Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Aralık '13

 
Kategori
Futbol
 

Türkiye'de futbol ve kokuşmuş düzen

Türkiye'de futbol ve kokuşmuş düzen
 

Dünyada en popüler spor türü nedir diye sorsalar verilecek yanıt tartışmasız futboldur. Bu popülarite güzel ülkemde muadillerine oranla kat be kat fazla. Hatta diğer spor dallarına göre uzak ara önde bile denebilir. Bu gerçek, spor gazetelerinin içerikleri ile ve halkla yapılan söyleşilerden elde edilen yorumlarla kendini fazlasıyla ifade edebiliyor. Hatta yeni yapılan reklam filmini izlediğimiz takdirde, Süper Lig olmasaydı sorusuna verilen yanıtlar (#süperligolmasa) tek kelimeyle içler acısı bir halde[1]. ”Yaşam dururdu” diyenden tutun da, “Psikologlara giderdik” diyenlere, “işi bırakırım”, “yüzümüz gülmezdi” gibi söylemler havada uçuşuyor. Ipsos KMG’nin iki yılda bir araştırmalar sonucu derleyip yayınladığı Türkiye’yi anlama kılavuzuna bakıldığında 2012 yılında futbol ile ilgili çok çarpıcı bilgiler bulunuyor. Bu rapora göre[2];

- Her yaştan grubundan erkeklerin içinde futbol hayatımın ayrılmaz bir parçasıdır diyenler %12

- Tuttuğum takımın fanatiğiyim diyenlerin ortalaması dünyada %66 iken bu oran Türkiye için %83

- Tuttuğum takımın KOYU fanatiğiyim diyenlerde ortalama dünyada %11lerde ve Türkiye %22 ile ilk sırada

Türkiye’nin futbola olan tutkunluğu bu durumda iken futbolun saygınlığının şike dosyaları ile yerle bir olduğu da su götürmez bir gerçek. Şikenin var olduğu uzun yıllardır dile getirilen yalnız somutlaştırılamayan bir muamma şeklindeyken belgeye ve resmi onanmaya ise son dönemde dökülmüş durumdadır. Bugün şikeden hüküm giyen futbolcu ve spor kulüp yöneticileri bulunmaktadır. Bu durum futbolun sahada değil de masabaşında oynandığının göstergesidir. Bir spor kulübü yöneticisinin dediği gibi masabaşında derlenen senaryo sonucunda oynanan tiyatroyu da sahnede değil de stadda izleyen de sanırım biz sporseverleriz. Nasıl bir senarist grubu ise senaryoları ve uygulayıcıları her hafta sahnede olmadık potlar kırmasına rağmen her tiyatroları kapalı gişe oynuyor. Bu potlar geçmişten günümüze hep üç maymunu oynayarak görmezden gelinse de son dönemde belgeyle ayyuka çıkması bile taraftarların üç maymunu oynamasının önüne geçemedi.

Balık baştan kokar misali Türkiye’de bu kokuşmuş düzenin tepesine bir göz gezdirelim. Şu an ki Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım DEMİRÖREN. 2000-2004 Dönemlerinde Beşiktaş Jimnastik Kulübü (BJK) Yönetim Kurulu Üyesi, 2004-2012 yılları arasında ise BJK Başkanlığı’nı yaptı. 2012 yılında ise TFF Başkanı olarak kokuşmuş düzenin başına geçti. Biraz daha detaylı inceleyelim, belki de ben çok paranoyak düşünüyorumdur. Bir önceki TFF Başkanı kimdi diye bakarsak Mehmet Ali AYDINLAR ismi ile karşılaşıyoruz. Özel bir Hastane kurumunun başındaki bu isim Fenerbahçe Spor Kulübünün (FB) Voleybol Takımı için tüm imkânlarını seferber etmiştir. Bugünlerde yine FB Başkanlığına aday olmuş pişkin pişkin Federasyon Başkanlığı sürecindeki faydalarından bahsetmekte. Utanmasa ben olmasam şike sürecinde FB ligden düşerdi diyecek. TFF’nin Başkanlığı yanısıra farklı kurullar da(Tahkim, Disiplin vb.) futbol ile ilgili çeşitli konularda yer yer söz sahibi olabiliyor. Ama o kadar heveslenmeyelim, FB kulübü başkanı değil miydi, şike sürecindeki kayıtlarda tahkim ve federasyonun diğer kurullarında kendi adamlarının rakiplere olan oranından bahseden ve iş o kurula kalırsa sorun kalmaz diye böbürlenen[3].
 
