Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

09 Haziran '22

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yağ Gülünün Hikayesi

Mayıs ayına girilince capcanlı pembe renkte açan, yapraklarından yağ çıkarılan,
mest edici kokusu tabiata yayılan, Isparta gülü olarak namlanan 
dikenli bir bitkinin, insanlarla olan serüveni var bu yazımda, zihnimde kaldığınca aktarmaya başlayayım.
 
Isparta gülü,  esasen Ispartalı değil. Lakin özbe öz Osmanlı topraklarından gelme... 
Kaybedilmiş Osmanlı topraklarından yadigârdır gül. 
Isparta gülünün hikmeti, Isparta toprağıyla buluşmasındadır. 
Çok kokulu, çok dayanıklı ve uzun ömürlü olan gül,
kuraklığın ve donun olmadığı ılıman iklime sahip Isparta ve yöresinde yetişir. 
Çiçeklenme döneminde hele ki bahar zamanlarında çiğ düşen bir bölgede ise keyfine diyecek yoktur. 
Isparta iklimi bu gülün beklentisini karşılayan ideal özelliklere sahiptir. peki bu gül Isparta ile nasıl buluşmuştur, evvelinde Ispartalı gülü, gül Isparta topraklarını tanıyor mudur? Hayır bundan 151 sene öncesinde ne Isparta gülü tanır, ne de bir Ispartalı bu gülü görmüş koklamıştır. 
 
Isparta o devirlerde rumlarla içiçe yaşamaktadır. Rumlar gümüş işçiliği yapmaktadır, Ispartalılar da harman yerinde çalışmaktadır. bazı kesim esnaftır, kimileri de Osmanlı devletinde memur kadrosundadır. Kadınlar, kızlar evlerinde el işi, ev işiyle ve çocuk büyütmekle meşgulken; yine bir Osmanlı diyarından getirilme halıcılık gibi el santları da yeni yeni yaygınlaşmaktadır. (Halıcılığın mazisine sağlığımız el verirse, ömrümüz vefa ederse ve Milliyet Blog uygun bulursa başka zaman değiniriz) Şimdi müsadenizle gülün hikayesine döneceğiz.
 
 
İSMAİL EFENDİNİN GÜLÜ 151 YAŞINDA
 
İsmail Efendi Ispartalıdır.  ve 1860-1870'lerde Osmanlı
İmparatorluğu döneminde Bulgaristan'da görev yapan bir
memurdur. O yıllarda yol iz olmadığı için bir yerden, başka bir
yere çok çetin şartlarda gidilir-gelinirdi. Bu yüzden de erkekler
memuriyet ve askerlik gibi mecburi seyahatlere maruz
kaldıklarında; at üzerinde, bazen de trenle yapılan bu
yolculuklar sayesinde başka yöreler görünür, öğrenilirdi. 
İsmail Efendi de Isparta dışına açılmakla “gül” gibi bir güzelliği
tanımış, dahası gülden para kazanıldığını öğrenmişti.
 
Ispartalı İsmail Efendi, memuriyeti sona erdiğinde, 1870
yılında Isparta'ya dönerken, Bulgaristan'da çok yaygın olan ve
yağı çıkarılan “Pembe güllerden (Rose)” bir kaç fide alır atının
terkisine, yol boyunca gözünden bile sakınarak Isparta?ya
getirir. Evlerinin avlusuna diker ve filizlenmesini sağlar. 
 
Fideler bir kaç yıl içinde çoğalır ve geniş bir araziye yayılarak-gül
bahçesi- adını alır.
İsmail Efendi'nin özenle yaptığı bu işi herkes ilgiyle izler.
“Arapsaçı gibi karışık çalı çırpıyla bu adam niye uğraşır ki?” der
insanlar. 
 
İsmail Efendi: “Bu toprakta gömülü çalılardan hazine
çıkacak.” deyince, deruni bir merak kaplamıştır zihinleri...
Mayıs ayının ikinci yarısında bahçe pembe gül çiçekleriyle
doludur. Kokusu buram buram yöreye yayılmıştır. 
 
Vesveseli insanlar hayrete düşerler, çirkin buldukları çalılardan
güzellikler fışkırdığını gördüklerinde. Kaygıların yerini keyifler
alır. Ispartalı güle meftun olur. Gül Isparta toprağına yaraşmış
ve Isparta?ya yakışmıştır.
 
İsmail Efendi, aile efradı ve komşularıyla topladığı gül
çiçeklerini, edindiği basit bir imbikte kaynatarak ve buhar
yoluyla yağını şişelere damıtarak gülyağını elde eder. Böylece,
Bulgaristan'da gördüklerine ve edindiği bilgilere göre
memleketi Isparta?da gülyağı çıkarmayı başarmıştır.
O bunu yaparken, tam yüz elli yıl Ispartalıların bu işle
uğraşacağından, ortalama her yıl on binlerce kişinin bu işten
ekmek yiyeceğinden, yılda tonlarca gülyağı üretileceğinden,
gülcülüğün kâğıt üzerinden İnternet'e geçeceğinden ve
Dünyanın Ispartalı İsmail Efendi'nin eserini bir düğmeye
bastığında internetten görebileceğinden habersizdi.
Gülcülük Isparta'da her geçen yıl inkişaf ederek gelişti.
19'uncu asrın sonlarında Isparta'nın kumlu arazileri gül
bahçesiyle doldu. Bahçeler endamlı gül ağaçlarıyla hanelere
zenginlik oldu.
 
 (Devamı nasipse yarın)
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..