Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Üstüne yeni bir gökyüzü örtmeli senin, bulutsuz.

Ayaklarını bastığın yerler yeşile kesilsin diye, nereyi bulursa ağaç dikmeli, çim ekmeli, gül bahçesi yapmalı… Öyle bir hal almalı ki her yer yemyeşil ve çiçeklerle örülü, gül kokusundan başın dönmeli senin sürekli. Temiz hava yakmalı ciğerlerini…

Sabahları kuş seslerinin korosuyla güne merhaba demelisin. Güneş doğarken sen çocuk sevinçleri içinde karşılamalısın onu, bayram sabahına uyanan çocuk neşesiyle. Güneş öyle bir ısıtmalı ki senin içini, bütün yıl o sıcaklıkla geçmeli günlerin.

Ay çıkınca gece gece karşına, sen ondan önce karşılamış olmalısın güzel aydınlığını. Gecene değen ne acılar ne de hüzünler olmalı, salt can şenliği ile bütün sabahlara ulaşmalısın…

Yeğenim, öyle sağlıklı öyle taze bahar gibi doğmalısın ki, sende cümbüş ve sevinç çığlıkları birikmeli. Annen ve baban doğumunla bir kez daha mutluluğa kesince, ben de sevinçten ölecek hale gelirim artık!

Herkes tok herkes güler yüzlü olmalı yaşamında, sorunları sorunsuzlukları olmalı… Yeni yeni, komik sorunlar peydahlayıp sonra hep birlikte hallerine gülmeliler sadece.

Savaşlar, tarih kitaplarında anlatılan geçmişin ibret vesikalarının adı kalmalı, sen ve arkadaşların savaşı tanımlayamayıp yaşlıların eğlence malzemesi olmalısınız. Yeni nesil işte; masallardaki yedi başlı canavarlar gibi biliyorlar sadece savaşı, başka da bir şeyinden haberleri yok, demeliyiz sizin halinize bakıp...

Düşünü kurarken yeğenim dayın bunların, yurttaşın olan kaç bebek açlığa doğuyor ah bilmesen ve görmesen hiçbir zaman. Üç kuruşa muhtaç olup bir avuç yağmacıya bilmesen ne kadar yurttaşın el açmak zorunda kalıyor her gün. Çamura düşen ekmeği almak için bile yurttaşlarından kaç anne, birbirini itip kakıp ekmeğe saldırıyor, of hiç bilmesen. İş bulup çoluğuna çocuğuna ekmek götürmek için kaç anne kaç baba, hangi kansızların kapılarının önünde kaç vakit bekliyor, ah hiç bilmesen.

Filistin’de yaşanan acıları hiç duymayacak hiç görmeyecek olsan, ah yeğenim. Seninle aynı gökyüzü altında aynı inanca sahip kaç insandan her gün kaç kişi sömürücüler tarafından öldürülüyor, ah hiç bilmesen. Kendi yurtları dünyanın gözü önünde her gün kendilerine nasıl dar ediliyor, of ki of, hiç bilmesen.

Bağdat’ın günlük güneşlik vakitleri öncesinin de öncesinde kaldı, ah hiç bilmesen. Irak denen yurt; şimdi kaç parça olup kaç parça halinde kanıyor, ciğerleri her gün kaç defa dağlanıyor insanlarının, ah hiç bilmesen. Bir zalimin oyuncağı olan Ortadoğu kanarken, o zalim eliyle kanarken; savaş oyunu seyreden bir ahaliye döndüğünü büyüklerinin, of hiç görmesen.

Kendi elleriyle Afrika’yı bütün halinde ıssızlaştıran insan erkleri, şimdi nasıl kör nasıl da sağır oralara karşı, ah hiç bilmesen. Vicdanlarını ipotek altına almış sanki insanlar el birliğiyle, çıt çıkaran birkaç kişi dışındakiler; o kıtanın aç ve çaresiz kalabalığının tarih kitaplarındaki yazılan yerlerini yırtıp kendi çöplüklerine atmışlar gibi.

Çıldırıp kendini nasıl imha etmiyor bu insanların düşünen ve üreten kısmı bu olup bitene karşı deme sakın, cız sonra!...

Doğ benim güzel yeğenim; bütün erklere ve yokluklara, yoksulluklara inat, doğ! Gün gelir biz de iyi günler görürüz, hem kim bilir belki de… Mazluma bir umut olarak doğ sen de her doğan gün ve her doğacak çocuk kadar. Hem sana dayın binbir gece masalları anlatacak ve daha kaç Anadolu daha kaç Mezopotamya anlatıcısından aktararak daha kaç masal bulup buluşturarak anlatacak, hele bir doğ…

Maria Wine’ın bir şiirini okuyacak dayın şimdilik sadece sana, diğerleri mi, doğunca artık! “ Ne bir kuş/ Ne bir yel/ Fırtınanın etrafında/ Sonsuz kardan bir ova./ Ne bir yel/ Geyik ardından./ Ne bir yankı/ Kara mermiden./ Yüreğimin kordon saati etrafında/ Boğulan bir suskunluk.// Ne bir kıvanç dalgası/ Ne bir hüzün duygusu/ Salt uykunun beyaz yasası.”

( Kara Yelkenle Doğan )

 
Toplam blog
: 55
: 383
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

1975’te Ankara’da doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü’nü bitirdi. Şiirleri..