- Kategori
- Siyaset
Türkiye Siyasetinin Makamı ve Akordu...
Karikatür: Mehmet Tevlim
Siyaset, Arapça “seyis” (at bakıcısı) sözcüğünden türemiştir…Siyaset veya diğer adıyla politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütmeyle ilgili özel görüş ve anlayışlar bileşkesidir…Siyasetin gelişim süreci, düşünselden, deneyciliğe ve bilimselliğe doğru bir yol izlemiştir… Siyasete; Eflatun, Aristo düşünsel, Montesquieu, David Hume, Aguste Comte’un deneyci ve Karl Marx ise bilimsel yaklaşmışlardır…Günümüzün siyasi anlayışı; iktidar olabilmek için seçmenle bir uzlaşı içine girerek, onu etkilemeye, ikna etmeye, kısacası kandırmaya dayanıyor…Siyasetçiler toplumsal yapıyı iyi tanırlarsa, iktidar olma şansları daha çok artar… İktidar olana kadar yapılan siyasetle, iktidar olduktan sonra yapılan siyaset arasındaki farklılıklar da her zaman olagelmiştir… Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, AKP’nin iktidar olduğu ilk günlerde söylediği “Adeta kekeme oldum.”Sözü de bu gerçeği açıklıyor…
Siyaset, toplumsal yapıya, toplumsal zemine göre şekil alıyor… Toplumsal zemini ve yapıyı iyi etüt eden siyasiler, daha çok oy alarak iktidar oluyorlar… Müslüman mahallesinde salyangoz satmak isteyenler de hep avucunu yalıyor… Toplumsal yapıya ve anlayışa göre siyaset yapmak toplumları ileri götürür mü hayır… Gittiğin yerdekiler körse, sende bir gözünü kırp anlayışı, siyasilerin siyaseten en çok kullanmaya zorlandıkları bir davranıştır. Amaç seçmene şirin görünerek oyunu almaktır. Toplumlar, yapıları, inançları doğrultusunda siyaset yapanlar tarafından sömürülürler… Bugün ülkemizde din üzerinden siyaset yapanlar da bunu yapıyor…
Mecliste grubu olan partilerin siyaset yapma şekillerini saz gruplarına benzetebiliriz…
Ben şimdi parti adı vermeden saz gruplarını bir bilmece şeklinde soracağım. Yanıtını sizler bulacaksınız...
***Sazı sahnenin önünde başka, arkasında daha bir başka çalıyor… Saz grubunu otoriter bir şef yönetiyor ve saz grubunun gözünü açtırmıyor. İlahiler eşliğinde herkesi kendi makamına zorluyor…
***Piyasanın şartlarına uyum sağlamaya çalışırken, zaman zaman kendi özgün müziğinden ayrılıyor. Kendi çalıyor, kendi oynuyor ve devamlı akortla meşgul. Halkanın içinden bir türlü çıkamıyor ve bir türlü makam değiştiremiyor…
***Sazı düzen ve akort tutmuyor, ne çaldığını kendi de bilmiyor… Başka saz grubuna özeniyor ve grubun birine katılmayı düşünüyor...
***Ayrı telden çalıyor… Ayrı dilden ve ayrı makamdan söylüyor… Kendi pişiriyor kendi yiyor…
***Saz ekibini yeni yeni oluşturmaya çalışıyor ve henüz akort aşamasında... Başka saz ekiplerinin yerini doldurmayı düşünüyor...
İktidar olabilmek için siyasilerin: Siyaset yapılan zemini –halkın genel yapısını, anlayışlarını inançlarını- çok iyi etüt etmeleri gerekiyor… AKP, bunu başarıyla yaptığı için iktidar oluyor...
Toplumsal yapımızda din hala en ön sırada ve önemini korumaktadır… Bu yüzden siyasiler dini kullanmaya çok meyillidirler… İktidar olabilmek için dini siyasetlerinin içine katmaktadırlar… Bu çağdaş bir anlayış değildir ama ülkemizde iktidar olabilmenin yolu da ne yazık ki henüz bu alanı kullanmaktan geçiyor…
Bugün Dünyanın birçok ülkesinde demokrasi sorunu yaşanmaktadır… Gerçek bir demokrasi olabilmesi için halkın çok bilinçli ve eğitimli olması gerekir ki bu da yine siyasilerin halkı uyutmalarıyla çok zor görünüyor…
Gönlümüz istiyor ki: Ülkemizin siyasi akordu, sevgiden, barıştan, özgürlükten, eşitlikten, kardeşçe bölüşmekten yana yapılsın ve hep birlikte insan olmanın tadına vararak; saz ekibimizle renga renk bir ahenkle birlikte çalalım birlikte söyleyelim...