Wall street, işgal ve gelecek 10 yıl

Selam size blog okurları…

Milliyetblog’ la yeni tanıştım. Bundan sonra ne olur yaşayıp göreceğiz. Tanışmaları ve vedaları hiç sevmem. Bu yüzden kısa geçelim.

Olaylara hem soldan hem sağdan bakabildiğim için olayları yorumlamada daha verimli yorum getirdiğimi düşünme inayetindeyim. Ve herkeste olmasını istediğim birkaç gram empati.

Latin Amerika ve doğu Avrupa mücadeleleri beni hep heyecanlandırıyordu okurken. En yobazı bile CHE’ yi duyunca bir saygı gösterisinde bulunur istemsizce de olsa. Ve benim- bizim kuşağın şahit olmakta olduğu Ortadoğu aydınlanması(üstüne tuz biber eklenmişse de) dedikleri vaziyet başta beni çok sevindirmişti. Gençliğin elde ettiği her yeni kazanıma milli takım gol atmışçasına sevinirdim. Ancak genel tabirle domino etkisinin devrilen her yeni taşında hile kuşkusu taşa üfürülmüş şüphesi veriyordu. ki öyleydi. Arkadaşlarımın ve şom ağızlı komplo teoricilerin dedikleri çıkmıştı yani.

Ortadoğu baharında can alıcı bir örnek olarak bir Libya var karşımızda. İç ve dış borcu olmayan, kişi başına düşen gelir orta doğunun en yüksek miktarı olsa da hatta en son ayaklanma çıkmasını beklediğim ülkeydi. Ancak kaddafigillerin diktatörlüğünden yararlanarak ve muhaliflere vaatler dizilerek bu güne getirildi. İçlerinde bizim emperyal olma sevdasına kapılan ülkemiz bile kanlı pastadan pay kapmak için tonlarca nakit para uçurdu muhaliflere hep o Davutoğlu’ nun başının altından çıkıyor da neyse bekleyip görelim daha otursun yerine orta doğu.

Bu aralar beni meşgul eden iki konu var. Birincisi bizim ülkenin ergen emperyalliğe geçme sevdası döneminde Kürt sorununun geleceği. Bu konu ayrı bir yazıyı hak ediyor. İkincisi “Wall Street işgal” girişimi ve bu konu çok önem verdiğim bir konu aşağıda değineceğim NAOMİ KLEİN’ in dediği gibi “Neden bu kadar zamanınızı aldı? Ne zaman ortaya çıkacağınızı bekliyorduk.” Diye haykırıyorum içimden.

ABD’ de istenmeyen adam olarak ünlenen çok uluslu şirketlerin bir kaşık suda boğmak istediği “Michael MOORE” adında şirin bir ihtiyar var. Şirin dediğime bakmayın ayaklanan gençlerin hepsinin MOORE’ un belgesellerini izleyip etkilendiğinden eminim.

MOORE, kapitalist sisteme karşı, özellikle devletin maliyesini ele geçiren çok uluslu Amerikan şirketleri ve bankalarına tek başına kendi çapında savaş açmış durumdaydı. Bankaların önüne zırhlı araç getirip halkın parasını verin diye bağıracak kadar çılgındı. Şimdilerde ise sokaklarda gençlerle hayalini kurduğu günlerin yaklaştığını düşünerek geçiriyor.

Velhasıl şu anda ABD’ de gençlik ayaklanması var. Sloganları da MOORE’ un “Biz %99’ uz her şeyi elinde tutan %1’ i yeneceğiz” diyorlar. Artık ayaklanma vakti. Ve bu uzun soluklu olacak gibi geliyor.

“Wall Street işgal” girişimine özel bir önem verdiğim için ve bu günü özlemle beklediğim için bu konuya bir yazı dizisi ayırmak istiyorum bu yazıya sonuç olması ve yazı serisine başlangıç olması için şok doktrini kitabının yazarı NAOMİ KLEİN’ konuşmasından birkaç yere değinmek istiyorum.

KLEİN konuşmasında “şaşkın uzmanlar TV’lerde “neyi protesto ediyorlar?” diye soruyorlar. Dünyanın geri kalanı da “neden bu kadar zamanınızı aldı? Ne zaman çıkacağınızı bekliyorduk.”  Ve bilhassa “hoş geldiniz.“ diyor.” Sizi bilmem ama KLEİN benim resmen içimi okudu. Gençlere seslenişinde önemli bulduğum noktalardan biri; “buradaki varlığınıza herhangi bir bitiş tarihi koymadınız. (...) kendinize şiddetten kaçınma sözü verdiniz. (…) medyanın delicesine arzu ettiği polis şiddetini provoke etmediği anlamına geliyor. “ ve  “bu hareketi dünyanın en önemli şeyiymiş gibi sayın. Çünkü öyle gerçekten öyle” diyerek bitiriyor.

Bundan sonra finans kapital, ABD ve emperyalizm ile ilgili yazı dizisini paylaşacağım. Şimdilik esen kalın, demokrat kalın sevgiyle yaşayın…