- Kategori
- Mizah
Uğraşmayın benimle
Koşuyordum, ağaçlar da koşuyordu. Yorulmuştum durdum. Ağaçlarda durdu. Koca orman durmuştu.
Yıldızlar eğilip sordular neden durmuştum diye. Nefes nefeseydim cevap veremedim. Sonra tekrar başladım koşmaya, ağaçlar da hareketlendiler elbette...ve yine geçtiler beni.
Eve ulaştığımda zor attım kendimi salondaki kanepenin üzerine. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Göğsüm ise hızlı hızlı inip kalkıyordu. Deli gibi nefes alıyordum. Bir baktım duvarlar da benimle birlikte nefes alıp veriyorlar.
Yıldızlar pencerenin kenarına dizilmişler hep bir ağızdan soruyorlar. Fakat ne sorduklarını bilmiyorum. Bir şey soruyor olmalılar. Çünkü öyle neden yanıp yanıp sönsünler di mi? Ve neden öyle şaşkın şaşkın pencerenin kenarına meraklı meraklı dizilmiş olsunlar?
Bu arada ağaçlar dallarını uzatmışlar, kapının aralığından içeriye ulaşmaya çalışıyorlar. İzin vermiyor duvarlar ve kapı. Duvarlar üzerime geliyor, kapı sanki daha da büyüyor.
Bana ne oluyor böyle? Yıldızlara ne olmuş? Neden bu kadar yakına
gelmişler?
Ve neden ağaçlar benimle uğraşıyor.
Yoksa...yoksa rüya dedikleri şey bu mudur? Hani insanlar da görürmüş...ben küçücük bir karıncayım oysa. Ne alıp veremediğiniz var benimle?...Rahat bıraksanız daha iyi olmaz mı? Karıncalar rüya görmez ki.