Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '22

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Ulusal Sanayi

MÜMTAZ ZEYTİNOĞLU

Bazı seçkin insanlar, düşünceleriyle zamanını aşıyorlar. Ve onların isimleri ve değerli fikirleri  maalesef tozlu raflarda saklı kalabiliyor. Ancak, muhatap oldukları sorunlar çözülemeden on yıllara yayılınca veya tarih yinelendikçe, ruhaniyetleri ve bıraktıkları izler ile gün ışığına doğru tekrar yol alabiliyorlar. Fikirleri ile unutulmaz sanayicilerimizden olan rahmetli Mümtaz Zeytinoğlu da o (adı gibi) mümtaz kişiliklerden birisi. Ülkemizde ulusal sanayinin öncülerinden olan Zeytinoğlu, Türkiye’nin kalkınmasının dış kaynaklara değil yerli kaynaklara dayanması gerektiğini ve makine üreten makinelerle, yerli sermaye ve yerli hammadde ile üretimi savunarak “Ulusal Sanayi” tezini geliştirmek için büyük çabalar sarf etmiştir.

Zeytinoğlu, 1933 yılında doğdu. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi'nde, yükseköğrenimini 1957'de İstanbul Teknik Üniversitesinde tamamladı. Eskişehir’de çimento fabrikası kurarak sanayiciliğe adım attı. Eskişehir Sanayi Odası’nın kuruluşunda büyük emekleri oldu. 1974 yılında Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. Ankara’da Başbakan Bülent Ecevit’le görüşmesinden sonra Eskişehir’e dönerken, 8 Şubat 1979'da daha henüz 45 yaşındayken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

Mümtaz Zeytinoğlu’nun anısını yaşatmak için, yaptığı konuşmalardan ve bir kısmı taslak halde kalmış yazılarından 1981 baskılı “Ulusal Sanayi” isimli kitabı derleyen, yakın dostu ve bilim insanı Prof. Dr.Tahsin Yücel, bu eserde Zeytinoğlu’nu şöyle anlatıyor: “Aydın ve örnek bir sanayiciydi Mümtaz Zeytinoğlu. Ulusal sanayimizin kurulmasına, gösterişten uzak, içten çaba harcamıştı. Üretken olmak, özdeksel (maddi) değerlerle ulusal ekonomiye katkıda bulunmak, tutkusuydu o’nun. Kısa ömrüne karşın, yararlı deneyimler, geçerli, çağdaş görüşler kazanmıştı. Genç yaşta bir trafik kazasında yaşama gözlerini yumması, ülkemiz için gerçek bir yitirimdir. Kendisi, Eskişehir Sanayi Odası’nın başında, Türkiye’nin sanayileşmesi ve kalkınması konusunda toplumdan ve bağımsızlıktan yana bir görüşün yılmaz savunucusuydu”. Yücel, Zeytinoğlu’nun insan yönüne değinirken, hiç kimsenin üretemeyeceği kadar dostluk ve sevgi ürettiğini, ucu bucağı görünmez dostluk ağları ördüğünü de ekliyor.    

“Ulusal Sanayi” kitabında 1960’ların 1970’lerin sanayileşme hareketinin altı dikkatle çizilirken, kalkınmanın sanayileşme ile olacağı görüşleri ortaya konmuştur. Bağımsız teknolojiye dayanan, insanı ihmal etmeyen, Ar-Ge’ye ağırlık veren, sadece iç piyasaya hapsolmayarak dış piyasada da rakipleriyle mücadele edebilecek düzeyde mallar üretecek bir ulusal sanayi oluşturulmasının önemi vurgulanmıştır. Zeytinoğlu, bu prensipleri kendi işlerine uyguladığı gibi çevresindeki başka sanayicileri de bu yönde etkilemiştir. Lakabı bu doğrultuda “Anadolu Beylerbeyi” idi. 

