- Kategori
- Güncel
Ve hükümet harekete geçti...
Devlet, son 60 yıldır siyasi veya ekonomik krizlere girdikçe bunlara neden olan resmi ideolojinin pençesinden kurtulmak için çaba harcadı. Bu mücadelede siyasetçiler çok daha istekliydi kuşkusuz. Devlet, bu ideolojiden kurtulup normalleştikçe siyasetçiler de yönetimde daha fazla söz sahibi olacaktı çünkü.
Krizlerin sorumlusu olarak rejimi değil de siyasetçileri gören ve ayrıca devlet üzerindeki etkinliğini kaybetmek istemeyen derin güçler ise bu çabalara engel olmaya çalıştı.
Her an darbe yapacakmış gibi duran bir ordunun bakışları altında, bu ürkütücü ortamda, bazen kelle koltukta, bazen gözünü budaktan sakınmadan gösterilen bu çabaları taktır etmek gerekir elbette.
Fakat devletin işleyişi söz konusu olduğunda her şeyi göze alabilen siyasetçiler, milli eğitim söz konusu olduğunda hiç bir şeyi göze almak istemedi ve devletin normal okulları asker yetiştirmeye devam etti.
Bu okullarda eğitim görmüş, basın yayın yoluyla bu eğitimi içselleştirmiş ve sonunda seçkin bir asker olmayı başarmış olanlar, öğrencileri uygun adım yürürken gördüklerinde, tank görmüş gibi heyecan duyar mesela.
Bu insanları dışında tutarsak, diğer hükümet muhalifleri bile milli eğitimin normalleşmesi için atılacak olan adımlara fazla ses çıkarmayacakmış gibi görünüyor.
Ordumuzun, her an darbe yapacakmış gibi durmaktan yorgun düşmüşmüş olduğunu da gören hükümetimiz, bu ortamda harekete geçti…
İsteyen her baba, çok istiyorsa, iyi bir şeyse, her sabah kahvaltı öncesi çocuklarına, “Yurdumu, milletimi özümden daha çok seveceğim” diye yalandan yeminin ettirsin. İsteyen her baba, her sabah kahvaltı öncesi, çocuklarına dua okutsun. Devlet, babalık iddiasıyla araya girip bu işlere karışmasın. Kendi işine baksın. Vatandaşa hizmet etsin; çöplerini kaldırsın, korumalığını yapsın, malının mülkünün bekçiliğini yapsın… Karşılığında vatandaştan maaşını da alsın tabii.