- Kategori
- Güncel
Vakıflara çocuklarınızı emanet eder misiniz?

Başbakan Davutoğlu Ensar Vakfını sahiplendi. Hem sahiplendi hem de vakfın insanlığa ve ülkemize hizmet ettiğine şahitlik etti.
Ensar Vakfı ve KAİMDER evlerinde yaşanan tecavüz skandalıyla ilgili adı geçen kişinin en ağır cezayla cezalandırılacağını söyleyen Başbakan, tecavüzcünün gün yüzü görmeyeceğini söyleyip ardından da vakfın karalanmaya çalışıldığını söyledi.
Ensar Vakfı’nda ortaya çıkan bu rezalete hangi aklıselim duyarsız kalır?
Başbakanın bu açıklamasını duyarlı bir açıklama olarak görmek mümkün değil. Açıklama akıllara zarar! Çünkü ortada sadece her toplumda karşımıza çıkabilecek sapık bir çocuk istismarcısı vakası yok. Aynı zamanda da bu tecavüz olayını bilip üstünü örtmeye çalışan vakıf elemanları var. Yani neresinden tutulsa elinizde kalacak bir skandal bu! Ama ne yazık ki devlet büyükleri bunu bir türlü anlamak istemiyor. Anlıyorlar anlamasına da bu davaya hizmet ettiğine inandıkları vakfa halel gelirse davalarına halel gelecek, bunu bildikleri için topluma olayı orasından burasından çekiştirerek anlatmaya çalışıyorlar. Hatta paraleli yine işin içine katıp paralelciler algı yaratıyorlar bile diyorlar. Ben de pes, diyorum. Bunu da paralele bağlayabildiniz ya sadece pes!
Bu durum sadece her vakıfta olabilecek münferit bir olaymış gibi ele alınabilir mi?
Hem de öyle bir münferit olay görünümünde ele alınıyor ki şaşarsınız! Vakıf mükemmel, vakıf insanlığa ve ülkeye hizmet eden ideal bir yapı. Bu tecavüz olayı ise vakfın müthiş hizmetlerini gölgede bırakmayı amaçlayan denizde bir kum tanesi! Üstelik de Ensar Vakfı’nın başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, yalanlanmış haberlere göndermede bulunarak Nesin Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne ait yurtlarda da benzer vakaların yaşandığını öne sürebiliyor. Yani yalan haber yaratıp onun üzerinden vakfı aklama çabaları!
Hizmet hizmet dedikleri dindar nesil yetiştirme hamlesi, anlamayan yoktur herhalde. Diyelim ki dindar nesil yetiştiriyorsunuz bu vakıflarda. Başbakan ne derse desin, vakıf ne derse desin, bu olayın münferit olay olmanın ötesinde anlamları var. Bir kere kızlı erkekli bir arada yaşamanın dinen caiz olmadığını söyleyip insanların yaşamlarına müdahil olma hakkını kendinde bulabilmiş bir zihniyetin erkeklerin bir arada bulunduğu bu evlerde erkeğin erkek çocuklara yaptığı bu çirkinliğin açıklamasını yapmak durumunda olduğunu düşünüyorum. Cinsel ilişkiyi sadece kızla erkek yaşar, düşüncesinden yola çıkarak açıklamalar yapan bir büyüğümüzün erkek- erkek yaşanan evlerle ilgili de bir açıklama yapması gerekmez mi?
Hangi aklı başında aile, evladını bu evlere güvenle yollayabilir artık?
Dini eğitim alsın, dindar olsun, ahlaklı olsun, namuslu olsun, davaya hizmet etsin düşüncesiyle biricik evladını güvenle, Allah rızası için bu evlere gönderen aileler şu an ne düşünüyorlardır acaba? Eskisi gibi güvenle bu evlere evlatlarını gönderebilirler mi? İnsanları inanan, inanmayan diye ayıran; hatta daha ötesine geçip dindar olup bizden olan, dindar olup paralelci olan diye sınıflamalara tabi tutanlar hala güvenle “dindar ve bizden” diye düşündüklerine çocuk emanet edebilecekler mi?
Ey insanlar! Ne zaman anlayacaksınız bizden ve sizden diye bir şey olmadığını. Tek gerçeğin insan olmak olduğunu. Dindarlık kisvesi altında bir sürü suçun işlenebileceğini. Ateist olup saf-temiz olunabileceğini. Meselenin Ateist, Hristiyan, Müslüman vs. olmak değil sadece insan olmak olduğunu.
Ey Müslüman kardeşlerim! Yüzü secde gören herkesin aynı olmadığını, çıkar çatışmalarının ülkeyi ne hale getirdiğini paralelci dindar- paralelci olmayan dindar ayrışması sayesinde anladık. Siz de anlayın artık! Mesele hiçbir zaman namaz kılma meselesi değil! Yüzü secde gören saf-temiz olacak diye bir kaide yok! Önce “insan” arayın karşınızda. Alevi, sünni, Hristiyan vs. ayrımı yapmadan önce “insan” arayın! Anlayın artık etrafınızdaki herkes de Müslüman olsa, önce “insan” değilse huzurunuz kaçar!
Siz en iyisi boş verin bu dava işlerini! Evrensel normları ülkeye yerleştirmenin yollarına bakın.