- Kategori
- Gönüllülük
Umuda yolculuk 1

Aralık 2012'de yazdığım; " Gönüllüyüm, ya siz? " Başlıklı yazıda AÇEV bünyesinde gönüllülük esasına dayalı okuma-yazma eğitmenliği yaptığımdan bahsetmiştim.
Eğitmenlik yaptığım merkez; Gaziantep'e doğudan göçle gelen, asgari şartlarda yaşamaya çalışan insanların olduğu bir mahalleydi. 3,5 ay boyunca güzel anılar biriktirdim, etrafımdakilerden çok şey öğrendim. Yanısıra yokluğu, yoksulluğu, pisliği, kavgayı her şeyi kabul ettim de orada ki çocukların yaşamaya çalıştığı şartları bir türlü içime sindiremedim. Benim çocuğum da çocuktu onlarda çocuktu ama bir yanlış vardı ortada sanki.
Yasin suresini her okuduğumda bir ayet takılır aklıma;
- Onlara "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın " dendiğinde, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: " Allah'ın dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz hepsi bu."
"Allah onlara vermemişse bir bildiği vardır, biz kendimize bakalım " demek yerine elindekini paylaşsa herkes, "al kardeşim, bende ihtiyacımdan fazlası var, bu da senin ihtiyacını gidersin" dese, dünya eminim daha yaşanası bir yer olurdu.
Neyse, eğitmenlik bitti, günler geçti ancak gönlüm, aklım mahallede, çocuklarda kaldı. Öğrenmeye, ilgiye nasıl aç olduklarını düşündüm durdum. Baktım ki üzülmek çare değil geçen sene ortalarında elimi taşın altına sokmaya karar verdim ve eşimle konuştum. Şanslıyız ki hayata benzer pencerelerden bakıyoruz. "Ne yapabiliriz? " kısmında yuvamızı, soframızı ve en önemlisi kalbimizi bir çocuğa daha açmaya karar verdik. Kızımız onüç yaşındaydı, kararlarımıza ortak olabilecek olgunluğa erişmişti. Biraz tereddütle konuyu açtığımızda ummadığımız kadar heyecan ve sevinçle karşıladı koruyucu aile olma fikrimizi. Onunda cesaretlendirmesiyle ailesinden ayrılmak zorunda kalan bir küçüğün yeni ailesi olma yolunda ilk adımı atmaya karar verdik :)
Umuda Yolculuk devam edecek...