- Kategori
- Psikoloji
Uzun yolların kısaldığını hissetmek..

Uzun yolların kısaldığını hisetmek..
Hani gün gelir de yıllardır bitmeyen çığlıkların bir anda sustuğuna tanık olur ya insan. Kukla misali olduğun günler gelir aklına. İplerin salınmaya başladığı anda yeniden yakalarlar iplerini. Tüm duygularından arındığın an'ı beklerler sanki.
Hayallerini ertelediğin an'ları. Bir an gelir umutsuzluğa düşersin ya hani. " Her şey çok güzel olacak "diyememenin verdiği hüzün.
Küçük kayıklarının büyüdüğünü gördüğün an'lar vardir. Hani çocukken yaptığın kayıklar artık büyümüştür. İçine sığdıramazsın küçük hayallerini. Çünkü hayallerinde büyümüşlerdir seninle beraber. Kocaman olmuşlardır ve hiç bir yere sığamazlar artık.
Yütik düşüncelerin oluşmaya başlar yitik benliğinde. Ne matematiksel, ne mantıksal, ne duygusal. Hepsi aynı yola çıkan hesaplar . Hani iki yol vardır ya insanın önünde ; " gitmek" ya da " kalmak " Yollar çakışır. Karar veremezsin. İstediğin nedir bilemezsin. Nefes almak için dayanmaya çalışırsın. Çalıştıkça kukla olduğunu anımsatırlar sana. İplerini çekerler yine belli belirsiz. "DUR" derler sessizce.
Onlar dilsizdir çünkü. Hiç duyamazsın, anlayamazsın ömrün boyunca. Hayatını yönlendiren "başroller" vardır tiyatro misali hayatında. Ama çoğu zaman hiç önemsemediğin "figüranlar" çıkar karşına. Esas onlardır belki de sana yol gösteren . Anlayamazsın. O son perdeyi görene kadar. Hep umut dolu bekleyişler içerisinde geçip gider "başroller'le" mücadelen.
Son ışık, son perde ! Elbet bir gün gelecek diye yaşarken, unutuverirsin tüm "rolünü"
Belki bir hastalığın pençesinde, belki bir trafik canavarının ellerinde belki de..
Sebep ne olursa olsun o perdeyi beklemekle geçer ömrün. Ama hiç yokmuş gibi davranaraktan.
Hep varmış gibi yaşamak; sahnenin hep başrolü olmaksa amacın, baştan yanlış yapmışsındır !