Gerek şike süreci ve gerekse TFF’nin bu denli yanlı tutumu UEFA’nın gözünden kaçmamaktadır. Her ne kadar ülke içi kararlara karışmamaya çalışsa da yer yer TFF’nin sümen altı etme politikasına dayanamayıp direktifleri ile Türk futbolunun bataklığa tamamiyle saplanmasının önüne geçmeye çalışmaktadır. Ayrıca dünya kamuoyundaki şike bahsi ile ülkemizin adı da kelimenin tam manasıyla yerlerde sürünmektedir[4-6].
 
Daha fazla midemiz bulanmadan hemen bakış açımızı başka bir yöne çevirelim. Tüm bu durumları bir kenara bırakıp birazda işe milli takım boyutunda bakalım… Dünyada ekonomi açısından 17., nüfus açısından 18. Sırada. Futbol ligi açısından ise dünyanın 15. sırasında yer alıyoruz. Hal böyle iken, milli takımın durumu tam bir fiyasko. Dünya sıralamasında 49. sıradan üstün başarı sergileyerek 40. sıraya oturmuş bir takım. 2014 Dünya kupasında maalesef yokuz. Aslında bu artık oldukça olağan bir sonuç. 1930 yılından beri her 4 yılda 1 düzenlenen bu arenada güzel ülkemiz zaten trajikomik bir şekilde sadece 2 kere boy gösterebilmiştir. Peki açıyı biraz daraltıp, hedefi küçültelim ve Avrupa şampiyonasında ne durumdayız… Bu şampiyonaya da sadece 3 kez katılma hakkı kazandık. İlk defa katıldığımız bu şampiyonada gol dahi atamamıştık. Son katılışımızda elde ettiğimiz yarı finalde ise millet olarak kenetlendiğimizi dün gibi hatırlıyorum.
 
Tüm bu olanları düşündükçe TFF geçmişten günümüze ne yapmıştır diye sorası geliyor insanın… Ülkede futbola gönül vermiş bu halka yazık değil mi? Bu kokuşmuş düzende transfer adı altında kaçırılan paraların haddi hesabı yok. Avrupa’da kolay yoldan gelir olduğu düşüncesiyle futbolculardan %40-50 vergi kesilebiliyorken güzel ülkemde kimse bu konuda elini taşın altına koymuyor. Her üründen alınan %18’lik verginin bile altında, %15’lik bir vergi alınıyor[7]. Başta büyük kulüpler olmak üzere her transfer döneminde avuçla para harcayan bu kulüplerin artık rutine binmiş bir şekilde gerçekleşen vergi af talepleri ise apayrı bir durum[8]. Bu konuda sevindirici olan gelişme geçte olsa gerçekleşti. Bu yıl itibariyle yine dillendirilen kulüplere vergi affı talepleri bakanlık tarafından reddedilerek sadece taksitlendirilebileceği belirtilmiştir[9]. Görüldüğü gibi bu kokuşmuş düzenin neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyor. En üzücü olanı da şu ki; “ne desek boş” ama diyecek de o kadar çok şey var ki…
 
Peki biz bu durumda ne yapabiliriz diye sorguladığımızı varsayalım(hiç öyle sorgulayan bir millet olmadığımızı bir anlık unutarak). Bence bu kokuşmuş düzenin piyonları olarak sayımıza güvenip, ŞAH çekmeli, dizimizi dövmeyi bırakıp oyunda söz sahibi olduğumuzu hissettirmeliyiz. Tek bir cümle ile özetlersek; BİRlikte duramazsak, BİRlik olamazsak sadece BİR kalırız ve yerle BİR oluruz. BİRlik olursak PİR olsa fayda etmez, kadİR oluruz…
 
Kaynakça
[1]  “Süper Lig Olmasa” Reklam Filmi, http://www.youtube.com/watch?v=lBNxGyo6HW4
[4] Soccer – Turkish Federation Eases Penalty for Match-fixing http://www.reuters.com/article/2012/04/30/soccer-turkey-matchfixing-idUSL5E8FU2K220120430
 [5] Turkish Federation Eases Match-fixing Penalty http://www.fourfourtwo.com/news/turkish-federation-eases-match-fixing-penalty
[8] Türk Futboluna Tarihi Bir Leke Daha: Vergi Affı http://noavas.blogspot.com/2013/01/turk-futboluna-tarihi-bir-leke-daha.html
[9] Bakan Şimşek’ten “Futbol Kulüplerine Vergi Affı Yok” Açıklaması http://www.haberler.com/bakan-simsek-ten-futbol-kuluplerine-vergi-affi-yok-4621344-haberi/
 
Toplam blog
: 8
: 1567
Kayıt tarihi
: 13.11.13
 
 

Trabzon'un Dernekpazarı ilçesinde 1983 yılında dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini Trabzon'da, Orta..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara