Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '16

 
Kategori
Deneme
 

Ve 50

Ve 50
 

Yolu ve yolda olmayı çok seviyorum.
Bu yüzden hayatı da çok sevdim, bana kendimi hep yolda ve yolculukta hissettirdiği için! 
 
Çocukluk anılarımda ağırlıklı yer tutan tren yolculukları olduğu için kendi hayat yolculuğumda da hep ne yöne gittiğini sadece makinistin bildiği bir trenin içindeymişim gibi yaşıyorum. 
 
Bir bilet de bana kesilmiş. Yolculuğumun ne kadar süreceğini ve trenin nerelere uğrayacağını bilmiyorum.
Son istasyonun neresi olduğunu da...
 
Camları geniş bir pencerenin önündeyim. 
 
Oturmuş dışarıyı seyrediyorum. Sonsuz bir süratle akıp gidiyor gördüklerim. 
Bazen geniş ovalardan, bazen dar yollardan, kimi zaman köprülerden, kimi zaman tünellerden geçiyorum. 
Bazen yol ve manzara birbirine benzese de, her birinin içinden geçtiğim zaman dilimi ve benim gördüklerim, hissettiklerim farklı ! 
 
Şimdi geriye baktığımda, kendimi ilk 20 ler kompartmanına yaklaştığım halimle hatırlıyorum. 
 
O kompartımandaki bütün yolcular, pencereden gördüklerimize bazen hayranlık, bazen şaşkınlık, bazen korkuyla ama hep bir heyecan ve merakla bakıyorduk. 
Pır pır eden yürekler ve midede uçuşan kelebeklerle; en sesli, en neşeli ve en eğlenceli kompartımanıydı bu trenin.
 
" Ne bir kürk ister bu şen gönlüm, ne han ne de saray
Ye, iç, eğlen çok kısa ömrün. 
Sev çünkü sevmek en kolay "
 
Buydu en çok hissedilen...
 
Güneş yalnızca ufuktan değil, her sabah ruhta da doğar. 
Alınan nefeste hep yaşamın, coşkunun, aşkın kokusu olur.
Sevginin han, saray istemese de çok büyük sorumluluk istediği ve yolun daha çok başında olunduğu anlaşıldığı vakit: 
" Bu kalp seni unutur mu? " burukluğu ile yola devam edilir. 
 
30'lar kompartımanına gelirken artık biraz daha durulup, koltuğa sıkı sıkıya yerleşilir. Bu arada tren sık sık makas değiştirmeye başlamıştır. Birbirinden farklı pek çok yol, yolcu, durak ve manzara olduğu daha net fark edilir. 
 
20' lerde herkes bir sırt çantası ile yolculuk ederken 30'lar kompartımanında herkesin yükü artmıştır, yer kavgası başlar, zor sığar herkes yerine.
 
Hayat yolunda " Bir garip yolcu " olunduğu iyice fark edilince dikkat ve kaygı artar. 
 
Trenin de hızı artmış, her durakta trenden inenler ve yerlerine gelenler çoğalmıştır. O kalabalığın ve karışıklığın içinde yerini ve emanetlerini kaybetmekten, hata yapmaktan, pişman olmaktan korkulur. Derken bir süre sonra iç konuşmalar başlar: 
 
" Benmişim, kendimden bir korkak yaratmışım, 
Kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm 
Benmişim kendimi en çok hançerleyen
Bir meçhul olmuşum failinden" 
 
Bunun fark edilişiyle 40'lar kompartımanına yaklaşılır.
 
Pencerenin camından aniden yansıyan kendi görüntüsünü biraz korku ve şaşkınlıkla fark eder yolcu !
Yol biraz yormaya başlamış , yüzleri ve gözlerdeki ifadeyi değiştirmiştir. 
 
Bu duyguyla, ne kadar zamandır yolda olunduğunun, yolda neler öğrenildiğinin muhasebesi yapılır. 
 
" Geçip giden zamanı bir yerlerde bulsak " 
gibi bir durum olmadığı anlaşılınca :
 
" Hey yıllar yenilmedim size, hatalarım bile aynı " 
diye hızla geçen zamana kendince kafa tutmaya çalışılır. 
 
40' lar kompartımanına yoldan öğrenilenlerin ve kendini tanımaya başlamanın özgüveni ile adım atılır. Makinistin, içinde olunan treni ve yolcuları nereye götürmekte olduğu ve yolculuğun anlamı sorgulanmaya başlar. 
 
Camdan görülen yeni manzaralar ve önceki kompartımanlarda akılda kalanlarla ; 
 
"Sözlerimi geri alamam, yazdığımı baştan yazamam 
Bir daha geri dönemem
Hiçbir kere hayat bayram olmadı ya da her nefes alışımız bayramdı " 
 
Bilincine varılıp, gerçek olgunlaşmaya küçük bir adım atılır.
 
Daha önce trendeki konfora, istasyonlara, yola, yolculara yönelik şikayetler, suçlamalar azalır. 
Bütün yaşananlarda kendi payını da fark ettikçe" 
 
" Masum değiliz hiçbirimiz ! " 
 
Yüzleşmesiyle kendine ve başkalarına daha objektif ve daha şefkatli yaklaşmaya başlanılır. 
 
Çünkü yolun bu kısmına gelince anlaşılmıştır ki; 
 
" Gamsız hayat, 
Herkese başka sunar garip oyunlarını
Herkese başka kurar kahpe tuzaklarını
Herkese başka sorar geçmiş hesaplarını
Herkesi başka yorar, görmez gözünün yaşını " 
 
Ben 50' ler kompartımanına geldim şimdilerde.
Burada camdan ne manzaralar göreceğim, hangi yollardan geçeceğim henüz bilmiyorum.
 
Aynı 20' ler kompatımanında olduğu gibi hala ne han ne de saray istiyorum.
 
" Bu dünyaya sevmeye geldim, eşi dostu görmeye geldim " ben ! 
 
Başından beri böyleydim yolun beni götürdüğü yere kadar da böyle hissedeceğimi biliyorum.
 
İçten, samimi ilişkileri, güvenilir insanları, her şeyin daha sade ama değerli olduğu zamanları özlüyorum. 
Yanındaki yol arkadaşlarının bir gün bir istasyonda vedalaşmaya bile zaman bulamadan aniden indirilebileceğini öğrendim yol boyunca...
 
Bu sebeple ; 
 
" Vakit geçer, olursun pişman gidene
Sevgini söyle, vakit var yine de " 
Diyorum her fırsatta...
 
Bu yolculuğun herhangi bir yerinde birbiriyle tanışmış olanlar, hiç karşılaşmamış olanlar, 
hep beraber seyahat eder bu trende. 
Makinistin son frene basacağı ana kadar, kendisinden habersiz bilet kesilmiş bütün yolcular; bu trene farklı istasyonlardan biner , bir süre yolcu olur ve nihayetinde yine farklı istasyonlarda bu trenden inmek zorunda kalırlar. 
 
Ama ben diyorum ki; biz tercih etmiş olmasak da; bu trende olmamız, hiç olmamamıza tercih edildiğine göre vardır bir hikmeti ! 
50' ler kompartımanına bunun hakkını vererek ve keyfini sürmeyi dileyerek geçiyorum.
 
" Hayat benim!
Her anını yaşadıkça sevesim var.
Aldırmam hiç yağmurlara,
Benim güzel hatalarım var.
Bir an bile vazgeçmedim kendi yolumdan! "
 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..