Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Van'da "afet yöntemi" de deprem altında

Van'da "afet yöntemi" de deprem altında
 

Van’da meydana gelen deprem bütün ülkede üzüntü ve kaygıyla izleniyor.

Birkaç ahmağın “terör”le ilinti kurarak imalı “oh” çekmesine karşın, Türkiye halkının yardımseverlik için sıraya girmesi, hatta pek çok insanın doğrudan Van’a giderek yardıma koşması insani ve ulusal bağlarımızın hala güçlü olduğunun göstergesi sayılmalı.

Depremi ilk saatinden itibaren dikkatle izleyen biri olarak, devletin bu depremde yine sınıfta kaldığını söyleyebilirim.

Telefonla Van’da ulaştığım arkadaşlarımdan aldığım yanıtlar da beni doğrular yönde.

Anlaşılan yasalarda ve yönetmeliklerde ayrıntılı şekilde yazılan afet yönetimleri sadece kâğıt üzerinde kalıyor.

Binalar yıkılmış, dışarıdaki insanlar feryat ediyor, yıkıntıların üzerine çıkan onlarca insan çaresiz şekilde koca inşaat bloklarını kaldırmaya çalışıyor.

Saatler sonra “acil yardım”  adı verilen gerçekte “aciz yardım” ekipleri sözde müdahalede bulunuyor.

Ne plan var ne program, koordinasyon sıfır.

Hemen her kafadan ses çıkıyor, biraz gözü pek olanlar ekip başı olarak “afet yönetimi”ni kotarmaya çalışıyorlar.

Ancak teknik bilgi, beceri ve araç olmayınca yapılanlar nafile işler olarak moral bozuyor.

Bu depremle birlikte 1999 depreminden sonra yeniden yapılandırılan Kızılay’a bağlanan umutlar da yerle bir oluyor.

Sözde “Pakistan’da, Gazze’de, Somali’de destan yazan”  Kızılay’ımız bizim Van’ımızda becerisizlik destanına imza atıyor.

Dünyanın “hızırı” Kızılay’ımız üçkuruşluk battaniyeleri bile doğru dürüst dağıtamıyor, acılı ve çaresiz insanlar bir battaniye için birbirlerine giriyorlar.

 Yurtdışında önüne gelen herkese çadır hediye eden Kızılay’ımız Van’da ise kendi kuracağı çadırkondulara çağırıyor depremzedeleri.

Belediyelerin ve yurttaşların “verin çadırı evimizin yakınına kuralım” istekleri nedense katı bürokratik engele takılıyor.

Elaleme kamyonlarca dağıtılan çadırlar neden Vanlılardan esirgenir bilmem.

Bu depremle yerle bir olan bir başka gerçeğimiz de, yapı denetiminin en azından bu bölgede  “hikâye” olduğu gerçeğidir.

Bunca teknik şartname ve kurala rağmen görülen o ki Van’da yapı denetimi hayata geçirilememiş.

Cahillik ve aşırı kar hırsı yine müteahhitlerin, mal sahiplerinin vicdanının körletmiş.

Ana denetleyici konumdaki devlet yetkilileri, belediyeler de bu başıbozukluğu seyretmekle yetinmiş.

Van depreminin ortaya çıkardığı sonuç, devletin “afet örgütlenmesi”ni yeniden daha kapsamlı daha bilinçli bir biçimde masaya yatırmasıdır.

 Ancak bu konuda yaşanan “kralcı” bir sansür örneği geleceğe dönük umutları karartıyor.

TRT’de Van depremine dönük görüşlerini anlatan ve çözüm önerileri sunan dünya çapındaki deprem uzmanlarından Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın susturulması bir gösterge sayılabilir herhalde.

Prof. Dr. Ahmet Ercan Türkiye'deki şehirlerin çoğunun 1. derece deprem kırıklarının olduğu bölgelerde kurulduğunu anlatmış, ilk önceleri geçici olan ancak bu hükümet döneminde zorunlu hale getirilen “deprem vergisi” ile devletin 50 milyon dolarlık bir kaynağa sahip olduğunu söylemişti.

Yıkılan evlerin yasa gereği devletçe yaptırılması gerektiğini söyleyerek AKP hükümetinin sorumluluğunu hatırlatan hocamızın konuşması, haber yönetmeninin izleyicilerce de duyulan talimatıyla kesilmişti.

Oysa aynı hocamız devletin hazırladığı afetlerle ilgili pek çok eylem planında sorumluluk üstlenmişti.

Afetlerin ortaya koyduğu yıkımları sansürle, nutukla, övünmeyle, uyduruk “destan”la, hapisle engellemek mümkün değil.

 O halde devlet yönetimi üstlenen hükümet, en aykırısından en makulüne kadar her uzmanı dinlemeli, afet yönetiminde bilime ve akla uygun çözümler ve koordinasyon ortaya koymalıdır.

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..