“Yaptığımız her iş, insan hayatını zenginleştirmeye ve güzelleştirmeye yönelik olmalıdır” ilkesi ile hareket eden Mümtaz Zeytinoğlu, Ortak Pazar’ı eleştirmenin neredeyse vatan hainliği sayıldığı günlerde, ülke ekonomisinin yozlaşmasını engellemek adına Ortak Pazar konusunda onurlu bir savaşım vermiştir. Zeytinoğlu, Avrupa ile aramızdaki o dönemki protokolün Türkiye’nin zararına işleyerek gerçek anlamda sanayileşmesini olanaksız duruma düşüreceğini ve üstelik tüm beklentilerin aksine Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na tam üye olmasını da sağlamayacağını iddia etmekteydi. Uyarıları ilk başta öfke, kuşku veya ilgisizlikle karşılanmış olsa da, görüşlerinin kamuoyunca sindirilmesi ve yetkililerce kavranması, söylediklerinin belki beş altı yıl sonra bir bir çıkmaya başlaması ile ancak gerçekleşebilmiştir.            

Kızı Banu Zeytinoğlu diyor ki; “Babam, bize dünyaya yararlı olmanın zorunluğu gibi bir şey öğretmedi. Çünkü onun öğrettiklerinin tümünde zaten bu ilke yer alıyordu”. Yine unutulmaz bir konuşmasında da şöyle demiş Mümtaz Zeytinoğlu: “Ben burada yanılabilme özgürlüğüyle konuşacağım. Bu hakkımı elimden alırsanız, canlılığımı yitiririm, korkumdan elden geldiğince genel gerçekler içinde kalır, her yöne kaçmamı sağlayacak önerilerde bulunurum...Yanılma özgürlüğüyle konuştuğumda, sizlere daha değerli şeyler aktaracağım kesin değil kuşkusuz, ama zayıf da olsa şansım burada.” Dostoyevsky’i, Proust’u, Kafka’yı, Faulkner’i, Saussure’ü, Levi-Strauss’u, Greimas’ı okuyarak onların yapıtlarına kütüphanesinde seçkin bir yer verdiğini öğrenince, kendisinin yukarıda anlatmaya çalıştığım düşünce zenginliğini taşıması beni hiç şaşırtmadı.   

Bugün, 40 yıldan fazla bir zaman önce Mümtaz Zeytinoğlu’nun terk-i dünya ettiği yerden aynen devam ederek, halen kriz içindeki ekonomimizi, tüketim toplumu olmuş olmamızı ve yeterli miktar ve düzeyde üretemememizi tartışıyoruz. Zeytinoğlu’nun yazılarından ve konuşmalarından, kendisinin tam manasıyla özgürlükten ve bütün kurum ve kurallarıyla işleyen demokrasiden yana olduğu anlaşılıyor. Kronikleşmiş, kısır döngüye girmiş sorunlar yumağımızın çözümüne belki de önce bu temelde bakılmalıdır.

Not: Bugüne döndüğümüzde, tıpkı Mümtaz Zeytinoğlu gibi sanayimiz ve ekonomimiz ile ilgili eleştirel fikirlerini cesaretle açıklayan ve yazdıkları ile yine felsefi derinliği olduğunu hissettiren sıra dışı iş adamı Adnan Dalgakıran’ın 2021’de yayınlanan “Yüzleşme: Türkiye Vasatlıktan Nasıl Çıkar” isimli kitabını da bu vesileyle tavsiye etmek isterim. Saygılarımla.    

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ulusal Sanayi, Mümtaz Zeytinoğlu, Yayına Hazırlayan: Tahsin Yücel, Çağdaş Yayınları, Mart 1981.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/anadolu-sanayisi-ve-mumtaz-zeytinoglu/600059

https://www.eskisehir.net/eskisehir/zeytinoglu-vefatinin-42-yilinda-unutulmadi-h41997.html

 

 

 

 
Toplam blog
: 30
: 349
Kayıt tarihi
: 06.01.18
 
 

Aydın'da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Aydın'da tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniv..