Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '07

 
Kategori
Özel Lezzet Durakları
 

Universal Stüdyo'da inecek var

Universal Stüdyo'da inecek var
 

"Haydi hazırlan Halide, " dedi Nur gelin, ben gelemiyorum ama sen ve enişten ve de şeker Murat Hideo birlikte güzel bir yere gidiyorsunuz. Bende şafak attı, amanın ben ne Japonca bilirim ne de İngilizce. Bildiğim tek dil kendi dilim ve de vücut dilim; hadi bir de birkaç kelime İngilizce kelime. Yandı Japonlar. Çekilin yoldan, geliyorum ben.

Trene binerek gideceğiz elbet gideceğimiz o sürpriz yere. Çıktık, ben enişte ne yaparsa, nereye giderse onu takip ediyorum içimden söyleniyorum da yazıklar olsun sana bir İngilizceyi bile sökemedim diye. Trene bindik, trenden indik, merdivenleri tırmandık, tekrar bindik sağa döndük trene bindik sola döndük trene bindik. Belki en az on kez bindik, indik artık umudumu kesmeğe başladım herhalde diyorum bunlar benim evlerinde kalmamdan usandılar beni karman çorman yollara sokuyor ki dönüş yolunu bulamayayım. Tüh dedim bileydim yanıma bir torba pirinç alır geçtiğimiz yollara dökerdim. Dönüşte yolu bulur Hansel ve Gretel gibi eve girer onları sevindirir, mutlu ederdim.

Ve nihayet eniştemin gözlerinden geldiğimizi anladım girişte bize kağıttan yelpazeler verdiler, aylardan temmuz sıcak, giriş ücretini ödedikten sonra karşıma kocaman bir dünya ve etrafında serinletici suların fışkırdığı bir havuz gözüme çarptı. Okudum ve gözlerime inanamadım..

Universal Studyo

Şu meşhur Amerikan filmlerinin çevrildiği studyolarının birebir kopyası Japonya'da da kurulmuş. Akşama kadar burada zaman geçireceğimizi anladım. Masal ülkesine gelmiş gibi hissettim, son derece bakımlı çiçeklerle bezenmişti. Yolun iki yanında izlediğimiz filmlerin hatıra eşyaları ve şekerlemelerle dolu dükkanlar vardı, sanki film karesine girmiş gibi hissettim kendimi.

İlk girdiğimiz film, 'Zamanda yolculuk' film seti idi. O filmde kullanılan arabanın aynısına biniyorsunuz, karşınızda üç boyutlu bir film oynuyor ve araba ile o filmin en can alıcı sahnesine dahil oluyorsunuz, ırmaklar aşıyor yanardağlardan geçiyorsunuz. Muhteşemdi...

İkinci film seti 'jurassic park' idi büyük botlara biniyor sizleri koruyacak şekilde bağlanıyorsunuz bazı Japonların yağmurluk giydiğini fark ettim, havaya baktım "yağmurda yok ama "diye bilgiçlik tasladım. Hareket etti botumuz bizimle birlikte pek çok botta hareket etti. Tarih öncesi tüm dinazorlar kimi sudan çıkıp size cee yapıyor yada ummadığınız anda çıkıveriyorlar, filmin içindesiniz, heyecanlanıyorsunuz, finale doğru baktım bir çağlayana geliyoruz amanın durun ben inecem diyemedim karşımızda ağzını açmış kocaman bir dinazorun ya karnına gideceksin ya da çağlayandan aşağı düşeceksin, ben düştüm.

Düşmemizle birlikte sular tepemizden aşağı döküldü… Yağmurlukların sırrı çözüldü, sular saçlarımızdan süzülürken karşıda sırf bu anı izlemek için biriken kalabalığa manidar bir şekilde baktım…. Düşüş esnasında karşınızda bir flaş parlıyor sizin o çılgın anınızı resmediyorlar, dilersen çıkışta alıyorsun. Aldık da... Korkunun resmi koydum adını.

Çıktık dışarı çıkışta yemek yemek için hoş bir yer hazırlamışlar menü muhteşem dinazor şeklinde köfteler ve değişik tatlar. Bana en yakın gelen dinazor şeklinde köfte ve colayı alıp bir masaya geçtik, sanki ben Alis ve bulunduğum yerde harikalar diyarı, tavşanı bekler gibiydim.

Karnımız doydu etrafa bakınırken bu filmle ilgili yakınlarımıza görünce sevinçten delirtecek hediyeler aldık. Bu gezi bitmez… Arkası yarın.. Sevgi ile kalın efendim.

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..