- Kategori
- Siyaset
Üç eşli Danışmana tepki gösterilmeli (mi?)

Bu durumun toplum ve ahlak kurallarını hiçe sayması ne acayip bir durum ?
Başbakan’ın yeni danışmanının üç eşli olduğu haberini birçoğumuzun okuduğunu ve gözden kaçırmadığını düşünüyorum. Belki pek çoğumuz buna tepki göstermedi ama merak ediyorum, haber bültenlerinde ne kadar yer aldı acaba bu haber ? Daha doğrusu yer alır mıydı, almalı mıydı ? Ne de olsa Başbakan’ın, Başbakanlığın ismi var ön planda..
Adı geçen şahsiyetin haber konusu olması yeni Başbakanlık danışmanı olması değil, üç eşli olması… Bu durumu modern hukuk ilkeleri ile tanımlamak oldukça zor. Zira modern medeni hukuk, erkeklerin ve de kadınların tek eşli olmasını ön görür ve öyle uygulanır. Türkiye’de de medeni hukuk kurallarını kabul ettiği zamandan beri bu durum değişmemiştir. Resmi olarak tek eşlilik olmak zorunlu, diğeri suçtur ve hapis cezası uygulanır. Peki, bu gibi insanlar neden çok eşliler ve bu durum şimdilerde ön plana sürüldü.
Öncelikle şu çok eşlilik olayına bir göz atalım.
Literatürde Polygamy denen ‘çok eşlilik’ aslında medeni hem hukuk normlarına göre, hem de sosyal hukuka göre önerilmeyen ve olmaması gereken bir durumdur. Çok eşlilik teorik olarak ya karının ya da kocanın birden fazla olması ile gerçekleşir. Ancak bir ailede karının tek, kocanın birden fazla olması uygulaması tarih boyunca çok nadir olmuş ve tek tanrılı dinlerin hiçbirinde meşrû ve olağan bir durum olarak görülmemiştir. Buna nazaran, kocanın tek, karılarının birden fazla olması ise hem tarihte daha çok görülmüş, hem de bazı sınırlamalarla bir anlamda onaylanmıştır. İçinde bulunduğumuz dünya da modern medeni hukuk kuralları geçerli olsa da, zaman zaman bu kuralları bir kenara atıp, bir anlamda hukuksuzluk taraftarı olup, kimi zamanda, tarihten örnekler vererek çok eşliliği kabul edenler var. Ülkemizde 'kumalık' ya da 'dost tuma' kavramları ile karşımıza çıkan çok eşilik, yalnız bizim ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde karşımıza çıkıyor.
Tek eşliliğin aksine çok eşli olmanın aslında erkeklerin doğasında olduğunu savunanların oldukça fazla olduğu günümüzde, bir Fransız Psikolog “erkeğin tek eşli olmasını, sanılanın aksine sağlıklı değil patolojik bir durum” olarak nitelendiriyor. Bunu da şu tezi ile bütünleştiriyor.
"Mutlu bir evlilik için erkeğin aldatması şart. Aldatan erkek de karısını seviyor. Sevmediği için bunu yapmıyor. Sadece nefes almaya ihtiyaçları var. Kadınların, kocalarının evlilik dışı ilişkilerini hoş karşılaması, sağlıklı bir birlikteliğin işaretidir”
Yani ? Yanisi şu. Arkadaş, bir anlamda, “çok eşlilik erkeğin doğasında vardır. Resmi ya da gayri resmi olarak tek eşli olan erkek, eşinden yada bulunduğu ortamdan zaman zaman sıkılır ve eşini aldatır. Bu aslında onun rahatlama ihtiyacıdır. Böyle olmasa eşler aslında mutsuz olur, mutsuz olunmaması için erkeklerin eşlerini aldatmasının normal karşılanması gerektiğini” savunuyor. Buradan neyi çıkartmamız gerekir ? Bu anlatımdan, ereklerin mutluluk çaresini, evin dışında başka kadınlarda aramaması için aynı çatı altında başka kadınlarla paylaşım yapılması gerekliliği çıkartılabilir mi ? E, adam buna vurgu yapıyor bir anlamda…
Başbakanlık Danışmanı’nın çok eşli olmasını neden yargılıyoruz. Akp topluluğunun içinde başka çok eşli olanlar yok mu ? Bu şahıslar eski “Mili görüş” çizgisinden gelen insanlar. Onlar kendilerince çok eşli olmanın İslam’ın buyurması gibi algılıyorlar ve öyle lanse ediyorlar. Peki öylemi gerçekten. Peki, çok eşlilik olayının İslami boyutu nedir ?
