- Kategori
- Güncel
Uçurumların ayırdığı hayatlar

Kolları yoktu. Elleri omuzlarına dikilmiş ama belki de doğuştan öyle...bilemiyorum. Otobüsün camından baktım baktım...bakakaldım. Otuzlu yaşlarda olmalı konuşurken yüzünde belli belirsiz bir gülümseme de var. Omuzlarına iliştirilmiş ellerinin ucunda kağıt mendil paketleri var. Kağıt mendil satıyor bu genç adam. Sonra biraz daha ileriye doğru yürüdü. Otobüsün camı daha fazla izin vermedi onu izlememe. Anlattığım bu manzara İstanbul Esenler Otogar’da yaşandı. Büyük bir fakirlik, zorluk akıyor insanlara bakınca. Moral bozucu aslında.
Bu ara dolaşmaktan epey bir yoruldum. Dolayısı ile MB’ye dahi giremez oldum. Akşamları eve gelince oturup yazamadım bile, hem de o kadar çok istememe rağmen.
Esenler’ler de anlatmaya çalıştığım manzaranın iki saat öncesine gidelim. Bu sefer ki mekanda ise bir takım abiler ablalar en şık elbiseleriyle ve en ezici (!) bakışlarıyla etrafı süzüyorlar. Pek bir beğenmişlik ile hem de. Bu sefer ki yer İstinye Park Alışveriş Merkezi.
Harika bir yer.
Açıkçası bu kadar modern ve güzel tasarımlı alışveriş merkezlerini New York ya da Boston’da dahi görmedim.
Ama bunun önemi yok.
Önemli olan ülkemizde iki büyük uçurumun olduğudur. Elleri omuzlarına iliştirilmiş kağıt mendilci genc adam ile lüks mekanlarda etrafı baygın bakışlarla süzen abiler, ablalar.
Elbette her kesimden insan olacak ülkede ama böylesine ekonomik uçurumların ayırdığı hayatlar bu kadar keskin olmamalıydı diye düşünüyorum. Ve kimse kimsenin de umurunda değil bu daha da korkutucu.