- Kategori
- Deneme
Vuslata yolculuk

Sizin hiç omuzlarınız mutluluktan titrer mi? Göğüs kafesiniz koca bir ormana düşmüş gibi, dolmuş da taşacak gibi olur mu meselâ? o hâl ki sanki bir ince rüzgâr damarlarınızı sırayla dolaşmakta. Pamuk yükünce bulut, o bile ağır sizin yanınızda.
Bir lisan-ı hâl ki ay bile susmuş huzurun evinde,
O ki şimdi kalplerde konuşur sesi yalnız işitenlerin dilinde.
Başlıyoruz kürek çekmeye. Ufuk zor görünse de, rüzgârla sallansak da bir sağa bir sola. Yoldayız yine de var gücümüzle. Her yeni gün, her yeni dakika yeni bir olayı da getiriyor beraberinde. Kafamızda uçuşan, görüşümüzü zorlaştıran sis bulutları altında ezilsek de, savmaya çalışsak da elimizle.
Tam yüküm benden de ağır demenin, hem de bu dediğimiz ümitsizlik haline düşmüş olmanın verdiği hüzün, hayret ve belki de utançla yavaşlarken, durmaya yüz tutmuşken, birden bulutların içinde parlak bir huzme belirmekte. İşte o an. Renklerin billurlaştığı, yolların netleştiği, denizin durulduğu ama coşmaya hazırlandığı, ayın daha bir güzel parladığı ve gönlün yeşerdiği o an. Yaşamaya değer şeylerin varlığına şahit olmamızla gelen umut.
Ben diyorum ki korkmamalıyız yeni istasyonlarda beklemekten. Her bekleyiş güzel vuslatların hazırlığıdır nihayetinde. Ve her meşakkat, yoğun gayret hatta belki de yıkılmışlık büyük maksatlara ulaşmanın gayesi. Zira gül bahçesinde size gül hediye edilmesinden layıkıyla mutlu olmazsınız herhalde. İşte ben diyorum ki yine, yaşadığımız anın farkında olalım ki, onu hakkıyla idrak edelim ki, güller içinde rastlanan gül ile dikenler içinde rastlanan gülü birbirleriyle karıştırmayalım. Hakikatin farkında olalım ki başımıza gelen her olayın arka perdesinde gizlenen hikmeti yakalamaya çabalayabilelim.
Dümdüz yola yolculuk denmez. İnişi çıkışı bol, yorgunluğu bulunan, zamanı dolduran süreçlerdir yolculuk. Bu sebeple de yola çıkmak biraz da yoldan çıkmaktır sözünü hatırlayalım. Yola çıkmak, yoldan çıkmak ama yolundan çıkmamak. Hakikatin zahiri ile zahirin hakikati arasındaki idrâke varabilmek için çabalayalım. İşte o zaman önümüze gelen her insana şükredebilme düstûrunu edinebiliriz diye düşünüyorum.
Varlığıyla mutlu olduğumuz insanlara tüm benliğimizi verir, benlikten sıyrılırız. Beni sana verince ne ben kalır bende, ne de sen eski sen olursun. Biz oluruz belki de. O halde yolculuklar işte bizlikle taçlanacak insanlarla buluşulduğunda seyri güzel yerlere gider. Ne demişler : "Devran olalım, seyran olalım, hayran olalım."
Yolculuğumuz bol, keşfimiz daim olsun.
Tükenmez Kalem