Bizim ülkemizde, bazı aklı evveller, çok kadınlı olmayı bir ‘sünnet’ ve İslam’ın gereği olarak görüyorlarsa da, aslında bu onların işine öyle geldiğindendir. Çünkü İslamın hiçbir zaman erkeklere ‘birden fazla kadınla evlenin, aileniz, yuvanız mutlu ve huzurlu olur, gözünüzde dışarıda olur ‘ diye bir mesaj verdiğini zannetmiyorum. Ancak, İslam düşünür ve alimlerinin şöyle bir açıklaması var. Diyorlar ki “Kur'ân-ı Kerim'in, birden fazla kadınla evlenmenin meşrûiyetine, doğrudan buna yönelik bir ifade ile değil, bir başka münasebetle (yetimlerin hakkını korumaktan söz ederken) temas etmektedir. Kuran ‘Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin; çünkü bu büyük bir günahtır. Yetimlerin hakkına riâyet edememekten korkarsanız (bunların yakasını bırakın da) beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın; haksızlık etmekten korkarsanız bir tane kadın veya mülkiyetinizde bulunan câriye (ile yetinin); bu, adâletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır’ buyuruyor.” Bakın bu durum Osmanlı’da nasıl vuku bulmuş. Osmanlı padişahlarından Orhan Gazi’nin buyruğu yukarıdaki açıklamayı ne kadar da destekler nitelikte..
“Fermanımdır! Eşleri ölen kadınlara ve yetim çocuklara sahip çıkılması için erkeklerin birden çok kadınla evlenmeleri teşvik edile! ..”
Kuran’da yer alan Nisa suresinde bir anlamda ‘yetimlerin haklarını korumak’ için onların himaye edilmesi, ortada bırakılmaması sebebiyle ikinci evliliğin yapılması gerekliliğini vurguluyor ama bu durum bugün anladığımız manadan çok uzakta. Birden çok kadınla evlenmek, İslam öncesi devirlere dayanıyor. İslâm öncesi çağlarda Mısır, Hindistan, Çin ve İran'da, eski Yunan ve Roma toplumlarında, Yahûdîlerde ve Araplarda ya nikâhlamak, yahut da evde veya evin dışında bir yerde barındırmak suretiyle erkekler, birden fazla kadınla evlilik yapıyorlar veya evliliğe benzer ilişkiler yaşıyorlarmış. Bunun sebeplerinin başında, özellikle köy ve daha kırsal kesimde bulunanların, hem korunma, hem de çevre üzerinde hakimiyet sağlama olarak belirtiliyor. Bir diğer husus ise, kabileler ve topluluklar arasındaki savaşlar ve kavgaları yüzünden, popülasyonunun erkek çeşidinin azalma göstermesine de bağlanıyor
İslam öncesi devirden, günümüze kadar gelmiş olan çok eşlilik, başta İslam ülkeleri olmak üzere, Avrupa’da da hızla yayılım gösteriyorsa da yapılan araştırmalara göre çok eşli olma durumunun toplumda huzursuzluk yarattığı tespit edilmiş. Aynı zamanda çok eşli ailelerde de yoğun mutsuzluk olduğu belirlenmiş. Örneğin, Malezya'da yapılan bir araştırma sonucunda çok eşli ailelerde çocukların ve ilk eşlerin son derece mutsuz olduğu ortaya çıkmış. Araştırma kapsamında çok eşliliğin hüküm sürdüğü hanelerden 1600 kişiyle görüşülmüş. Bunlardan, 523 çocuğun yüzde 90'ı büyüdüklerinde çok eşli aileler kurmayacaklarını söylemişler. Kocası ikinci eş alan 259 kadının yüzde 70'i ise, kocalarının ihtiyaçlarını adil bir şekilde karşılayamadığından şikayet etmiş. Bu arada, Malezya'da Müslümanlar resmi olarak 4 kadınla evlenebiliyor. Gelelim günümüze !
Başbakanlık Danışmanı’nın çok eşli olması elbette normal bir durum değil. Durumun bu anormalliği bir kenarda böyle bir insanın Başbakanlık danışması olması da ayrı bir tartışma konusu elbette. Ama AKP hükümetinin bu tarz sosyal durumları pek önemsediğini zannetmiyorum. Zira, AKP içinde çok da gündeme getirilmemiş başka çok eşli olanlarda var sanıyorum. Her nekadar bu durum ‘suç’ ve 2iki yıl cezası’ olsa da, bu durum pek önemsenmiyor galiba. Hem neden yadırgasınlar ki ? Devleti ve milleti dönüştürme projesi yürüten AKP ve onun Milli görüş çizgisinden gelen destekçileri için için bu gayet normal bir durum. Asıl anormal olan bu durumu kör gözüne sokar gibi halka yansıtmalarıdır. Yoksa çok eşlilik hukuken ve kanunen meşru mu olacak. Hani, pek çok durumda Malezya’yı örnek alıyoruz ya !
../..