Dünyasını, Ortaçağ öncesi Hıristiyan Dünyasının konumuna sokar. Diğer bir sorun da tahtaya Arapça “Ali topu tut” yazmak Arap Alfabesini öğrenmek için bir başlangıç olabilir ancak Arapça da İngilizce gibi bir dildir ve kelimelerin anlamlarını bilmemek, metinleri anlamak olarak yorumlanamaz. Dil öğretimi Türkiye’de gerçekte formal düzeyde çok zor gerçekleşen bir durumdur. Örneğin anaokulundan başlayarak üniversiteye giden ancak bitirdikten sonra İngilizce ihtiyacına hiç ihtiyaç duymayan bir Anadolu kasabasında görev yaptığında muhtemelen İngilizceyi tamamıyla unutacak, geriye yes, no gibi basit birkaç anlamsız kelimeler kalmış olacaktır. Yurtdışında bunun örnekleri çokça rastlanmış olup, İngilizce öğretmenlerinin dahi İngilizce bilmediğinden bahs olunur. En doğrusu bir dini öğrenip o dini takip edip hayatına uygulamak isteyen toplum bu dinin kurallarını tam ve eksiksiz olarak anlayabilmelidir. Ancak gerçekte ben dahi babamın ve annemin mezarı başında dua ederken aslında onlar için ne dediğimi bilmiyorum; bunu bildiğimden Allah’ım annemi ve babamın günahlarını bağışla onlara Cennetinde yer ver diyorum. Uzun zamandır da şunu düşünmüşümdür; Allah’tan bir şey isterken anladığım dilde isterken, Allah’ın memnuniyetini kazanmak için neden anladığım şekilde dua etmeyeyim diye düşünmüşümdür. Bu durum Türklerin esasında anadili Arapça olmayan ve Arapça bilmeyen Müslümanların en büyük açmazıdır.
Elbette din üzerinde dikkatle konuşulması gereken bir konudur. Allah affetsin! İnsanı söylediği sözler büyük sorumluluk altına sokar. Ancak günümüzde gayet net olarak görüyoruz ki İslam Dini Peygamberimizin kabrinin bulunduğu İslam’ın kutsallarının bulunduğu Suudi Arabistan yüzyıldan fazladır İngiliz etkisinde ve günümüzde de İngiliz, Amerika ve İsrail işgalinde değilse de etkisi altındadır. Suudi şeyhlerinin paraları Amerikan bankalarında, Hıristiyan dünyasının gücüne güç katarken, güç İslam Dünyasına Afganistan’da Pakistan’da, Suriye’de Irak’ta Libya’da bomba olarak yağmaktadır. O halde İslam’ı ticari işlerinde kullananlar, siyasi işlerinde kullananlar, zenginleşme aracı olarak kullananlar, İngiliz, Fransız, Amerikan, İsrail devşirmeleri İslam’ı yorumlar ve insanları şaşırtırken ve hemen her gün onlarca hatta yüzlerce Müslüman masumun ölümüne neden olurken hiçbir menfaati olmayanların İslam’la ilgili yorumda bulunmaları diğerlerine göre çok daha masumdur. Yine suçlayıcı ifadeler kullanacaklar muhtemeldir ki anlamak üzerine okumalar yapmaktan uzak şartlı bakanlar olacaktır. Basit düşünmekte yarar var. Çünkü zekâsı az olan adam da Allah’ın emirlerini anlamak ister, anlayamazsa iman edemez. Bu durumda Allah’ın eksik yarattığı kulunu sorumlu tutmayacağı açıktır. Öyle ki, zihinsel engelliler İslam’ın kurallarından sorumlu tutulamaz.
Eskiden kısmen İslam Türkiye’de baskı altında olduğu izlenimi yaygındı. Ancak yaygın olan kanı yine inananların zulme uğradığı konusunda gerekli basın yayın organları gerekli yayınları yapabiliyordu. Günümüzde ise süreç tersine döndü ve cemaat liderinin Amerika adına ihtilal yaptığı, aynı şekilde İslami grupları devlet ihalelerinde yarışır hale gelip, en lüks ortamları kendilerine sağlamak, diğerlerini almaları gerekenlerden de mahrum etmek için diğerlerinden pek de geri kalmadıkları işleniyor. İşlenmese de sokakların dili bunları konuşuyor, gözler görüyor. İnsanlar dilde söylenenleri eylemlerde görmediklerinde herhalde bu da doğru yol değil, bu yol da umut yolu değil diye düşünüyor ve toplum her geçen gün daha çelişkili bir yaşam ve sonuçta deizm nihayetinde ise ateizme doğru kayıyor. Bu konuda sadece ortaokul ve liselerden Türkiye’nin farklı şehirlerinden elli okul seçip, yazılan duvar, sıra yazılarına bakmak ve uzmanlarınca incelenmesi bile toplumun nereye gideceğini göstermesi açısından faydalı olabilir…